Açık savaşların kapıları!

Bugün İsrail tüm bölgeyi bir patlamaya zorluyor, dahası onu kaynayan bir yanardağının ağzına yerleştiriyor Dünyanın 21’inci yüzyıla tüm bu sarsıntılar ve artan savaşlarla girmesi beklenmiyordu. Orduların sallanan yumrukları yerine istikrarın sağlanacağı, ekonomik iş birliğine, üniversitelerin kapılarının tüm dünya sakinlerine açılmasına ağırlık verileceği varsayılıyordu. Tüm bunlar yerine bu yeni yüzyıl şiddetli rüzgarlarda bir yaprak gibi sallanmaya … Açık savaşların kapıları! Devamı »

Eklenme Tarihi: 15 Nis 2023
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 15 Nis 2023
Açık savaşların kapıları!

Bugün İsrail tüm bölgeyi bir patlamaya zorluyor, dahası onu kaynayan bir yanardağının ağzına yerleştiriyor

Dünyanın 21’inci yüzyıla tüm bu sarsıntılar ve artan savaşlarla girmesi beklenmiyordu.

Orduların sallanan yumrukları yerine istikrarın sağlanacağı, ekonomik iş birliğine, üniversitelerin kapılarının tüm dünya sakinlerine açılmasına ağırlık verileceği varsayılıyordu.

Tüm bunlar yerine bu yeni yüzyıl şiddetli rüzgarlarda bir yaprak gibi sallanmaya başladı.

Savaş, Avrupa kapıları dahil olmak üzere tüm dünyanın kapılarını çalıyor!

Şimdi adı Tayvan olan bir sorun hayrı, daha doğrusu bir kriz var ve çözümü bilinmiyor. Her an patlayabilecek büyük bir krizi oluşturan tek orun bu değil elbette.

Milisler ve siyasi saflık Peki ya bölge?

Karanlık tünellerde değil, güpegündüz gördüğümüz tüm bunlar ne anlama geliyor?!.

Siyonist düşmanın, evet, başkası değil Siyonist düşmanın, tüm bu saldırıları, tüm uluslararası yasalara ve meşruiyete meydan okuması ne anlama geliyor?

Burada yürekleri asıl yakan, dünyanın bu Siyonist düşmanın yaptıklarına seyirci kalması ve bunu kabul edilemez bulmaması.

Tüm bu olup bitenler ve ‘düşman’ Siyonistlerin bu uluslararası sessizlik ve suç ortaklığı içinde tüm bunları yapması ne anlama geliyor?

Araplar ve Müslümanlar için Mescid-i Aksa’nın en önemli İslami kutsallardan biri olduğu iyi hatta kesin bir şekilde biliniyor.

Bununla birlikte, meydan okuma öyle bir noktaya ulaştı ki aşırılık yanlısı Yahudi gruplar Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde bir ilan yayımlayarak Mescid-i Aksa yakınlarındaki Yahudi sakinleri para karşılığında kurbanlarını saklamaya teşvik ettiler.

Destekçilerini bir Yahudi bayramı olan Hamursuz (Pesah) Bayramı öncesinde Mescid-i Aksa’nın kapılarında toplanmaya ve adaklarını kesmeye davet ettiler.

Ardından, çatışma ve meydan okumanın dozunu daha da yükseltmek için fanatik 15 Yahudi haham, İsrail Başbakanı’na ve sözde “Ulusal Güvenlik” Bakanı’na bir mektup göndererek kurbanların Mescid-i Aksa içinde kesilmesine izin verilmesini istedi.

Daha sonra da Mescid-i Aksa içinde kurban kesmeyi başaranlara maddi ödüller verileceği duyuruldu.

Şüphesiz bu açık bir meydan okuma, gerçek ve fiili bir yüzleşme. Buradaki en büyük meydan okuma, sözde “tapınak grupları” ve “Tapınak Tepesi’ne Dönüş” Hareketi’nin, Yahudilerin Hamursuz Bayramı’nda Mescid-i Aksa’da “kurban” kesmeye çalışacak yerleşimcilere yüklü miktarda ödül tahsis etmesi.

Burada ve bu konuda en tehlikeli husus, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı tartışmalı hale getirmeye çalışması. Hatta bu konu artık söylendiği gibi; “kemik kıran” bir mesele haline geldi.

Genel olarak Müslümanlar ve Araplar için bu konu fiilen ve gerçekten bir kemik kıran meseledir. İsraillilerin tek istediği Mescid-i Aksa’yı tartışmalı hale getirmek.

Bu kesinlikle mümkün değil çünkü Kudüs tarih boyunca Müslümanlar ve Hristiyan kardeşleri için bir Arap mücevheri olarak kaldı. Bu zamana rağmen ihmal edilemeyecek bir konu!

İsrail’i kaçınılmaz yok oluşuna götüren fanatik Siyonist hükümetin, Mescid-i Aksa’ya yönelik günlük saldırıları ve saygısızlıkları, Mescid-i Aksa’da nöbet tutanlara ve ibadet edenlere yönelik iğrenç saldırganlıkları, ateşe benzin döküyor.

Söz konusu yerleşimci kansere karşı verilen bu mücadele, her şeyi yerle bir edecek bir din savaşına dönüşebilir.

Bunun hiç kimsenin ve İsrail’in Müslümanların en kutsal mekanlarından birine karşı yaptıklarını hiçbir şey yapmadan seyreden dünyanın çıkarına olmadığına şüphe yok.

Bugün İsrail tüm bölgeyi bir patlamaya zorluyor, dahası onu kaynayan bir yanardağının ağzına yerleştiriyor.

Sokakları alevlendiren ve bu kırılgan oluşumun bekasını tehdit eden iç bölünmeler, şiddetli çatışmalar ve kutuplaşmalardan muzdarip olmasına rağmen ister Kudüs-ü Şerif’te ister işgal altındaki Batı Şeria’da gerilimi artırmaya çekinmiyor.

Yerleşim yerlerini genişletiyor, öldürüyor, saldırıyor, baskınlar düzenliyor ve toprakları gasp ediyor, Netanyahu hükümeti içinde nüfuz kazanan fanatiklerin, yerleşimcilerin ve küstah sağcıların istediklerini yapmaları için önlerini açıyor.

Dahası, sağda solda, batısındaki Gazze Şeridi’nde, keza kuzeyindeki Lübnan’da cepheler açma ve savaşlar çıkarma tehditleri savuruyor.

İran’ı vurmaya kararlı olduğu tehdidini de tekrarlıyor. Böylece cehennem çemberi tamamlanacak ve bölge savaş ve yıkım içinde yanacak.

Bugün Ukrayna’da süren yıkıcı savaş ve kendisini Çin’in de uzak kalamayacağı bir üçüncü dünya savaşı düzeyine tırmandırma tehdidi bu dünya için yeterli değilmiş gibi, dünyadaki kötülüğün ana maşası olduğu söylenen İsrail gelip ağzından köpükler saçarak gözdağı veriyor.

Bölgeyi yakmakla, savaşları ateşlemekle ve yıkımla tehdit ediyor.