“Majesteleri” ve “Ekselansları” kelimelerinin yöneticileri yüceltmek için kullanıldığını yazan Dilipak, şöyle devam etti: “Mesela ‘Muhteşem Süleyman’ derken, Sultan Süleyman’a ‘Majesteleri’ demiş oluyorsunuz. Yani onlar sıradan insan değil, ‘üstün, büyük, yüce, muhteşem’ gibi bir yüceltme söz konusu burada.
Zaten insanın Rab’lik ve İlahlık iddiası da buradan kaynaklanıyor. Onun için din ve devlet büyüklerinin İlah ve Rab edinilmemesi için uyarılırız. Oysa bizim geleneğimizde buna gönderme yapılarak, 'Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var' diye bağıran bir münadi vardı. Padişahlardan bazıları ise teb’asına 'Kullarım' diye hitap ediyordu, gururla, burnu havalarda!
Biz kelime-i tevhidde; 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resulühu' derken, Peygamberin resul sıfatı yanında 'kul/abd' olduğuna atıf yaparız. Mabud, Mabed, Abd aynı kökten gelir. 'Isırıcı melikler' döneminde o 'münadiler'in yerini 'meddah'lar, 'dalkavuk'lar aldı. Sahiplerini savunan, başkalarına saldıran troller aldı! Bunlar bakalım ne zaman sokaktan toplanacak!"