Diyarbakır Barosu, Halkın çokça sevdiği ve hasretle yad ettikleri kanaat önderi Şeyh Sait’in portresinin kullanıldığı bir araç kokusu nedeniyle harekete geçti. Bir sosyal medya kullanıcısı tarafından tanıtılan ve "Şeyh Said temalı araç kokusu" olarak satılan ürün, kamuoyunda tepki topladı.
Şeyh Said’in darağacında tasvir edildiği araç kokusu İslamcı kesimde büyük tepki ile karşılandı.
Baro, ürünün Şeyh Said’e yönelik hakaret içerdiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Merkezimiz Toplumsal Dava Takip Komisyonu tarafından, ‘Dikiz aynasına asılan Şeyh Said temalı sallanan araç kokusu’ şeklinde ürün satarak Şeyh Sait’e ağır hakarette bulunan şahıs hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, ürünlerin satışının yasaklanması ve toplatılması talep edilmiştir.”
Üreticiden Ahlaksız Yanıt
Suç duyurusunun ardından, ürünün üreticisi olduğu öne sürülen kişi sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada Diyarbakır Barosu’na tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:
"Hakkımda dava açan Diyarbakır Barosu. 2 tane de size yolluyorum. Kargo ücretini ödeyin."
Baro, ürünün satışının durdurulması ve toplatılması için yasal süreç başlattığını duyurdu. Tartışma, sosyal medyada geniş yankı uyandırarak farklı görüşlerin dile getirilmesine neden oldu.
Gelişmeler, Şeyh Sait’in toplumsal hafızadaki yeri ve bu tür ürünlerin etik boyutu hakkında tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
Şeyh Said Kimdir?
Şeyh Said, 1865 yılında Elazığ'da doğdu. Palu, Diyarbakır ve Muş bölgelerinde medrese öğrenimi gördü. I. Dünya Savaşı sırasında Rusya'nın Doğu Anadolu'yu işgal etmesi üzerine Piran'a taşındı. Daha sonra Hınıs Kolhisar'a yerleşti. 29 Haziran 1925 tarihinde Diyarbakır'da İstiklal Mahkemelerince idam edildi.
Hayatını Feda Ettiği Mücadelesi
Şeyh Said, Kurtuluş Savaşı’nda Allah’ın açık yardımından sonra Rablerinin hükümlerine sırtını dönenlerin ve kendileriyle savaştıklarının kanunlarına tâbi olanların dayatmalarına kıyam ediyordu.
Ülkenin hızla İslam'dan ve Kur'an'ın hükümlerinden uzaklaşmasına dayanamayarak, yapılan gayrı İslami yeniliklere tepki gösterdi, hayatını bu mücadeleye adadı. Allah'ın kanunlarının terk edilip, İtalya, Almanya, Avustralya gibi ülkelerden kanunlar getirilmesinden, kılık kıyafetlerin değiştirilmesine kadar birçok hususta mücadele verdi.
Mücadelesiyle dikkat çeken Şeyh Said, İstiklal Mahkemelerince idama mahkum edildi.
Mahkemedeki savunmasında şu açıklamalarda bulunmuştur : "Kıyamımızın [direnişimizin] sebebi şeriat meselesi… Hükümet şeriatın bir kısmını kaldırdı. Bunun iadesine sebep olursak sevaba nail olurduk diyordum… "Kıyamı kalbimde tasavvur ediyordum, fakat muharebe (savaş) suretiyle değil, risale (broşür) yazıp şeriat-ı ahkâmı tasrih ederek (açıkça belirterek) kanunları da şeriata mutabık (uygun) bir şekilde talep etmek istedik, Meclis-i Mebusan’a (Türkiye Büyük Millet Meclisi) göndermek istedik. Meclis’in büyük bir kısmı dindardır, isteklerimizi kabul ederler, medreseleri açarlar dedik…"
Şeyh Said’in Mezarı ve Son Sözleri
29 Haziran 1925 tarihinde Şark İstiklal Mahkemesi tarafından Diyarbakır Dağkapı Meydanı'nda asılan Şeyh Said, idam sehpasında iken son isteği sorulduğunda, kağıt kalem isteyerek kağıda Arapça olarak "Benim bu değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak ki mücadelem Allah ve din içindir." şeklinde bir yazı yazdı. Kelime-i Şehadet getirdikten sonra da idam edildi. Mezarı'nın nerede olduğu halen bilinmemektedir.
Kaynak: https://www.furkanhareketi.com/seyh-saidin-hayati-mucadelesi-ve-sehadeti