11 Eylül saldırılarının üzerinden 23 yıl geçti

ABD tarihinin en büyük saldırısı olan 11 Eylül, 23. yılına girerken hayatını yitirenlerin yakınları ve mağdurlar tarafından açılan davaların çoğunun hala bir sonuca bağlanamaması tepki çekiyor. Sayılarının 10 bin civarında olduğu belirtilen 11 Eylül mağdurları ve yakınlarının, saldırıların faillerinin bulunması ve tazminat talebiyle açtıkları davalardan bazıları sonuçsuz kalırken avukatlık firmalarının üstlendiği bazı davalar ise neredeyse … 11 Eylül saldırılarının üzerinden 23 yıl geçti Devamı »

Eklenme Tarihi: 11 Eyl 2024
6 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 11 Eyl 2024
11 Eylül saldırılarının üzerinden 23 yıl geçti

ABD tarihinin en büyük saldırısı olan 11 Eylül, 23. yılına girerken hayatını yitirenlerin yakınları ve mağdurlar tarafından açılan davaların çoğunun hala bir sonuca bağlanamaması tepki çekiyor.

Sayılarının 10 bin civarında olduğu belirtilen 11 Eylül mağdurları ve yakınlarının, saldırıların faillerinin bulunması ve tazminat talebiyle açtıkları davalardan bazıları sonuçsuz kalırken avukatlık firmalarının üstlendiği bazı davalar ise neredeyse çeyrek asır geçmiş olmasına rağmen karara bağlanamadı.

Öte yandan 11 Eylül’ün 5 şüphelisi olarak görülen mahkumların uzlaşma görüşmeleri de hala belirsizliğini koruyor.

Eylül 2001’de New York’un Wall Street bölgesindeki İkiz Kuleler ile Pentagon’un yer aldığı noktalara düzenlenen hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin yakınları ve mağdurlar, hala net olarak saldırıların kimin tarafından finanse edildiğinin cevabını alamadı.

Saldırıların mağdurları, geçen yıllar boyunca 4 ABD Başkanı’nın desteğini alabilmek için hukuk firmaları aracılığıyla lobi şirketlerine para ödemek dahil birçok yolu denemek zorunda kaldı.

FBI, saldırıları Suudi Arabistan’ın fonladığını iddia etti FBI’ın 4 Nisan 2016 tarihinde yayımladığı soruşturma belgesinde 11 Eylül saldırılarında kullanılan uçakları kaçıran Suudi Arabistan vatandaşlarından ikisine sağlanan lojistik destekle ilgili bilgi yer alıyordu.

Saldırıların 20. yılına günler kala ABD Başkanı Joe Biden’ın verdiği talimat üzerine FBI, bazı detayları açıklamıştı.

Belgelerin paylaşılması kararını, Washington’daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği memnuniyetle karşılamış, “bağlantı” iddialarını yalanlamıştı.

Kamuoyuyla paylaşılan 16 sayfalık dosya, hava korsanlarının ABD’deki Suudi işbirlikçileriyle temaslarını ortaya koysa da Suudi hükümetinin saldırılarda rolünün bulunduğunu kanıtlayan bir belge bulunmuyordu.

Mağdur yakınları, saldırılarda kullanılan yolcu uçaklarını kaçıran 19 teröristten 15’inin Suudi Arabistanlı olmasını ve FBI’ın belgelerini gerekçe göstererek New York Güney Bölge Mahkemesi’ne Ağustos 2021’de dava açmış ve Suudi yetkililerin sorgulanmasını istemişti.

Dünya Ticaret Merkezi’nde hayatını kaybedenlerin yakınlarının avukatı Jim Kreindler, kamuya açıklanan belgelerin “Suudi hükümetinin 11 Eylül saldırılarında sorumluluğunun olduğuna ilişkin” iddiaları güçlendirdiğini savunmuştu.

Saldırının mağdurları mahkemede umduklarını bulamadı Kreindler & Kreindler Hukuk Bürosu’nun internet sitesindeki bilgilere göre 11 Eylül mağdurları, Suudi bağlantılı Bosna-Hersek’e Yardım Yüksek Komisyonunun (SHC) 11 Eylül saldırılarını finanse etmek amacıyla El Kaide’ye para aktardığı gerekçesiyle dava açtı.

Ancak ABD’de 1976’da yürürlüğe giren Yabancı Egemen Dokunulmazlıklar Yasası’na göre (FSIA), Suudi Arabistan’ın ABD Dışişleri Bakanlığının Terörü Destekleyen Devletler Listesi’nde yer almaması, davada adı geçen kişileri dokunulmaz kılıyordu.

Davanın görüldüğü mahkemenin kararında “SHC, Suudi Krallığı tarafından Bosnalı Müslümanlara insani yardım etmek için oluşturulan ve denetimi yapılan bir kuruluştur. Birçok SHC çalışanı, Krallığın maaş bordrosunda gözükmekte olup Suudi Arabistan’daki idari mahkemelerde dava edilebilir.” ifadeleri yer aldı.

Bunun üzerine davacılar, Bosna’da kayıt yaptırırken kendisini “hükümetle bağlantısı bulunmayan kuruluş” olarak tanımladığı için SHC’nin dokunulmazlığından feragat ettiğini öne sürdü ve mahkemeden ABD’ye savaş ilan eden El Kaide’yi destekleyenlerin üzerinde geniş bir kişisel yargı yetkisi istedi.

Mahkeme, davacıların teröristlere yardım ettiklerine inandıkları prenslerin, Suudi Devletinden bağımsız yargılanması talebini de “davacıların 4 prensin 11 Eylül saldırılarını yönettiğine veya bir ajana (veya El Kaide’ye) saldırı için talimat verdiğine dair delil sunamadıkları için, El Kaide ile iş bağlantısı olan beşinci prens ise iş anlaşmalarını ABD’de gerçekleştirmediğinden” yargılanamayacağına hükmederek reddetti.

İkinci Bölge Mahkemesinin kararı, davacıları hayal kırıklığına uğratırken ABD Bölge Yargıcı George B. Daniels’a devredilen dava, dokunulmazlıkları bulunmayan ve El Kaide üyesi teröristlerle doğrudan bağlantılarının olduğu öne sürülen bir dizi sanık aleyhine devam ediyor.

Biden’ın tazminat kararı davacıları böldü ABD Başkanı Biden’ın, Afganistan’ın New York bankalarında bulunan ve Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi üzerine ihtiyati tedbir konulan 7 milyar dolarının yarısının 11 Eylül mağdurlarına tazminat olarak dağıtılmasına yönelik kararı, bu paradan ilk sırada faydalanmak isteyenlerle daha fazla tazminat beklentisi bulunan davacıları birbirine düşürdü.

ABD Kongresi’nde Şubat 2022’de onaylanan Terörizm Kurbanları Yasası gereği, 11 Eylül mağdurlarına yaklaşık 3,5 milyar dolar ödenmesi planı yürürlüğe girmiş, durumuna göre bazı ailelerin diğerlerine göre ek ödemeler alabileceği bildirilmişti.

Kararın ardından 11 Eylül mağdurlarını temsil eden firmalardan Kreindler & Kreindler Hukuk Bürosu, mahkemeye gönderdiği mektupta sadece Taliban’a 2012’de dava açan ve “Havlish davacıları” diye bilinen gruba ödeme yapılmasına karşı çıkarak kendi müvekkillerinin de bu parada hakkının olduğunu savundu.

Mahkemeye yazdığı mektupta avukat James P. Kreindler, “Havlish davacıları”nın 11 Eylül’de ölen sadece 47 kişiyi temsil ettiğini ve mahkemenin bu kararının “öldürülen diğer 2 bin 930 kişinin ailelerinin zararına olacağını” savundu.

Bu gelişmelerden sonra ABD basınında 11 Eylül mağdurlarının davalarını kazanabilmek için birçok avukatlık firmasının lobi firmalarına on binlerce dolar harcadığı bilgisine yer verildi.

Sanıkların yargılanma süreci yıllara yayıldı 11 Eylül saldırılarını organize ettiği öne sürülerek 2003’te Pakistan’da yakalanan Halid Şeyh Muhammed’in hala sivil mahkemeye çıkarılmamış olması, hukuki sürecin sonuçlanmasının önündeki en büyük engeller arasında gösteriliyor.

Tutuklandıktan sonra “havasız bırakma, boğulma hissi yaratma, makattan su verme” gibi en ağır işkenceler sonucu suçlu olduğunu kabul eden Halid Şeyh Muhammed, 2008’de ilk kez Guantanamo’daki askeri mahkemeye çıkarılmıştı.

Wall Street Journal’ın 30 Temmuz 2019 tarihli haberine göre, 11 Eylül terör saldırısının planlayıcısı olduğu öne sürülen Muhammed, hakkında idam cezası istenmemesi şartıyla işbirliği teklif etmişti.

Muhammed’in New York’taki sivil mahkemelerde yargılanması planları ise kamuoyunun ve politikacıların itirazı üzerine sonuçsuz kalmıştı.

ABD’nin Küba’da bulunan Guantanamo Deniz Üssü’ndeki askeri mahkemede 11 Eylül saldırısını organize etmek ve saldırıyı gerçekleştiren uçak korsanlarına lojistik destek sağlamakla suçlanan Muhammed dahil 5 kişinin yargılanmasına halen devam ediliyor.

Biden, 5 şüphelinin uzlaşma teklifini reddetti Son olarak 5 şüphelinin “uzlaşmaya girmesi” için süreç başlatıldı ancak aradan geçen bir yılda bu da sonuca varamadı.

11 Eylül saldırılarının kurbanlarının aileleri, yıl dönümü öncesi Biden ve Kongreye gönderdikleri mektupta tüm suçluların adalet önüne çıkarılmasını ve ABD Başkanı Joe Biden’a gönderdikleri mektupta Guantanamo’daki mahkumların uzlaşma tekliflerini reddetmelerini istedi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi, Biden’ın 7 Eylül’de önüne getirilen uzlaşma şartlarını reddettiğini açıkladı.

11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Irak ve Afganistan işgali yüz binlerce sivilin yaşamına mal oldu ABD, 11 Eylül saldırılarının hemen ardından Irak ve Afganistan’a girdi. Net rakamlar bilinmese de bu işgaller sonucu yaklaşık 250 bin sivilin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor.

ABD’nin Afganistan’a girdiği 2001 ile çıktığı 2021 arasındaki 20 yıllık süreçte yaklaşık 50 bin Afgan sivilin yaşamını yitirdiği belirtiliyor.

Öte yandan, ABD’nin 2003’te girdiği Irak’ta da bugüne kadar 200 bin sivilin hayatını kaybettiği aktarılıyor.

11 Eylül 2001’de ne oldu? ABD finans sisteminin kalbi New York, 11 Eylül 2001 sabahı İkiz Kuleler olarak bilinen Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik terör saldırılarına uyandı.

Newark, Boston ve Washington’dan havalanıp San Francisco ve Los Angeles’a giden 4 yolcu uçağının kaçırılmasının ardından Los Angeles’a giden Amerikan Airlines’a ait yolcu uçağı, yerel saatle 08.46’da İkiz Kuleler’in kuzey yönündeki binasına çarptı. Kuzey kulesi alevler içinde yanarken United Airlines’a ait kaçırılan diğer bir uçak da ilk saldırıdan tam 17 dakika sonra canlı yayında güney kulesine çarptı.

İkiz Kulelere saldırıların ardından kaçırılan bir diğer uçak da ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) binasına çarptı.

Kaçırılan son uçak ise Pennsylvania eyaleti kırsalında F-16’lar tarafından düşürüldü. 11 Eylül saldırıları sonucu uçakları kaçıran 19 saldırgan hariç New York, Washington ve Pennsylvania’da toplam 2 bin 977 kişi hayatını kaybetti.