Resmi ya da şahsi tüm hesaplarımızdan günlerdir kamuoyu ile paylaşıyoruz: İzinli konferansımızın duyurusu emniyet güçleri tarafından engelleniyor. İskenderun’da afişlerimiz zabıta tarafından toplanıyor. Hatta arkadaşlarımız darp ediliyor.
Bu arada neden diye sorduğumuzda elinde izin belgesi olan arkadaşımıza kocaman bir yalan söyleniyor:İZNİNİZ YOK! Böyle böyle 15 gün geçti. En sonunda komik bir bahane bulmaya niyetlendiler ve sanki “biz istersek izinli konferansı izinsiz sayarız hatta bir kadını bahane eder iptal bile ederiz” dercesine bir gerekçe ile karşılaştık. İskenderun’daki arkadaşlarımız emniyete çağrılıyor ve “Bir muhtar kadın Hocanızı burada istemiyor. Bizde iki grup(!) arasında olay çıkabilir korkusuyla Kaymakamlık kararıyla konferansı iptal ediyoruz” deniliyor.
Bu bilgi bize geldiğinden beri düşünüyorum:
İki gruptan kasıt kimler?
Ki kadın yaptığı son paylaşımlarında yalnızlığından şikâyetlenmiş.
Ya da bu kadın bir çeşit terörist mi?
Sabıkalı bir bombacı mı?
Mafya anası mı?
Ya da Obama’nın karısının kankası veya Putin’in akrabası falan mı acaba ki bizim emniyet güçleri, bir konferans uğruna Amerika ya da Rusya ile karşı karşıya gelmekten korktular! Mantıkla izahı zor oldu.
Biraz da hayal gücünü kullanalım:
Bu kadın Kara Murat’ın bayan versiyonu olabilir mi? Ya da Zeyna! Ya da İskenderun’un gecelerine kâbus olmuş bir gulyabani!
Bu ihtimallerden biri yoksa neden iki-üç saçma paylaşımı Kaymakamlık emir telakki etti! Ya da her böylesi durumda hemen etkinlikleri iptal mi ediyorlar?
Mesela biz de 1 kişi değil de 1000 kişi olarak başvursak İskenderun’daki plajları kapatacaklar mı?
Bu arada bu kadın Kara Murat moduna girmiş olayı kendi marifeti zannediyor?
Şöyle bir tezat daha var ki bu kadın meselesi ile konferans iptali söz konusu bile değilken 10-15 gündür İZİNLİ OLDUĞU HALDE; arkadaşlarımıza şiddetli bir takip ve tüm duyuruları asılır asılmaz toplama durumu vardı. O, hangi gerekçe ileydi!!!
Ayrıca bu gece kardeşlerimiz sadece el ilanı dağıttılar diye darp edildiler, yüzlerine biber gazı sıkıldı ve gözaltına alındılar. Biz o kadından bir tehlike görmedik, aksine on gündür arkadaşlarımızın emniyet ve zabıtadan görmediği kalmadı. O halde gerçek tehlike kim? Normalde bizim emniyet mensuplarıyla işimiz olmaz. Geçmişimiz tertemiz. Aramızda hiçbir şey geçmedi geçmez de! Yani bizden bir tehlike geleceğini düşünmeleri için hiçbir sebep yok!
O halde; Emniyet mensuplarını bu kadar basit bir olayla (binlere karşı bir kadının şikâyetiyle) bile başedemez durumuna düşüren perde arkasındaki güçler kim? Ortaya attırdıkları “gulyabani masalıyla” Kaymakamlık makamını bile küçük düşüren bu güçler kim? Ortaya çıksınlar ve din düşmanı olduklarını millete söylesinler! “Bu ülkede Allah demenizi istemiyoruz” desinler de halk da görsün kim dost kim düşman!
Dün Urfa konferansımızda “salonun elektrik sistemi çöktü” diyerek konferansı son anda iptal edenler, jeneratör getirince yalanları ortaya çıkan bir takım güçler, bugün de binlerce kişiye “bir kadın sizi tehdit etti” demekten utanmıyor! Ya da bize şu mesajı vermek istiyorlar: Biz istersek arabanızdan sıçrayan taş benim arabama çarptı deriz ve aracınızı bağlarız. Yine bir kadın sizi tehdit etti der, çocuğun bile güleceği bir mazeretle konferansınızı iptal ederiz. Yani biz bu kadar güçlüyüz! Yani istersek haklı bir gerekçe bulmakla bile uğraşmayız! Kitabına uydururuz! Güç bizim elimizde ne de olsa! En mantıklı yaklaşım bu oldu herhalde… Ama şöyle bir durum var ki böyle basitte olsa komik de olsa bir gerekçe bulmak zorundalar. Çünkü yine de o karanlık yüzlerinin görünmesini istemiyorlar. Bu sebeple bugün taşın, yarın jeneratörün, öbür günde bir kadının arkasına saklanıyorlar! Bu karanlık dağılana kadar ve İslam düşmanlarının özgürlükçü, demokrat, aşırı olmayan Müslüman(!) gibi maskeleri düşünceye kadar haklı mücadelemizde devam edeceğiz. Çünkü halkımız dinden rahatsız değil! O halde “ALLAH” dememizden rahatsız olanlar ortaya çıkacak ve gerçek yüzlerini tüm insanlar görecek! Bu maskenin düşmesi birilerine çok şey kaybettirecek! Semra Kuytul Hocahanım Konu