Adana'da Gündeme Gelen Kaçak Et İddialarıyla İlgili Firma Sahibinden Açıklama!

Dün medyada "Furkan Vakfı'na ait et yakalandı" şeklinde yer alan haberlerde, kaçak et olarak iddia edilen etlerin bir firmaya ait olduğu ortaya çıktı. Firma sahibi açıklama yaptı.

Eklenme Tarihi: 21 Ağu 2020
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Adana'da Gündeme Gelen Kaçak Et İddialarıyla İlgili Firma Sahibinden Açıklama!

Dün medyada yer alan habere göre Adana’da bir depoda bulunan yaklaşık 39 ton etin Furkan Vakfı’na ait olduğu iddia edilerek “Furkan Vakfı'na ait et yakalandı” şeklinde haberler yapılmıştı. Vakıf yetkilileri de etlerin kendilerine ait olmadığını, bunun yandaş medya tarafından atılan bir iftira olduğunu dile getirmişti.

Bugün o depodaki etlerin sahibi olan Mehmet Damar bir açıklama yaptı. “Furkan Vakfı'na ait et yakalandı” şeklindeki haberler için kendisinin Furkan Vakfı ile herhangi bir bağının olmadığını dile getiren Damar, etlerinin mezbahada kesim raporu ile kesildiğini ve iddia edildiği gibi herhangi bir bozulmanın söz konusu olmadığını söyledi.

Etlerde yapılan incelemenin sonucu beklenmeden etlerinin imha edilmesine tepki gösteren Damar, “Neye dayanarak depomun kilidini kırıp, 38 ton 920 kilo etimi çöpe attınız!” dedi.

39 tonluk eti imha edilen Mehmet Damar’ın açıklamasının tamamı:

"Merhaba, ben Mehmet Damar. Adana’da bulunan et ve et ürünler işletmesi sahibiyim. Son zamanlarda sosyal medyada duyulan, Adana’ da 38 ton 920 kilo kaçak et ele geçirildi. Et hangi ettir? At eti midir, Eşek eti midir? Gibi haberler üzerine bu açıklamayı yapmak zorunda kaldık. Arkadaşlar bu et tamamen bizimdir. Etimiz kaçak değildir. Mezbahane de kesim raporuyla beraber kesilmiştir. Sosyal medya hesaplarında etin Furkan Vakfı’na ait olduğu söyleniyor. Benim, ailemin Furkan Vakfı ile hiçbir şekilde organik, inorganik bağı bulunmamaktadır. Kendilerini birebir şahsen tanımıyorum. Sadece sosyal medyadan bildiğimiz kadarıyla tanıyoruz. Onun dışında tekrar tekrar dile getiriyorum. Kendileriyle alakalı hiçbir şahsi bir bağım ve ailece de bir bağımız yoktur.

Arkadaşlar! Bu et benim etim. Olayın olduğu gün 17 Ağustos’ta, babam rahatsız olduğu için babamı buradan Ankara’ya tedavi ettirmeye götürdüm. Etler kendi depomda işlendi. Kardeşim beni arayıp; ‘Depoya baskın olduğunu, kilidimizi kırarak içeri girdiklerini söyledi.’

Şimdi ben burada bütün yetkililere soruyorum.

Siz hangi ihbar üzerine geldiniz? Neye dayanarak benim depomun kilidini kırıp, benim 38 ton 920 kilo etimi çöpe attınız?

Olayı duyar duymaz bizzat oradaki memurları arayarak kendi şahsi beyanımda etlerin benim olduğumu dile getirdim. Fakat beni dinlemeyip talimatı başka yerlerden aldıklarını dile getirerek etleri dökeceklerini söylediler. Hal böyle olunca ben de hemen kendi avukatlarımı oraya gönderdim. Oradaki memur arkadaşlarla görüştüler.

Hatta memur arkadaşların şöyle bir beyanı varmış: Bu etler temiz, herhangi bir problem yok. Fakat talimat geldi. Biz bu etleri götürüp dökeceğiz. Eti dökmesinin tek gerekçesi neymiş? Etin etiketinin olmaması. Zaten bu ürün piyasaya sürülürken, ürüne etiket vuruluyor. Senin ne hakkın var gelip benim depomun kilidini kırıp içerdeki etleri asılsız bir ihbar yüzünden götürüp döküyorsun? Siz bana nasıl böyle bir zarar verirsiniz? Burası Muz Cumhuriyeti mi? Hayır burası Türkiye Cumhuriyeti!

Avukatlarımı gönderiyorum, çözüm olmuyor. Kendim arıyorum çözüm olmuyor. Ve yasal mevzuata aykırı hareket ediyorsunuz.

Etlerin benim olduğunu söylememe rağmen, bu etlerin raporunun olduğunu beyan etmeme rağmen, normal prosedür siz etten analizinizi alırsınız, analiz sonucuna göre eti işlem yaparsınız. Bu işlem süresi de 1 haftadır. Siz bu bir hafta yasal süreyi beklemeden, numunenin sonucu çıkmadan hangi hakla bu eti götürüp döküyorsunuz? Bunu anlamış değiliz! Veya bu eti hemen götürüp dökecekseniz siz bu etten neden numune aldınız? Veteriner tutanağında da zaten etin dana eti olduğu yazıyor. Bu et zaten sağlıklı bir et. Bu et veteriner hekim kontrolünde kesilmiş bir et. Etin bütün belgeleri var. Biz burada yasal bir işletmeyiz. 40 yıldır biz et sektöründe Adana’da ihracat da yaptık, bir sürü kurumsal firma ile de çalışıyoruz. Bizi tanıyan zaten tanıyor. Delinin biri kuyuya bir taş atıyor. Arkasından 40 tane akıllı gidiyor. Neymiş? Bu et Furkan Vakfınınmış. Furkan Vakfını ben tanımam etmem. Benim onlarla herhangi bir hiçbir şekilde bir bağım da yok.

Ya bunu yapan benim rakibim ya da bilmiyorum artık devletin içindeki bazı mekanizmalar asılsız bir ihbar üzerine polisle zabıtayla, Tarım İl Müdürlerinin memurlarıyla gidiyorlar, etin benim olduğumu, yasal bir işletme olduğumu, onaylı bir işletme olduğumu belirtmeme rağmen, eti götürüp döküyorlar. Biz bunun hukuki mücadelesini vereceğiz. Yasal bir işletme olduğumuz için yasal bir şekilde mücadele edeceğiz. Hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Sosyal medya hesaplarından, yanlış haber yapanlardan davacı olacağız, ihbar edenden davacı olacağız, işlemi yapandan davacı olacağız, eti götürüp dökenden davacı olacağız!

Ben bu ülkede her zaman kestiğim ve sattığım etin vergisini ödüyorum. Benim bu ülkeyle hiçbir alıp veremediğim yok! Biz burada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Devletin herkese adil bir şekilde işlem yapması taraftarıyız.

Tekrar söylüyorum; sosyal medyada yayılan haberler asılsızdır. Hiçbir gerekçesi gerçeği yoktur. İhbar asılsızdır. Bu etler bana aittir. Bu etlerin Furkan Vakfı ile bağı, alakası yoktur. Kendilerini de tanımam.

Tekrar söylüyorum; gerekli bütün hukuki mücadeleyi vereceğiz. Teşekkür ediyorum."