1 Mart Tezkeresi Nedir?
1 Mart Tezkeresi, Türkiye’nin 2003 yılında ABD önderliğindeki koalisyon güçlerinin Irak’a müdahalesine katılması için askeri güç kullanımını onaylayan bir belgedir. Tam adı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için Hükûmet’e yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi” olarak bilinen bu tezkere, TBMM tarafından 1 Mart 2003 tarihinde oylanarak kabul edilmeye çalışılmış, ancak siyasi belirsizlik ve kamuoyundaki bölünme nedeniyle büyük tartışmalara yol açmıştır. 6 ay süreyle geçerli olması planlanan tezkere, Türkiye’deki iç siyasette önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Türkiye’de, koalisyon güçlerinin Irak’ı işgal etmesine yönelik destek ve karşıtlık arasında farklı görüşler ve çıkarlar bulunmaktaydı. Ancak, 1 Mart Tezkeresi, Türkiye’nin ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin Irak’a müdahalesine katılmasının onaylanmamasıyla sonuçlandı. Meclis’te yapılan oylamada, Ak Parti hükümetinin sunduğu tezkereye karşı gösterilen muhalefet ve Türkiye genelindeki geniş çaplı protestolar, tezkerenin geçmesini engelledi. Bu gelişme, Türkiye’nin işgalci koalisyon güçlerinin müdahalesine resmi olarak katılmasının önünü kapattı.
TBMM’deki Oylama
Türk askerinin Irak’ın işgalinde ABD güçlerine yardımcı olmak ve Türkiye topraklarında yabancı asker bulundurmak amacıyla yapılan 1 Mart Tezkeresi oylamasına 533 milletvekili katıldı. Oylama sonucunda, 250 ret, 264 kabul ve 19 çekimser oy kullanıldı. Ancak, Anayasa’nın 96. maddesinde belirtilen 267 salt çoğunluk sağlanamayınca, tezkere kabul edilmedi ve Türkiye’nin koalisyon güçlerine katılma kararı alınamadı.
O dönemde, CHP’li Önder Sav, Amerikan gemileri için "düşman" ifadesini kullanarak tezkereye karşı çıkmıştı. AKP içindeki görüş ayrılıkları da dikkat çekiciydi. Ahmet Sever, Abdullah Gül’ün danışmanlığını yaptığı dönemde AKP içindeki durumu bir kitabında şu şekilde aktarmıştır: “Özellikle, Beşir Atalay, Mehmet Aydın, Ertuğrul Yalçınbayır, Bülent Arınç, Zeki Ergezen, Azmi Ateş ve Kemalettin Göktaş gibi önemli isimler tezkereye karşıydı ve parti içinde açıkça bunun kulisini yapıyordu. Recep Tayyip Erdoğan ise, tezkerenin mutlaka meclisten geçmesi gerektiğini vurguluyordu.” Kitapta yer alan bir diğer detayda ise, Cüneyt Zapsu, Ömer Çelik ve Egemen Bağış’ın tezkerenin kabulü için çırpındıkları, özellikle Zapsu’nun ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile sürekli iletişimde olduğu belirtilmiştir.
Milletvekillerinin Karar Anı
Milletvekilleri, Irak’ta suçsuz ve masum yüzbinlerce insanın hayatını etkileyecek bir karar verdiler. Bazı milletvekilleri bu “katliam fermanına” "evet" derken, diğer bir kısmı ise “hayır” diyerek tezkerenin reddedilmesine zemin hazırladı. Sonuç olarak, TBMM 1 Mart 2003 tarihinde tezkereyi reddetti ve Türkiye’nin koalisyon güçlerinin müdahalesine katılmasının önünü kapatmış oldu.

Tezkere Kabul Edilseydi Ne Olurdu?
Eğer 1 Mart Tezkeresi kabul edilseydi, Türkiye’ye 62.500 Amerikan askeri ve 256 uçak gönderilecekti. Ayrıca, 4 tümen Türk askerinin Irak’a girerek Araplarla savaşma riski doğacaktı. 1.500 köy korucusunun, Amerikan askerlerine kılavuzluk yapmak üzere eğitildiği iddiaları da gündemdeydi. 1991’de ABD, Irak’a 85 bin ton bomba atarak büyük bir yıkım yaratmıştı, bu miktar Hiroşima'ya atılan 7 kat atom bombasına denk geliyordu. 2003’te ise, işgalin ilk iki gününde 3 bin füze atıldı. Eğer tezkere kabul edilseydi, Türkiye fiilen bu saldırılara katılmış olacaktı.
1 Mart Tezkeresinin reddi, AK Parti’ye karşı içerden gelen ilk büyük dirençti. Tam güven içinde Akdeniz’e asker ve silah yüklü gemilerini gönderen ABD ise bu durum karşısında şoka uğradı. Hükümet tezkerenin geçmesini istese de, halkın bu durumu kabul etmeyeceği aşikardı. Bu, Türkiye’nin ABD ile bölgede birlikte hareket etmesinden ziyade, büyük bir temel kırılmaydı. Türkiye’nin içindeki tüm farklı gruplar – Sünni-Alevi, laik-anti laik, sağcı-solcu, İslamcı-Kemalist, şehirli-köylü – hiç kimse Türk askerini bir Müslüman ülkesinde, Müslümanlara karşı savaşırken görmek istemedi. Türkiye, Arap ve İslam dünyasından uzaklaşmış olabilir, fakat bu kez fiili bir şekilde bölgeyle olan tarihi bağları bozulmuş olacaktı.
Tezkerenin Sahte Gerekçeleri
"Savaşa ve İşgale Hayır Platformu", ABD'nin Irak’a karşı başlatmak istediği savaşla ilgili olarak 9 maddelik bir rapor hazırlamıştı. Bu rapor, Türkiye’nin neden böyle bir savaşa girmemesi gerektiğini somut veriler ve tezlerle ele alıyordu. İşte o raporun maddeleri:
1. "Savaşa girmezsek Kürt devleti kurulur”
2. “Türkiye’nin federe Kürt devletine karşı çıkması ve üniter Irak tezinin dikkate alınmamış olması”
3. “Petrol bölgesi Kerkük ve Musul’un statüsü”
4. “Türkmenlerin güvenliği meselesi”
5. “Türkmenlere özerk bir bölge verilmesi”
6. “Saddam sonrası için oluşturulan 6 kişilik Başkanlık Konseyi’nde Türkmenlere yer verilmemesi”
7. “Türkiye’nin işgale katılması durumunda KDP ve KY savaşmak zorunda kalacak”
8. “Türkiye’nin uğrayacağı zarara karşılık ABD’nin komik bir rakam teklif etmesi”
9. “ABD’nin korkulan hedeflerinden biri, bölgedeki Amerikan karşıtı gruplara büyük bir operasyon yaparak onları tasfiye etmeyi planlıyordu”
Raporun sonuç bölümünde, Türkiye’nin haksız ve adaletsiz bir savaşa girmemesi gerektiği vurgulanarak, Türkiye'nin savaşı durdurma imkânlarının olduğu ifade ediliyordu. Türkiye bu savaşa girmeyi istemekle bağımsızlığını tehlikeye atıyor, zira operasyonun hedeflerinden biri de Türkiye’ydi. Bu durum, Türkiye’yi bölgesel boyutta ateşli bir çatışmanın içine çekmiş olacaktı.
Alparslan Hoca Ne Demişti ?
2003 meclisten geçemeyen 1 Mart Tezkeresi hakkında Alparslan Hoca neler söylemişti?