Siyonist işgal rejiminin ablukası sebebiyle Gazze bölgesinde büyük bir açlık krizi var. Bu kendiliğinden meydana gelen hadiselerden veya doğal bir felaketten dolayı değil kasıtlı ve planlı bir şekilde uygulanan projeden kaynaklanıyor.
İşgal rejiminin Gazze’ye yönelik aç bırakma planını tek başına uyguladığını düşünmek hatalıdır. Bunun proje ve hazırlık çalışmalarını da ve uygulamasını da başta ABD olmak üzere kendisine tam destek veren emperyalist güçlerle birlikte sürdürmüştür.
Her şeyden önce BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın ( UNRWA) finansmanının kesilmesi için çağdaş emperyalizmin başını çeken güçler tarafından çok hızlı kararlar alınması aç bırakma projesinin birlikte hazırlandığını ve tüm hazırlık çalışmalarının birlikte yürütüldüğünü açıkça ortaya koyuyor.
UNRWA’nın finansmanının kesilmesi konusunda siyonist işgal rejiminin, onun Hamas’a destek verdiğine dair iddiaları gerekçe olarak gösterildi. İşgal rejiminin bu teşkilatın kapatılması için yıllardan beri çalışma yürüttüğü dolayısıyla onunla hasım olduğu, bu konumda olan bir tarafın iddialarının ise diğer tarafın savunması alınmadan ve iddiada bulunan tarafın delillerinin doğruluk derecesi incelenmeden geçerli sayılamayacağı konusundaki hukuk kuralına rağmen ABD ve onun parmak işaretiyle hareket eden tüm emperyalist güçler arka arkaya UNRWA’ya desteği durdurma kararları aldı. Bu kampanyaya Kanada’sından Japonya’sına kadar siyonist vahşete arka çıkma gibi bir arsızlığı kendilerine yakıştırmakta mahzur görmeyen, böyle bir tutumdan utanmayan, arlanmayan azgınların hepsi katıldı.
Siyonist işgal rejiminin UNRWA’ya karşı çıkmasının asıl sebebi siyasidir. Çünkü böyle bir teşkilatın varlığı yurtlarından çıkarılmış Filistinlilerin “mülteci” olarak tanımlanması sonucunu doğuruyor. Onların “mülteci” olarak tanımlanmaları ise yurda dönüş haklarının devam etmesi anlamına geliyor. O yüzden işgal rejimi siyasi ve stratejik açıdan buna karşı çıkıyor. Ama bu kez UNRWA’yı töhmet altına sokmak istemesinin asıl amacı Gazze’de ablukaya alınan Filistinlilere uluslararası yardım ulaşmasını engellemek suretiyle aç bırakma politikasının daha etkili olmasını sağlamaktı. Zaten Gazze’deki savaşın tüm cephelerinde ABD bilfiil yer aldığından aç bırakma silahının kullanılmasıyla ilgili plan ve projelerin geliştirilmesinde de onun yanında yer aldı ve UNRWA’nın itham edilmesinde kullanılan yalanların üretilmesinde, bu yalanların teşkilata yardımları tamamen askıya almada kullanmaları için güdümündeki devletleri devreye sokmada çok hızlı bir şekilde hareket etti.
Gazze’ye yönelik aç bırakma silahının etkin bir şekilde kullanılması için siyonist işgalcilere akıl ve tam destek veren ABD, sonrasında güya havadan yardımlar attı. Bu şekilde havadan yardımlar atılması ise on binlerce kuşun toplandığı bir meydana havadan avuçla yem atılması gibi son derece gülünç ve saçma bir yardım tarzıydı. Bu arada bazı yardım paketlerinin mekanizmalarının açılmaması sebebiyle insanların üzerine düşmesi ve en az 5 kişinin ölümüne sebep olmasının kaza değil kasıttan kaynaklandığı konusunda ciddi şüpheler var. Asıl amaç da zaten yardım değil prestij kurtarma amaçlı propaganda faaliyetine dayanak oluşturmaktı. Ama yardım şeklinin gülünçlüğü olumsuz imaj oluşturduğundan tavır değişikliğine ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine ABD Gazze’ye deniz yoluyla yardım ulaştırmak için geçici askeri liman inşa etme kararı aldı.
Aslında ABD’nin itirazda bulunması durumunda işgal rejiminin yardımları engellemesi mümkün değildir. Bütün insani yardım kuruluşlarının açıkça dile getirdiği üzere şu an bölgeye yardım ulaştırmanın en kestirme yolu kara yoludur. Ayrıca bölgede fiilen açlık krizi başladığı için burada kıskaca alınan 2 milyon 300 bin insanın acil yardıma ihtiyacının olmasına rağmen ABD’nin geçici limanının inşasının yaklaşık 60 gün süreceği tahmin ediliyor. Bu da tabii ki arka planda başka hesap ve taktikler olduğundan tereddüt etmemizi haklı kılıyor.