Amerika Birleşik Devletleri'nde Kongre bünyesinde faaliyet gösteren Çin Kongre-İcra Komisyonu (CECC) 2019 yılına ilişkin yayımladığı Yıllık İnsan Hakları Raporu'nda, Çin'e yaptırım uygulanmasını istedi. ABD'li yetkililere ticari müzakereler dahil olmak üzere Pekin'le olan ilişkilerde hak ihlallerini göz önünde bulundurulması çağrısında bulundu.
HAZIRLANAN RAPOR, ABD BAŞKANINA SUNULDU
ABD Kongresi tarafından 20 yıl önce kurulan ve Çin'deki insan hakları ihlalleri ile hukukun üstünlüğüne bağlı olunup olunmadığını izleyen kurum, hazırladığı raporu ABD Başkanı ve Kongre'ye sunuyor.
Komisyonun kamuoyu ile de paylaştığı raporda, Çin'de insan hakları ve hukukun üstünlüğü koşullarının Ağustos 2018'den Ağustos 2019'a kadar aynı şekilde sürdüğüne vurgu yapıldı.
Raporda "Komisyon Çin'in dini azınlıklar, çalışanlar ve basın üzerindeki baskısı ve Sincan'daki (Doğu Türkistan) Uygur azınlığa yönelik faaliyetleri insanlığa karşı suç işlediğine inanıyor" ifadeleri yer aldı.
UYGUR TÜRKLERİNE YÖNELİK SUÇ İŞLENDİ
CECC'in raporunun Doğu Türkistan kısmında yer alan ihlallerden bazıları şöyle sıralandı:
-Yetkililer, Doğu Türkistan'da geçen yıl boyunca bir milyondan fazla Uygur, Kazak, Kırgız, Hui ve diğer azınlıkları keyfi olarak tutukladı.
-İnsanların yargısız olarak tutulduğu toplama kampları genişletildi.
Zorla ilaç verme dahil olmak üzere kamplardaki güvenlik personeli tutuklulara işkence yaptı.
-'Dini' kabul edilen davranışlara cezanın yanı sıra zorla çalıştırma ve aşırı kalabalık yerde tuttu.
-Yetersiz yemek verildi, siyasi doktrin (asimilasyon) uygulandı.
-Bazı tutuklular, Doğu Türkistan'daki toplama kamplarından Çin'in diğer bölgelerindeki gözaltı tesislerine transfer edildi. Bunda kamplardaki aşırı kalabalık ve yetkililerin tutuklularla ilgili bilgileri gizleme amacı etkili oldu.
-Tutuklulardan bazıları kamplardaki kötü koşullar, tıbbi ihmal veya diğer sebeplerle öldü.
-Çin hükümeti ve Çin Komünist Partisi (ÇKP), uluslararası insan hakları standartlarına aykırı olarak ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlamaya devam etti.
-Bilim insanları ve insan hakları grupları, mevcut kanıtlara dayanarak, "insanlığa karşı suçlar" maddesinin Doğu Türkistan'daki kitlesel toplama kampları için geçerli olabileceğine dair güçlü argümanlar sundu.
-Doğu Türkistan'da yaşananlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü'nün İnsanlığa Karşı Suçlar başlıklı 7'inci Maddesi uyarınca, 'herhangi bir sivil nüfusa karşı yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak işlenen eylemler'in 11 başlığına karşılık gelmektedir.
-Toplama kampındakilerin çocukları yetimhanelere, sosyal merkezlere ve yatılı okullara yerleştirildi. Çinli yetkililer, çoğu zaman diğer akrabalarının çocuklara bakmayı istemelerine ve zorla asimilasyon endişelerini dile getirmelerine rağmen bu talepleri karşılık bulmadı.
-Çinli yetkililer, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'ni ihlal ederek yargıyı etkilemeye, hukuku kontrol etmeye ve insan hakları avukatlarına zulmetmeye devam ettiler.
-Resmi medya, Komünist Partinin yargı üzerindeki mutlak hakimiyetini teşvik etme ve genel yargı süreci üzerinde olumsuz etkiye sahip olmayı sürdürdü.
-Yetkililer insan hakları avukatlarının konuşmalarını ve hareketlerini kısıtladı, bazı durumlarda onları hukuk lisanslarını iptal etti.
ÇİN: ABD KENDİNE BAKSIN
Raporu değerlendiren Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Geng Shuang, raporun objektif ve güvenilir olmadığını belirtti.
Sözcü, "ABD kendi insan hakları durumu üzerine düşünmeli ve Çin'e bulaşmayı bırakmalı" ifadelerini kullandı.
"İNSANLIĞA KARŞI SUÇ"
Çin, Doğu Türkistan genelinde inşa edilen ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine göre 3 milyon civarında Müslüman azınlığın tutulduğu toplama kamplarını 'yeniden eğitim merkezi' ya da 'mesleki eğitim merkezi' olarak tanımlıyor.
Bu arada raporu değerlendiren ABD'li bazı vekiller, Çin'in Uygurlara yönelik faaliyetlerini 'insanlığa karşı suç' olarak nitelendirdi.
ÇİN'Lİ ŞİRKETLERİN PİYASAYA ERİŞİMİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Raporda, Pekin yönetimine teknolojik destek sağlayan Çinli şirketlerin ABD piyasasına erişiminin gözden geçirilmesi tavsiyesinde bulunuldu.
Uygurların kitlesel olarak tutuklanmasında ve gözetimlerinde yer alan firma ve yetkililere karşı da yaptırım uygulanması önerildi.