Rus uzman Vadim Saranov, Trident II projesinin başlarda, küresel nükleer çatışma durumunda düşmanı silahsızlandırma amacıyla geliştirildiğini hatırlatarak, "Bu başlıklar, Sovyetler Birliği’nin
süper korumalı stratejik füze üslerini garanti yok edebilecek güçteydi. Tek füze, 8 adet 475 kilotonluk veya 14 adet 100 kilotonluk başlığı, 7 bin 800 kilometre mesafeye taşıma yeteneğine sahipti.
Eğer başlıkların sayısı azaltılırsa, menzil 11 bin 300 kilometreye kadar genişleyecek" dedi.
ABD’nin nükleer füzelerin kapasitesini düşürme kararının başka nedenleri olduğunu düşünenler de var.
Bunun çok tehlikeli karar olduğunu dile getiren Rusya Jeopolitik Problemler Akademisi Başkanı Leonid İvaşov, "Trident füzesi denizaltıda fırladığında düşman, ki büyük ihtimalle bu düşman biz
olacağız, füzenin stratejik mi taktik mi başlık taşıdığını bilmeyecek. Elbette karşılığında saldırı düzenlenecek ve bu büyük nükleer savaşa yol açacak" dedi.
ABD’nin planlarındaki mantığın kökenini 2000’li yılların başlarında aranması gerektiğini söyleyen İvaşov, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amerikalılar nükleer silah analizini yaptı ve güçlü başlıklara
sahip stratejik füzelerin hiçbir zaman kullanılmayacağı sonucuna vardı, çünkü tüm savaşan taraflar için çok üzücü sonuçlar doğuracak. ABD, çok hassas silahla ‘nükleer olmayan ani küresel saldırı’
kavramını geliştirdi. Ancak Amerikan generallerinin baskısıyla nükleer silahın da gerekli olacağına karar verildi ve ‘nükleer olmayan ani küresel saldırı’ sadece ‘ani küresel saldırı’ kavramına
dönüştü. Gerçi söz konusu sadece küçük kapasiteli başlıklardı”.
Trident füzesi için yeni başlıkların dışında, Amerikalıların bugün 12. nesil B61 nükleer bomba üzerinde de çalıştığını ifade eden Rusya Politik ve Askeri Analiz Enstitüsü Başkan Yardımcısı İvan
Konovalov, “Bu küçük bomba, A-10 saldırı uçakları dahil, tüm hava araçlarında kullanılabilecek. ABD politikacıları ve askerleri, bu tür silahın büyük zarar vermeyeceğini düşünüyor. Bu çok büyük
yanılgı” dedi.
Uzmanlara göre, bu tür yaklaşım felaket sonuçlara yol açabilir, çünkü nükleer silah kullanma kararının alınma sınırını azaltıyor. Ancak Trident II ile ilgili yapılan son açıklamaların tamamen
politik nedenler taşıdığına da ihtimal veriliyor.
Rus haber ajansı Sputniknews'in haberine göre bu açıklamaların arkasında Rusya’ya güç ve politik baskı çabasının gizlenmiş olabileceğini belirten İvaşov, "Biz aktif olarak, ABD hava savunma
sistemini kolayca geçebilen cruise ve balistik füzeler geliştiriyoruz ve ABD biraz panikledi. Muhtemelen onlar böylelikle bizi bir nevi uyarmaya çalışıyorlar" yorumunda bulundu.
Rus uzmanlara göre Rusya, ABD’nin taktik nükleer silah cephanesini genişletmesine yanıt vermek için gereken kaynağa yeterli miktarda sahip. ABD’nin yeni başlıkları geliştirmesinin Rusya’yı yeni
silahlanma yarışına çekmeyeceği savunuldu.
“Biz buna hazırız” diyen Konovalov, “Soğuk savaş döneminde sahip olduğumuz taktik nükleer silah potansiyelimizi koruduk. Üstelik, tüm hava savunma sistemlerini delebilecek yeni füzelere
sahibiz. Bu nedenle öncelikle ABD’li partnerlerimizi aklıselime çağırmamız ve bu çok tehlikeli stratejiden vazgeçmeye ikna etmemiz lazım” diye ekledi.