FT zirvesinde konuşan Abdullah Gül, seçimlerden muhalefetin güçlenerek çıkacağını ancak AKP'nin tek başına iktidarda kalacağını tahmin ettiğini belirtti.
Gül 12 yılın ardından hükümetin reformlarının yavaşlamasının beklenebilir bir durum olduğunu, yeni hükümetin kim olursa olsun yeni bir iklim oluşturması gerektiğini ifade etti. Eski cumhurbaşkanı, seçimlerden sonra AB sürecinin yeniden canlandırılması gerektiğini de vurguladı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Anayasa, sistem ve kuvvetler ayrılığı tartışmalarını muhakkak seçimden sonra bir şekilde bitirmek, zihinleri Türkiye'nin gerçek ihtiyaçlarına seferber etmek lazım" dedi.
Abdullah Gül, Financial Times Türkiye Zirvesi'nin kapanışında yaptığı konuşmada, komşu ülkelerde olup bitenlerin Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğini ifade etti.
Yunanistan'ın ekonomik kriz, siyasette popülizm ve ırkçılığa kadar uzanan durum ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler açısından sorunlu bir süreçten geçtiğini anlatan Gül, Bulgaristan'ın da krizden etkilendiğini, orada da popülizm ve ırkçılığın yükseldiğini ve ani hükümet değişiklikleri olduğunu dile getirdi.
Rusya'nın büyük meselelerle karşı karşıya olduğuna değinen Gül, bir taraftan petrol fiyatlarının düşmesi, diğer taraftan yaptırımların bu ülkeyi hassas bir siyasi ve ekonomik sürecin içine soktuğunu söyledi.
Karadeniz'i her zaman iş birliği alanı olarak düşündüklerini aktaran Gül, "Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler arasında her zaman iyi bir iş birliği olsun diye uğraşırken, birden bire Ukrayna krizi, Kırım'ın ilhakı, Gürcistan'a bakıldığında Abhazya, Osetya meseleleri, Karadeniz'i iş birliği alanı olmaktan uzaklaştırdı. Kafkaslar'da ise kronik problemler hala devam ediyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasında sözde bir ateşkes var ama zaman zaman ölümcül olaylar da yaşanıyor. Maalesef Azerbaycan topraklarının bir kısmı hala işgal altında. Türkiye-Ermenistan ilişkileri de hepimizin malumu. Bütün bunlar, Avrupa ile Asya arasında bir kapı olması gereken Kafkaslar'ı bir duvar haline getirmiş durumda" diye konuştu.
Son dönemdeki en olumlu gelişmenin İran'da yaşandığını ve nükleer müzakerelerde varılan neticenin takdir edilmesi gerektiğini belirten Gül, "Ancak, uygulamada büyük sorunların çıkacağı da belli. Zaten şimdiden karşılıklı şekilde ortaya çıkıyor. Burada esas sorun; İran, İslam devriminin ruhuna bağlı olmak ile İslam Cumhuriyeti'nin modernleşmesi arasında çelişkiler yaşıyor. Bunun nasıl neticeleneceği ve sürdürülebilir hale geleceği önemli bir mesele" yorumunu yaptı.
Gül, Irak ve Suriye'deki bölünmüşlüğün, otoritesizliğin, bütün bölgeyi altüst eden güvenlik meselelerinin ve ne zaman neticeleneceği bilinmeyen büyük dramların da büyük sorunlar oluşturduğunu ifade etti.
- "Yeni reform sürecinde partiler arası diyalog öne çıkmalı"
Türkiye'nin seçimlerden sonra yeni bir başlangıç yapması gerektiğini kaydeden Gül, "Yeni reform süreci için yasal düzenlemeler gerekecektir. Bunların normal bir siyasi ortam içinde diğer partilerin katılımıyla yapılması çok önemli. Burada katılımı sağlayabilmek için partiler arası diyalog öne çıkmaktadır" dedi.
Siyasi, ekonomi ve diplomasi alanında yapılacak önemli noktalar olduğuna işaret eden Gül, şöyle konuştu:
"Önce Anayasa, sistem ve kuvvetler ayrılığı tartışmalarını muhakkak seçimden sonra bir şekilde bitirmek lazım. Halkın iradesi ortaya çıktıktan sonra bunları neticelendirmek ve zihinleri Türkiye'nin gerçek ihtiyaçlarına seferber etmek lazım. Şüphesiz ki hukuk devletini evrensel ilkeler çerçevesinde güçlendirmek her şeyin temeli. Bunun için yapılacak düzenlemeler, tek bir siyasi parti veya çoğunluğu olan bir hükümet tarafından değil, diğer partilerin katılımı sağlandığı oranda kalıcı olur. Katılım ne kadar çok gelişirse, yapılan her şey o kadar içselleştirilmiş olur.
Kürt meselesinin muhakkak neticelenmesi, Türkiye'nin en önemli meselesi. Bu kadar yol aldıktan sonra, bunun Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü hiçbir şekilde zafiyete uğratmayacak şekilde, gelişmiş demokratik hukuk standartları ve ortak vicdan çerçevesi içerisinde neticelenebileceğine inananlardanım. Bu mesele böyle bir tarihi noktaya gelmiş durumda. AB ile müzakereleri de canlandırmak gerekiyor. AB Komisyonu'nun tespit ettiği 10 öncelikten biri küresel bazda AB'nin stratejik önemini artırmak. Bunun için en uygun ortak da Türkiye. Şüphesiz bizim de üzerimize düşenleri en iyi şekilde yapmamız gerekir."
- "İfade özgürlüğü ile ilgili tartışmalar Türkiye'ye yakışmıyor"
Abdullah Gül, şu anda şeffaflaşma ve rant konularıyla ilgili Meclis'e sevk edilen bir paket olduğuna değinerek, bunun Meclis'ten büyük bir destekle hemen çıkarılabileceğini söyledi.
Türkiye'nin ekonomik büyümesini etkileyen en önemli meselenin eğitim olduğuna dikkati çeken Gül, "Eğitim meselesinin çok kapsamlı bir şekilde gözden geçirilip reformcu bir bakış açısıyla iyileştirilmesi gerekiyor. Yoksa büyük nüfus avantaj olacakken, yük olmaya başlar. Hükümet de bunun farkında" dedi.
İfade özgürlüğü ile ilgili tartışmaların da Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkması gerektiğini belirten Gül, "Bu tip tartışmalar Türkiye'ye hiç yakışmıyor ve Türkiye'nin üstünde bir gölge oluyor. Bu konuda büyük bir özgüven içinde hareket edip, bunları tamamen Türkiye'nin ve dışarının gündeminden düşürmemiz gerekir" diye konuştu.
Gül, siyasi alanda yapılması gereken hazırlıklara ilişkin de şunları söyledi:
"Suriye meselesi sadece Suriyeliler'i değil herkesi ilgilendiriyor. Burada siyasi çözümün bulunması yönünde çalışmalar yapılmalı. Ortadoğu'da uzun süren savaşlar daima sürprizlerle karşı karşıya getirir. Bir statükoyu değiştirirken yeni bir statüko hazır değilse, onu oynatmak Ortadoğu'da çok pahalıya mal olur. Suriye'yi bu halde bırakmak hem insanlık hem de güvenlik ve istikrar açısından asla olmaması gereken bir şey. Onun için burada bir çözüm için uğraşmak ve sonra mültecilerin dönüşünü kolaylaştırmak gerekiyor.
Türkiye açısından Kıbrıs çok önemli bir mesele. Burada muhakkak bir neticeye ulaşmak gerekir. Burada da Avrupalı dostlarımıza ve AB'ye çok büyük görev düşüyor. Çünkü Doğu Akdeniz'in istikrarı sadece güvenlik açısından değil, ekonomik açıdan da işbirliği için Doğu Akdeniz'deki sorunların çözümü şarttır. Kıbrıs'ta hakça bir çözüm şarttır. Türkiye'nin Irak'ta hem Bağdat hem de Kürt bölgesiyle dengeli bir şekilde ilişkilerinin devam etmesinin de petrol, gaz ve güvenlik açısından büyük önemi olacaktır."
- "Türkiye, Mısır'da demokrasi yolunun açılmasına katkı verebilir"
Abdullah Gül, Mısır'la ilişkilerin düzeltilmesinin önemine ilişkin, "Mısır'a katkı yapabiliriz. Mısır'ın bu şekilde devam etmesi Mısır'a yük. Hiçbir yerde askeri yönetimler uzun süre devam edemez. Dolayısıyla en kısa süre içerisinde onların demokrasiye geçebilmelerinin yolunun açılması ve siyasi mahkumların kurtarılması yönünde Türkiye'nin katkıları olabileceğine inanıyorum. Bu bağlamda Türkiye-İsrail ilişkileri Filistinliler'in lehine çok iyi neticeler verir; Filistinliler'in hak ve hukukunun korunması, barış sürecindeki katkılarımız açısından. Dolayısıyla bunların da gözden geçirilmesi gerekiyor" diye konuştu.
Siyasi ve diplomasi alanında yapılması gerekenler için ekonominin de düzgün gitmesi gerektiğini belirten Gül, şunları kaydetti:
"Bunun için de sinerjimizi oluşturmamız, bütün aktörlerin belli bir noktaya yönelmesi ve Türkiye'nin her alanda gelişmiş, demokratik, hukuk normlarını muhakkak güçlü bir şekilde adapte etmesi gerekir. Türkiye'nin genç, dinamik ve girişimci nüfusu, potansiyeli düzgün kurallarla birleştiğinde çok büyük neticeler verecektir. Nitekim, AK Parti iktidarının ilk dönemindeki reform süreci bunun neticelerini göstermiştir. Benim hep öne çıkardığım yumuşak güç unsurlarının en önemli tarafı hukuktur, kurallardır, kurumlardır ve kurumlardaki liyakatli atamalardır.
Bunları yapmazsak işimiz kolay değil. Biz artık son 10 yıl içinde yaptığımız bütün reformlar ve gösterdiğimiz performansla Türkiye'yi dünya ekonomisiyle iyice entegre ettik. Türkiye artık küresel ekonomiye entegre olmuş bir ülke. Dünya ile bu kadar beraber olmak dışarıdan gelecek avantajları kullanmaya fırsat verdiği gibi dışarıdan gelecek şokların zararına da açık hale getiriyor. Tasarrufu düşük bir ülkeyiz. Reform süreci içinde güveni artırdığımız için Türkiye'ye çok büyük yabancı sermaye geldi ama eğer biz bu süreci güçlü tutmazsak bu tersine de işleyebilir."
Gül, makro ekonomik reformların mikro ekonomik reformlarla desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Aslında programlar ve yazılı belgeler açısından bakıldığında her şey çok mükemmel. Bunların uygulanması her şeyin başında geliyor ve bu güveni artırıyor. Güveni artıran bir başka unsur da iyi yönetişim unsurlarını her alanda çok güçlü bir şekilde etkin hale getirmek" dedi.