AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, işgalci İsrail’in terör örgütü ilan ettiği Filistinli sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili AB’nin politikasını değiştirmediğini söyledi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’in terör örgütü ilan ettiği 6 Filistinli sivil toplum kuruluşuna yönelik AB politikasını yeniden gözden geçirmelerini gerektirecek somut bilgi gelmediğini bildirdi.
Borrell, İsrail’in bazı Filistinli STK’ları terör listesine alarak kapatması hakkında açıklama yaptı.
AB’nin, STK’lara yönelik 18 Ağustos’taki baskınlar, sonrasındaki gözaltı ve sorgulamalarla ilgili “derin endişe duyduğunu” vurgulayan Borrell, sivil topluma yönelik baskıların kabul edilemez olduğunu belirtti.
İsrail-Filistin meselesinde iki devletli çözüm için özgür ve güçlü sivil toplumun vazgeçilmez olduğunu kaydeden Borrell, bu amaca ve İsrail ile Filistin arasında güven tesisine katkı veren sivil topluma AB desteğinin süreceğini ifade etti. Borrell, “Daha önce de açıklandığı gibi, İsrail’in 6 Filistinli sivil toplum kuruluşunu terör örgütü ilan etme kararı temelinde bu STK’lara yönelik politikamızı yeniden gözden geçirmemizi gerektirecek somut bilgi gelmemiştir. Son olayların sonrasında da olmak üzere AB üyesi ülkeler ve benzer düşünen ortaklarımızla bu konuda İsrail makamlarına her zaman açık olduk. Aksini ispatlayan kanıtlar verilirse biz de buna göre hareket ederiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Borrell, AB olarak BM kurumlarının İsrail’e yaptığı bu kuruluşların insan hakları, insani yardım ve kalkınma çalışmalarını engellememe çağrısını desteklediklerini kaydetti.
İSRAİL STK’LARIN KAPISINA KİLİT VURDU
İsrail ordusu 18 Ağustos’ta işgal altındaki Batı Şeria’nın Ramallah ve El-Bire kentlerinde bazı Filistinli STK’ların ofislerini “terör örgütü listesine alındıkları” gerekçesiyle basarak kapılarına mühür vurmuştu.
İsrail Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, STK’ların İsrail’de terör örgütü kabul edilen Filistin Halk Kurtuluş Cephesi adına “faaliyet yürüttüğü, finansman ve eleman sağladığı” gerekçesiyle kapatıldığı savunulmuştu.