Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi, yani AB Liderler Zirvesi, 17-18 Nisan tarihlerinde toplandı. Toplantının öne çıkan gündem maddeleri arasında AB’nin sıkça tartıştığı Ukrayna ve Ortadoğu politikaları ile “Yeni Avrupa Rekabetçilik Anlaşması” yer aldı. Dış politika konuları içinde en dikkat çekici olanı, Türkiye ile ilişkilerin stratejik bir perspektiften ele alınmasıydı.
Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi, yani AB Liderler Zirvesi, 17-18 Nisan tarihlerinde toplandı. Toplantının öne çıkan gündem maddeleri arasında AB’nin sıkça tartıştığı Ukrayna ve Ortadoğu politikaları ile “Yeni Avrupa Rekabetçilik Anlaşması” yer aldı. Birlik üyeleri, Ukrayna’ya tam desteklerini ifade etti, Gazze’de ateşkes çağrısını yineledi ve İran ile İsrail arasındaki son gerilimlere değinerek, “Tüm tarafların en yüksek derecede itidal göstermesini ve bölgedeki gerilimi artırabilecek her türlü saldırgan eylemden kaçınmalarını” talep etti. “Rekabetçilik Anlaşması” başlığı altında ise Tek Pazar, Sermaye Piyasaları Birliği ve endüstriyel düzenlemeler (dijitalleşme, enerji, döngüsel ekonomi, tarım vb.) gibi konuların teknik çerçeveleri ele alındı.
Dış politika konuları içinde en dikkat çekici olanı, Türkiye ile ilişkilerin stratejik bir perspektiften ele alınmasıydı. Konsey, Kasım 2023’ten bu yana Türkiye ile ilgili tartışmaları sürekli olarak ertelemekteydi. Sonuç bildirgesinde Kıbrıs sorununa endeksli olarak yazılmış iki madde, Türkiye tarafından tepkiyle karşılandı.
Türkiye ile ilgili kararlar
29 Kasım 2023’te, Avrupa Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olivér Várhelyi ve Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini şekillendirmek amacıyla tavsiye niteliğinde bir rapor sunuldu. Bu rapor, Türkiye’nin 2019’dan bu yana Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinden dolayı uygulanan yaptırımların kaldırılmasını, vize serbestisi diyaloglarının ilerletilmesini, Gümrük Birliği’nin güncellenmesini ve diğer siyasi ile ekonomik iş birliklerinin derinleştirilmesini öneriyordu.
Çalışmalar yeni başlayacak
17-18 Nisan Zirvesi’nde, Kasım raporunun “dikkate alındığına” dair atıfta bulunuldu ancak söz konusu raporun nasıl hayata geçirileceğine dair bir yol haritası verilmedi. Kasım 2023’ten bu yana bekleyen raporun tavsiyeleri üzerinde çalışma yürütülmesi amacıyla COREPER’e (Daimi Temsilciler Komitesi) görev verildi. Bu çalışmalar, önceki Avrupa Konseyi sonuçlarına uygun olarak aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir şekilde ilerletilecek olup, Avrupa Konseyi’nden gelecek ek yönlendirmelere tabi olacak. Ayrıca, süreçte “Türkiye’nin kendi yapıcı katılımının” da önemli olduğu vurgulandı.
Kıbrıs düğümü
Liderlerin onayladıkları Sonuç Bildirgesi’nde şu ifade yer alıyor:
“Avrupa Birliği, AB-Türkiye iş birliğini daha da güçlendirmek amacıyla Kıbrıs çözüm görüşmelerinin yeniden başlamasına ve bu görüşmelerde ilerleme kaydedilmesine özel bir önem vermektedir.”
Bu bağlamda, Türkiye ile ilgili kaydedilecek ilerlemeler, Kıbrıs sorununa endekslendi. AB’nin Kıbrıs politikası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin desteklediği “iki milletli tek federal devlet” yaklaşımına dayanıyor. Bununla birlikte, bu çözüm ne Türkiye ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından kabul ediliyor.
Tepkiler
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, AB’nin Türkiye hakkında “stratejik vizyon eksikliği” olduğuna dair eleştiri yapıldı:
“Aday ülke Türkiye, AB üyeliği konusunda kararlılığını korumaktadır. Bununla beraber, iş birliğimizin seçici bir anlayışla, bazı alanlarla sınırlanmasını reddediyoruz. AB ile diyaloğumuzu, mütekabiliyet çerçevesinde, AB’nin önümüzdeki dönemde Türkiye’ye yönelik adımlarının hızı, düzeyi ve kapsamına göre ele alacağız.”
KKTC Dış İşleri Bakanlığı da resmî bir açıklama ile kararları kınadı:
“Avrupa Birliği bu bildirgeyle, uluslararası antlaşmaların ve kendi üyelik kriterlerinin hilafına Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) AB üyesi yaparak Kıbrıs konusunun bugünkü durumunun esas sorumlusunun kendisi olduğu gerçeğini unutturma çabasına devam etmekte; Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini Kıbrıs konusuna rehin tutmaya çalıştığını bir kez daha gözler önüne sermektedir.”
Görüşler
Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp, Medyascope için yaptığı değerlendirmesinde AB nezdinde Türkiye’nin artık “idare edilmesi gereken bir ortak olmadığını” vurguladı. AB’nin, Türkiye’den Kıbrıs sorununu BM parametrelerine göre çözmesini beklediğini ve bu durumun AB-Türkiye ilişkilerinin daha da gevşemesine yol açacağını ifade etti. Kuneralp ayrıca, bu bildirgenin ekonomik etkileri olabileceğini ve Avrupa’dan Türkiye’ye yapılacak yatırımların azalabileceğini öne sürdü.
TEPAV Avrupa Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, sonuç bildirgesini değerlendirdiği yazısında Konsey’in COREPER’e verdiği görevi eleştiriyor ve bu çalışmaların zaten yapılmış olması gerektiğini belirtiyor. Arısan Eralp, AB’nin Güney Kıbrıs’ı çatışma çözülmeden üye yaparak stratejik bir hata yaptığını dile getiriyor. Ayrıca, AB’nin Türkiye ve Kıbrıs meselesine yaklaşımını “stratejik vizyondan yoksun, ikiyüzlülükle yüklü ve çatışmayı gerçekten çözmek yerine kasıtlı bir tutumla engelleyen” bir tavır olarak tasvir ediyor.