Fethiye’de yaşayan 4 çocuk, 6 torun, 2 de torun çocuğu sahibi Mühide Sargılı, 1994 yılında halsizlik, bitkinlik, ateş gibi şikayetlerle başvurduğu Antalya Devlet Hastanesi’nde böbreklerinin küçük
olduğunu öğrendi. Böbrek yetmezliği riski olduğu söylenen Mühide Sargılı, 2006 Mayıs’ta diyalize girmeye başladı. Sargılı, bu zorlu bitmeyen süreçten bıkıp usandı, kendince inandığı doğal
yöntemlere başvurup diyalizi bıraktı. Ancak bu durum pahalıya patladı, Antalya’da gittiği hastanede acil hemodiyaliz ve nakil kararı alındı. Eşinin diyalize bağlanmasına gönlü razı olmayan Hüseyin
Sargılı, "Benim bir böbreğim değil sana canım feda olsun" diyerek, rotayı İzmir’e çevirdi. Çift nakil için İzmir Kent Hastanesi’ne geldi. Yapılan tetkikler sonucunda Hüseyin Sargılı’nın uygun donör
olduğu belirlendi. Geçen 10 Kasım’da, evliliklerinde yarım asrı aşkın bir süreyi geride bırakan çift, aynı anda ameliyat masasına yattı.
Çift kısa bir süre sonra, el ele geldikleri İzmir Kent Hastanesi’nden yine el ele taburcu oldu. Rutin kontroller için hastaneye gelen Mühide Sargılı, "Hayat arkadaşım bana ikinci bir hayat verdi.
Bir daha diyalize girmeye katlanamazdım. Eşime ve doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" dedi. Nikah masasında ’İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta birlikte olma’ sözü verdiği 51 yıllık eşine
hiç düşünmeden bir böbreğini veren Hüseyin Sargılı da şunları söyledi:
"Çocuklarımız, gelinlerimiz, torunlarımız, iki de torun çocuğumuzla geniş ve mutlu bir aileyiz. Mühide Hanım benim hayat arkadaşım. Onun tekrar diyalize başlamasına, makineye mahkum yaşamasına
gönlüm razı olmadı. Allah iki böbrek vermiş, ben de birini karıma verdim. Onsuz bir hayatı ben ne yapayım? Bundan sonra kalan ömrümüzü de birlikte sağlıklı ve mutlu geçireceğiz. Şimdi de yiyip
içip, gezip tozuyoruz. Her şey yolunda, doktorlarımıza çok teşekkür ediyoruz."
’YAŞ ENGEL DEĞİL’
İzmir Kent Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Ebru Sevinç Ok, 68 yaşındaki alıcı- verici Sargılı çiftinin ilerlemiş yaşlarında nakil olmalarıyla ilgili şunları söyledi:
"Vericiler için genel yaş sınırımız yok. Daha çok kişinin genel durumu önemli. Her 70 yaşında olan aynı olmuyor. Kişinin bilinen majör bir sağlık problemi ağır kalp, akciğer hastalığı, ya da kanser
gibi hayatını tehlikeye sokacak hastalığı yoksa, yaş vericiler için tek başına engel değil. Bu vericinin bilinen hiçbir hastalığı yoktu. Alıcının da diyaliz hastası olması dışında hiçbir sistemik
hastalığı yoktu. O da yaşına göre oldukça iyi durumdaydı. Alıcının annesi 100 yaşına kadar yaşamış, sağlıklı bir aile yapısı var. 70 yaşındaki bir böbreği 20 yaşındaki bir hastaya, başka seçeneği
yoksa takarsınız, ama ömrü yetmeyecektir, alıcının ömründen daha kısa olacaktır o böbreğin ömrü. Ama burada yaşları ortak. Benzer yaştaki böbrekleri almak aslında böbrek başarısını da artıran bir
şey, böbreğin yaşları benzer olunca vücutta kalma süresi de uzun oluyor."