“Ey müminler, Allah’tan korkmanız gerektiği gibi korkun ve mutlaka Müslüman olarakcan verin.”
(Al-i İmran 102)
Ey müminler Allah’tan gereği gibi korkunuz.”
Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun. Böylece ayet-i kerime hiçbir sınırlama getirmeksizin kalbi, düşünebildiği ve yapabildiği kadar bu hedefe ulaşmak için çabalamaya sevk etmektedir. Kalp bu yola daldıkça kendisine yeni ufuklar açılır ve yeni arzular belirir. Takvasıyla Allah’a yaklaştığı oranda, ulaştığı makamdan daha yüce ve yükseldiği dereceden öte bir aşamaya yükselme arzusu uyanır. Sonuçta insan, kalbin hiç uyumadığı, hep uyanık kaldığı bir makama ulaşır.
“Mutlaka müslüman olarak ölünüz.”
Ölüm, insanın ne zaman geleceğini bilmediği bir gaybtır. O halde müslüman olarak ölmek istiyen, o andan itibaren ve her dem müslüman olarak kalmalıdır. Burada takvadan hemen sonra zikredilen İslâm, geniş anlamıyla teslimiyet; yani Allah’a teslim olup, O’na itaat etmek ve O’nun metoduna uymak suretiyle O’nun kitabı ile hükmolunmak anlamına gelmektedir. Ve daha önce de değindiğimiz gibi surede yeri geldikçe bu anlam yerleştirilmeye çalışılmaktadır.
Fizilal'il Kur'an - Seyyid KUTUB