Çanakkale Savaşının Nedenleri Ve Gelişimi
Birinci dünya savaşı sırasında bütün gelişmelerden sonra yapısı bakımından savaşa elverişli olan Çanakkale Boğazı Türk birlikleri tarafından mayınlandı. Çanakkale Savaşı, I. Dünya savaşı sırasında İngiliz ile Fransızların Çanakkale boğazını ele geçirmek amacıyla Osmanlı Devletine karşı açtıkları savaşlardan oluşur. Çanakkale Savaşında savunma düzeni iç, dış ve orta bölgeler olmak üzere 3 gruptu ve komutası miralay Cevat Beydeydi. Savaş ilanından birkaç gün sonra 3 Kasım 1914’te boğazın dış tabyaları yok edilmişti. Yunanlıların İstanbul’a girmesini istemeyen Ruslar 40.000 kişilik bir yardımcı kuvvet göndermeyi teklif etti. Bunun üzerine İngilizler ve Fransızlar boğazları Rusya’ya vermeyi teklif ettiler. Düşman savunma, tabyalarını etkisiz hale getirdiği gibi boğazdaki mayın tarama ve temizleme işini de başarıyla gerçekleştiriyordu. Ama 7-8 Mart gecesi Yüzbaşı Hakkı Bey komutasındaki Nusret mayın gemisi, sezdirmeden liman bölgesine tekrar mayın döşedi. Gerek mayınlar ve gerekse bataryaların atışlarıyla itilaf devletleri birçok kuvvet kaybederek geri çekilmek zorunda kaldı. Ayrıca I. Dünya Savaşı’nda İngiltere ile Fransa kendileriyle aynı safta yer alan Rusya’ya yardım etmek istiyorlardı. Bu yardımı karada Avrupa kıtasındaki güçlü Almanya engelini aşamadıklarından deniz yoluyla gerçekleştirmeye karar verdiler. Aşmaları gereken ilk engel ve ele geçirmeleri gereken ilk geçit Çanakkale Boğazıydı. Bu boğazı aşarlarsa İstanbul Boğazını kolayca geçilebileceğine inanıyorlardı. Böylelikle Akdeniz-Karadeniz yolu İngiltere, Fransa ve Rusya’nın denetimine girecek, başkenti İstanbul’u yitiren Osmanlı Devleti savaş dışı kalmış olacaktı.
Osmanlı Devleti ile İngiliz- Fransız donanması Osmanlı Devleti ile savaşa girdikleri Ağustos 1914’ten başlayarak Çanakkale Boğazına giriş-çıkış denetimleri altına almışlardır. Kasım-Aralık 1914’te boğazı savunan Türk tabyaları karşı birkaç saldırı düzenlediler. Ama asıl deniz harekatı19 Şubat 1915’te başladı. 40 gemiden oluşan İngiliz-Fransız filosunun saldırısını Türk topçuları boğazın iki yakasından açtıkları şiddetli ateşlerle geri püskürttüler. 25 Şubat 1915’teli ikinci büyük saldırılarında boğazı savunan dış tabyaları susturmayı başarsalar da iç tabyaların direnmesi karşısında boğaza giremediler. Bu durum karşısında ellerindeki bütün güçleri toplayarak kesin sonuç almak için bir harekât düzenlemeye karar verdiler. Böyle bir gelişmeyi bekleyen Türkler de boğazın iki yakasındaki güçleri arttırdılar. Boğazın sularına çok sayıda mayın döktüler. 18 Mart 1915 gününde başlayan büyük saldırının daha başlangıcında İngiliz-Fransız filosundan dört zırhlı mayınlara çarptı. Bunlardan ikisi battı, ikisi de hareketsiz kaldı. Birkaç küçük gemide kıyıdan açılan ateş sonucu savaş dışı kaldı. Bu gelişmeler üzerine geri çekilmeye çalışan iki Fransız zırhlısı da mayına çarparak ağır yara aldı. Uzun hazırlıklar sonunda giriştikleri savaşın daha ilk gününde böyle bir yenilgiye uğrayınca İngiliz-Fransız filosu Çanakkale Boğazından çekilmek zorunda kaldı.
18 Mart hücumu karadan yardım görmedikçe Çanakkale’den geçilemeyeceğini gösterdiğinden İngiliz, Fransız ve Anzaklardan oluşan 70.000 kişilik bir kuvvet 25 Nisan 1915’te Seddülbahir ve Arı burnu bölgelerinden karaya çıkarıldı. Bu karasal kuvvete 109 savaş 308 taşıt gemisi ve özel çıkartma taşıtları destek verdi. Türk ordusu ise bu kuvvetlere karşı savunma görevini 5. orduya verdi.
Bütün bunlara karşın düşman kuvvetleri başarılı olamıyordu. İlk çıkarma günü Mustafa Kemal 17. piyade alayını Conkbayırda durdurdu ve Koca çimen tepesinin düşman eline geçmesini önledi. Ama saldırıların ardı arkası kesilmedi. Mayıs, Haziran, Temmuz ayları boyunca göğüs göğse çarpışmalar sürüp gitti. Ağustos ayı başlarında savaş bir ara durakladıysa da Çanakkale’yi kesin kes geçmeyi amaçlayan İngiltere hükümetinin baskısı sonucu yeni bir saldırı planı hazırladı. Donanmanın ağır saldırısı sonucu yine hezimete uğradılar. Savaş tüm hızıyla sürdü. Deniz üzerinde de devam etti. Türk ordusunun Nurulbahir gemisi battı, Gohcemal vapuru yara aldı. Buna karşın itilaf kuvvetlerinin Galiath zırhlısı batırıldı.
Haziran ayında kanlı siper savaşları başladı. 50.000 kişilik Fransız ve İngiliz ordusu 25.000 kişilik Türk ordusu üzerine top ateşi desteğinde hücuma geçti. Bu hücum Çanakkale’deki en kanlı savaş olmuştur. Çıkarmanın başlangıcından o güne değin Türk ordusu 70.000’e yakın kayıp vermişti. Her şeye rağmen düşman ilerlemeyi başaramadı. Yeni hedef Anafartalar platosunu ve Koca çimen’i ele geçirmekti.
ÇANAKKALE SAVAŞININ SONUÇLARI
Çanakkale savaşları 8, 5 ay sürdü. I. Dünya Savaşının en kanlı çarpışmalarından biri olarak tarihe geçmiştir. Savaş iki büyük kayıplara neden oldu. İtilaf devletleri, Çanakkale’ye önce 70.000 kişi göndermişlerdi, Sonradan 500.000’e çıkarıldı. Bunun 400.000’i İngiliz, 79.000’i Fransız ordusundandı. İngilizlerin kaybı 115.000’i ölü, yaralı, esir ve memleketine gönderilen 90.000’i hasta olmak üzere 205.000 idi. Fransızların kaybı 47.000’di. Türklerde ise ölü, yaralı ve hasta sayısı 253.300’ü buldu. Bu savaşlar siyasal bakımdan da önemli sonuçlar getirmiş, İngiltere ve Fransa müttefikleri olan Rusya’ya yapmayı düşündükleri yardımı gerçekleştirememişler, Bu da Rusya’nın savaş gücünü önemli ölçüde azaltmış ve 1917’de Şubat ve Ekim devrimlerine yol açan etkenlerden birini oluşturmuştur. Çanakkale savaşında Türklerin itilaf devletlerine karşı gösterdikleri insanüstü çaba sonunda I. Dünya savaşının seyri değişti ve savaşın uzamasına neden oldu. Çanakkale savaşının sonucunda Türklerin kendilerine olan güvenleri artmış ve savaşa daha çok sarılmışlardır. Kazanma azimleri artmıştır. Çanakkale manevi olarak Milli mücadelenin kaynaklarından biri olmuştur.
İşte Milli şairimizin kaleminden dökülen o mısralar..
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!