Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım süreci yarım asırlık maceranın ardından donduruldu. Müzakaraler devam etmezken teknik olarak aday olan Türkiye, AB’ye katılım hedefi olmayan ülkelerle aynı kategoriye alındı. Türkiye, AB’nin Güney Komşuları olan Cezayir, Fas, Tunus, Libya gibi ülkelerle aynı çatı altında değerlendirecek.
Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları gibi temel Kopenhag değerlerinden uzaklaştığı gerekçesiyle AB’nin müzakere sürecini dondurduğu Türkiye; AB Komisyonu içerisinde de AB’ye aday ve katılım hedefi olan ülkeler arasından çıkartıldı. Komisyon artık, Türkiye ile ilişkilerini “Güney Komşuları, Türkiye, Göç/Mülteciler ve Güvenlik” başlığı altında ele alacak.
AB kurumları arasında bugüne kadar Türkiye’nin en büyük destekçisi olarak bilinen Komisyon’un bu kararına, Ankara’nın; önce sert tepki gösterdiği öğrenildi. Ancak Brüksel, diplomatik girişimlere karşın geri adım atmadı. Karar, 15 Eylül’de sessizce yürürlüğe girdi.
Bugün yaklaşık 1.650 çalışanı bulunan Komisyon’un Komşuluk ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdürlüğü bünyesinde AB’nin farklı ülkelerle ilişkileri farklı genel müdür yardımcılıkları altında ele alınıyor. 2005 yılında başlayan müzakerelerin ardından Türkiye aday ve Batı Balkanlarda yer alan Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Kosova ve Sırbistan ile aynı grupta yer alıyordu.
AB Konseyi, Haziran 2018’de aldığı kararda Türkiye’nin AB’den uzaklaştığını, müzakerelerin durma noktasına geldiğini ve müzakere başlığı açılmasının düşünülmediğini kayda geçirdi. Ardından da Komisyon, 2019’da aldığı bir kararla Türkiye’yi Batı Balkan ülkeleri arasından ayrıştırdı ve “Türkiye ve Strateji” başlığı altında ayrı olarak değerlendirmeye başladı. Ancak Türkiye ve Batı Balkan ülkeleri aynı genel müdür yardımcılığı çatısı altında kalmaya devam etti.
AB Komiseri Oliver Varhelyi’nin, yaz aylarında aldığı ve 15 Eylül’de yürürlüğe koyduğu son kararla birlikte Türkiye, Balkan ülkelerinin de arasından ayrılarak, Cezayir, Mısır, İsrail, Lübnan, Libya, Fas, Suriye ve Tunus’un yer aldığı AB’nin Güney Komşuları ile aynı çatıya alındı.
Diplomatik kaynaklar, Macar olan Varhelyi’nin mülteci karşıtlığı ile bilinen Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a oldukça yakın bir isim olduğuna dikkat çekti
Komisyon’un, görev şemasındaki bir diğer grubu ise AB’nin Doğu Ortakları oluşturuyor ve bu ülkeler arasında da Azerbaycan, Belarus, Gürcistan, Moldova, Ukrayna yer alıyor. Ancak coğrafi lokasyon olarak Türkiye’nin bu gruba alınması mümkün değil.
ÇAVUŞOĞLU MEKTUP GÖNDERDİ
Komisyon’un aldığı bu kararın hayata geçirilmemesi için Türkiye’nin önce Brüksel’de yoğun çaba harcadığı öğrenildi. AB Daimi Temsilcisi Mehmet Kemal Bozay, Türkiye’nin adaylık statüsünü anımsatarak AB’nin güney komşularıyla birlikte değerlendirilemeyeceğini muhataplarına aktardı.
Ardından da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Varhelyi’ye bir mektup yazdığı ve tepki gösterdiği öğrenildi. Konu, yaz ayları boyunca Ankara’nın AB’li diplomatlarla yürüttüğü temaslarda da sık sık gündeme geldi ve Türkiye’nin aday ülke statüsü hatırlatıldı, ancak Varhelyi kararını değiştirmedi.
Son olarak da Varhelyi’nin Eylül ayı başında Ankara’ya yaptığı ziyarette karardan duyulan rahatsızlığın vurgulandığı öğrenildi.
MÜLTECİLERE YARDIMA VETO GELMEMESİ İÇİN YAPILDI
Varhelyi, Ankara’da; başta Bakan Çavuşoğlu’na, bu kararın AB’nin Türkiye’ye Suriyeli mülteciler için yapacağı 3 milyar Euro'luk yardımın bir üye ülke tarafından veto edilmesini engellemek için yapıldığını belirtti. Görüşmelere katılan bir yetkili, Varhelyi’nin; bu yapılanmada bir kötü niyet olmadığını, bu kararla yardımın doğrudan, Konsey üyelerinin onayı alınmadan sağlanabileceğini dile getirdiğini söyledi. üst düzey bir yetkili karardan rahatsızlık duyulduğunu doğrularken; Varhelyi’nin, adaylık statüsünün zedelenmeyeceği taahhüdünde bulunduğunu söyledi. Yetkili, “Kararda kötü niyet olmadığına inandım, ama içime sindi mi derseniz, sinmedi” dedi.
AB İLE İŞ BİRLİĞİNDE GÖÇ, SAĞLIK VE ÇEVRE KALDI
Ankara-Brüksel arasında son dönemde iş birliğinin durma noktasına gelmesi üzerine, taraflar; bu yıl aldıkları karar ile pozitif gündem yaratmayı hedeflediklerini duyurmuştu. Bu çerçevede AB’nin önceliğini oluşturan mülteci, çevre ve sağlık alanlarında Yüksek Düzeyli Diyalog toplantıları yapılıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum bu çerçevede geçtiğimiz hafta, Brüksel’e gitti. AB’nin Göçten Sorumlu Komiseri Ylva Johansson’un da 11 Ekim’de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile bir araya gelmesi planlanıyor. Bir sonraki toplantı ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile yapılacak.
Öte yandan AB’nin Katılım Öncesi Yardım Aracı olan IPA III fonlarında da artık ülke bazında fon tahsisi yerine tematik dağılım esasını benimsedi. Bu çerçevede ülkeler proje sunacak ve AB tarafından öncelikli bulunan projeler için katkı sağlanacak.