2.5 Ayda Trump

ABD Başkanı Donald Trump, görevinde daha 3. ayını dolduramadan dünyayı birbirine kattı.

Eklenme Tarihi: 16 Nis 2017
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
2.5 Ayda Trump

Kuzey Kore, Donald Trump’ın göreve başladığından bu yana favori dış düşmanı konumunda. Bunun sebebi, Pyongyang yönetiminin nükleer silah programı. Geçen günlerde Kuzey Kore’nin nükleer denemelerinin durdurulması için Çin’den yardım isteyen Trump, aksi takdirde konuyu kendi başlarına halledeceklerini söylemiş, “Kuzey Kore belasını arıyor” demişti. Bu açıklamanın ardından Pentagon harekete geçerek Kuzey Kore yakınlarına bir uçak gemisi ve iki destroyer gönderdi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert McMaster’dan askeri müahale seçeneğinin de masada olduğu açıklaması geldi.

Bu ortamda gözler, dün Kuzey Kore’nin en önemli ulusal bayramlarından Güneş Günü kutlamalarındaydı. Ülkenin kurucusu Kim İl Sung’un 105’inci doğum günü görkemli bir askeri geçit töreniyle kutlandı. Yüzbinlerce kişinin katıldığı kutlamalarda denizaltından fırlatılan balistik füzeler de ilk kez sergilendi. Devlet televizyonu, Kim’i siyah takım elbise, beyaz gömlekle limuzinden inerek merasim kıtasını ‘gururla’ selamladığı görüntüleri yayınladı. Ayrıca görüntülerde, kamyonlara yüklenmiş birkaç KN-08 füzesinin geçiş yaptığı görüldü. Geçit töreninde diğer mühimmat, tanklar, çoklu roketatarlar ve topçu silahlarının yanı sıra denizaltıdan atılmak üzere tasarlanmış katı yakıtlı füze de ilk kez görücüye çıktı. Ancak törenler sırasında dünyanın bir kulağı da ABD’deydi. Zira Washington’dan üst düzey bir yetkili, NBC televizyonuna Kuzey Kore’nin Güneş Günü’nde yapması beklenen nükleer denemeleri önlemek amacıyla saldırı düzenleyebileceğini söylemişti. İki ülke arasında geçen hafta boyunca ‘önleyici saldırı’ tartışması yaşanmıştı. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Kuzey Kore’de savaşın hiç olmadığı kadar yakın bir ihtimal olduğunu söylemişti.

NATO-RUSYA GERGİNLİĞİ ARTTI

Donald Trump’ın daha önce ‘modası geçmiş’ dediği NATO’yla yakınlaşması, Doğu Avrupa’daki NATO-Rusya gerginliğini de artırdı. NATO’nun Rusya tehdidine karşı Baltık ülkelerinde varlığını artırma planı çerçevesinde önceki gün bin 100 askerinin Polonya’ya göndermesi, bu gerilimin son halkası oldu. Asker sevkıyatı Rusya’yı caydırmak amacıyla geliştirilen strateji bağlamında yapıldı. Rusya’nın ise NATO’nun bölgede varlığını artırmasını tehdit olarak gördüğü ve bu bağlamda Baltık ülkeleriyle olan sınırlarına askeri teçhizat depoladığı iddia ediliyor. 2014 yılı askeri doktrininde NATO’yu temel dış tehdit olarak gösteren Moskova, ittifakın bölgede varlığını artırmasına karşılık vereceğini açıklamış, kasım ayında Kaliningrad’a nükleer başlıklı İskender füzeleri ve S-400 füze savunma sistemlerini yerleştirmişti.

KİMYASAL SALDIRI ESAD’A YARADI

Suriye’nin İdlib vilayetine bağlı Han Şeyhun beldesinde 4 Nisan’da kimyasal silahlarla düzenlenen saldırıya, ABD üç gün sonra Esad rejimine ait bir hava üssünü vurarak karşılık vermişti. Washington’ın altı yıllık savaşta ilk kez rejime saldırması, uluslararası toplumda Esad’ın yönetimden ayrılması beklentisini artırmıştı. Ancak bu etki kısa sürdü. ABD’nin vurduğu üsten, saldırının üzerinden 24 saat geçmeden tekrar rejimin uçakları havalandı. Batılı ülkelerden gelen “Esad gitmeli” çağrıları unutuldu. ABD merkezli düşünce kuruluşu Washington Institute’tan Ortadoğu uzmanı Prof. Fabrice Balanche, konuya ilişkin makalesinde kimyasal saldırının Esad rejiminin askeri planlarının bir parçası olduğunu belirtti. Rusya’nın “Esad’ın kimyasal silah kullanmak için sebebi yok” şeklindeki tezine karşı çıkan Balanche, Esad rejiminin büyük kan kaybettiği saldırıların Han Şeyhun’dan başladığına dikkat çekti. El Kaide bağlantılı Tahrir Şam örgütünün, Hama şehir merkezine birkaç kilometre mesafeye kadar ilerlediğini belirten Balanche, Esad rejiminin bu durum karşısında bölgeden başlatılacak yeni saldırıların önüne geçmek ve buradaki grupların direncini kırmak için kimyasal saldırı düzenlediğini savundu. Han Şeyhun’un Suriye’nin orta kesimi için stratejik önemde olduğunu vurgulayan Balanche, kimyasal saldırının aynı zamanda muhaliflerin kalesi konumundaki İdlib’e başlatılacak büyük bir operasyonun da ilk adımı olduğunu belirtti. Rusya’nın daha önce İdlib operasyonuna karşı çıktığını, ancak siyasi çözüm girişimlerinin başarısız olmasından sonra sıcak bakmaya başladığını ifade etti. Balanche, Suriye rejiminin adam eksikliği ve İdlib’de radikal grupların varlığının, sivillerin hayatını hiçe sayan büyük bombardımanlara zemin hazırladığı uyarısında bulundu.

Başkent Pyongyang’da yüzbinlerce kişinin katıldığı Güneş Günü kutlamalarında, Kuzey Kore’nin denizaltından fırlatılan balistik füzeleri de ilk kez sergilendi.

HANGİ İŞGALCİNİN BOMBASI DAHA ETKİLİ

ABD’nin 2001’de işgal ederek rejim değiştirdiği Afganistan’da, o yıldan beri sular durulmadı. İşgalle yönetimden devrilen Taliban ülkenin önemli bölümünde faaliyet gösterirken, Rusya’nın da son dönemde bu ülkeye yönelik ilgisi arttı. Kremlin, son olarak önceki gün Moksova’da 12 ülkenin katıldığı bir konferans düzenleyerek ülkedeki krizin çözümüne yönelik girişimde bulundu. Toplantıyı ‘Rusya’nın Afganistan’daki nüfuzunu artırma girişimi’ olarak tanımlayan ve Moskova’yı Taliban’ı güçlendirmekle suçlayan Washington yönetimi ise davetli olduğu halde konferansta yer almadı. Bu toplantıdan bir gece önce ise ABD, Afganistan’daki bir IŞİD hedefini ‘bütün bombaların anası’ olarak bilinen on bin ton ağırlığındaki ‘GBU-43/B MOAB’ tipi bombayla vurdu. Bu saldırı, IŞİD’den ziyade Rusya’ya mesaj olarak yorumlandı. Afganistan hükümeti ve Rusya saldırıyı kınadı. ABD’de ise Başkan Trump, bu operasyonla gurur duyduğunu söyledi. Öte yandan saldırının ardından MOAB’ın özellikleri de dünya medyasında gündem oldu. Rus medyası ise buna Moskova’nın envanterindeki muadil bomba olan ‘FOAD’ ile karşılık verdi. Sputnik ajansı, FOAD’ın Amerikalı muadilinden bin ton daha hafif ve dört kat daha güçlü olduğunu öne sürdü.