Lampyridae ailesinde bulunan ve ışık yayan böceklere genel olarak ateş böceği adı verilir. Dişilerin hepsi, erkeklerinse büyük çoğunluğu ışık yayar. Bu tür böcekler nemli ortamları sevdiği için tropik ve ılıman bölgelerde, genellikle bataklık ya da su kenarları gibi yerlerde yaşarlar. Ateş böceklerinin en dikkat çekici özelliği kısa aralıklarla ışık yaymalarıdır. Bu olay vücutlarında meydana gelen bazı kimyasal tepkimeler sonucunda gerçekleşir. Ateş böceklerinin karın bölümünün alt ucunda bulunan özel hücrelerden lüsiferin adlı bir madde salgılanır. Lüsiferin oksijenle tepkimeye girdiğinde başka bir maddeye dönüşür. Bunun sonucunda hücrelerin bulunduğu bölümden ışık yayılır. Işıkların yanıp sönme ritmi ateşböceğinin türüne göre değişir. Bu özellikleri ateş böceklerinin eş bulmalarını ve farklı türdeki ateş böceklerinin ayırt edilmesini sağlar. Ateş böceklerinin ışık üretmesi, aynı zamanda da bu ışığın ısısından etkilenmemesi son derece şaşırtıcıdır. Çünkü bilindiği gibi, günümüz teknolojisi ile gerçekleştirilen ışık üretiminde, mutlaka bir sıcaklık açığa çıkar ve bu sıcaklık da dışarıya ısı enerjisi olarak verilir. Normal bir ampul, elektrik enerjisinin ancak %3-4’ünü, bir floresan ampülü ise, ampüle giren elektrik enerjisinin %10’unu ışığa dönüştürebilir, enerjinin kalan kısmı ise ısıya dönüşür. Bu, üretimdeki bir kayıptır. İdeal olan %100’lük bir verimdir. Ateş böcekleri ise, mühendislerin ulaşmaya çalıştıkları fakat başaramadıkları %100 verimle ışık üretimi işlemini küçücük bedenlerinde gerçekleştirirler.