Adalet Bakanlığı bütçe cetveline göre 2021 yılında 39 yeni cezaevi açılması hedefleniyor. Bakanlık 2021 yılı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunulan görüş sayısını artırmayı planlarken, Adli Tıp Kurumu (ATK) raporlarının sayısında da artış bekleniyor.
Adalet Bakanlığı için 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nde toplam 23 milyar 973 milyon 52 bin TL ayrılması öngörüldü. Bakanlığın söz konusu bütçe ile birçok hedef ve gider cetveli de belli oldu. Mezopotamya Ajansı'ndan Selman Güzelyüz'ün haberine göre bakanlığın hedefleri arasında yer alan 5 başlık dikkat çekiyor.
Bakanlığın hedefleri arasında 2021 yılında 39 yeni Ceza İnfaz Kurumu’nun açılacağı yer alıyor. Açılan ceza infaz kurumu sayısı 2019’da 26 iken, bu sayı 2020’de 29’a çıkmıştı.
9 bin kişinin elektronik sistemle izlenecek
Bakanlığın dikkat çeken bir diğer hedefi ise 2021 yılında 9 bin kişinin elektronik izleme sistemiyle takip edilecek olması. Ayrıca 12 bin çocuğun da denetimli serbestlik sistemiyle takip edileceği hedeflendi.
ATK raporlarında artık
Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından sonuçlandırılan rapor sayısı 2019’da 625 bin 640 iken bu sayı 2020 yılında azalış kaydederek, 550 bin olmuştu. Bakanlık, 2021 yılı için 650 bin ATK raporunun sonuçlanacağını hedefliyor. ATK raporlarında artış öngörülmesi daha fazla hasta tutuklunun olması anlamına geliyor.
AİHM'ne sunulan görüşler artacak
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunulan görüş sayısı da 2021 yılında artacak. AİHM’e sunulan Hükümet görüşü sayısı 2019’da 408 olurken, 2020’de 903 olarak tahmin edildi. 2021 yılı için ise hedeflenen görüş sayısı 900 oldu.
"2021 yılında 815 bin 237 işçi arabuluculuk için başvuracak"
Bakanlığın hedefleri arasında dikkat çekenlerden birisi ise işçilerin bazı alacaklarını talep edebilmesi dava sürecinden önce başvurmak zorunda olduğu abuluculuk oldu. Arabuluculuğa başvurulan dosya sayısı 2019 yılında 708 bin 692 iken, bu sayı 2020 yılında 738 bin 610 oldu. Bakanlığın tahminine göre 2021 yılında 815 bin 237 işçi arabuluculuk için başvuracak.
İşçiyle işveren arasındaki anlaşmazlıklara mahkemeye gidilmeden kısa yoldan çözüm bulunması amacıyla getirilen arabuluculuk sistemi, "işçi aleyhine, işveren lehine işleyen ve işçi emeğini çalan bir yapıya dönüştüğü” ifadesiyle eleştirilerin odağında yer alıyor.