Ahmet Hakan Çakıcı: İstanbul Sözleşmesi ailesiz toplumun hukuki altyapısı

Yeni Akit’ten Fatmagül Şenkoca, ailenin, dolayısıyla toplumun yok edilmesini hızlandıracak İstanbul Sözleşmesi’ni konuyla ilgili kapsamlı araştırmalar yapan Toplum Gönüllüsü Yazar Ahmet Hakan Çakıcı ile konuştu.

Eklenme Tarihi: 10 Kas 2019
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Ahmet Hakan Çakıcı: İstanbul Sözleşmesi ailesiz toplumun hukuki altyapısı

Yeni Akit’ten Fatmagül Şenkoca, ailenin, dolayısıyla toplumun yok edilmesini hızlandıracak İstanbul Sözleşmesi’ni konuyla ilgili kapsamlı araştırmalar yapan Toplum Gönüllüsü Yazar Ahmet Hakan Çakıcı ile konuştu.

-Efendim AB ile varılan İstanbul Sözleşmesi hangi tehlikeleri içinde barındırıyor?

İstanbul Sözleşmesini ailesiz toplumun hukuki altyapısı olarak değerlendiriyoruz. Zaten sözleşmenin içerisinde aile kelimesi geçmiyor. Partnerler kelimesi geçiyor. Bu partnerlerin tanımı da yapılmıyor. Partner kelimesi geçiyor bu hayvan da olabilir eşcinsel birisi de olabilir. Queer denen teori ile de uyumludur. Sözleşmenin içinde sürekli tekrarlanarak cezalandırılan sadece ahlak talebi olan erkek. Edep haya talebi olan erkeğin cezalandırıldığı ancak eşcinsel ilişkilerin ise koruma altına alındığı bir sözleşmedir. Zaten metnin içinde bir kelime geçiyor. Diyor ki, toplumsal cinsiyet eşitliği ya da kadınla ilgili yapılacak ayrımcılıklarda ayrımcılık olarak değerlendirilemez diyor. Bu ayrımcılıktan kastı LGBT formları yaşayan erkekler değil, kapitalist erkekler değil… tamamen ahlak ve erdem talebi olan erkeklerin ayrımcılığa uğratılacağını ve onların ezileceğini söyleyen bir sözleşmedir. Erkek öznenin bükülmesi dediği şey budur. Ahlaki toplumlarda, taşıyan ve devam ettiren ana kurul olarak olan erkek eziliyor ve ailenin dışına atılıyor.

Kadın da erkek de cezalandırılıyor

-Sözleşmeye göre kadının beyanıyla erkek suçu olmasa da hapse atılıyor iddiasına ne diyorsunuz?

İstanbul Sözleşmesi kadın erkek birlikteliğinin cezalandırıldığı bir sözleşmedir. 18 yaşının altındaki kadınlarla beraber olursa erkek cezaevine düşüyor. 18 yaşının üstünde kadınlarla birlikte olur ise kadının beyanı esas alınarak erkek her an cezalandırılma tehdidi ile karşı karşıya kalıyor. Yani kadının delil olmaksızın, ispat etme yükümlülüğü olmadan saldırıya uğradığını söylediği anda erkek cezaevine düşüyor. Kadının her an psikolojisinin bozulma ihtimalinin olduğu ve her an iftira atabilme gibi bir ihtimali ile erkek karşı karşıya kalmaktadır. Bu çerçevede uygulaması İskandinav ülkelerinde, Fransa’da, Bulgaristan’da net sonuçlar verdi. İzlanda’da %72 babasız çocuk dünyaya geliyor. Bulgaristan’da %58 meydana geliyor. Fransa’da %65. Bu arada, burada evlenenler gene dışarıdan gelen göçmenler yani gene bu rakamlar bizi aldatmasın. O zaman kadının çocuğu bir erkeksiz ortamda yapmasının ortamı hazırlanıyor. Erkeğin kadınla birlikteliği her şey etrafında cezalandırılıyor. Eğer kadınla tek gecelik yani gündelik beraberlik yaşar ve ertesi gün unutursa sorun yok. Bu konuda herhangi bir cezalandırma yok. Ankara’da ve İstanbul’da olan iki tane dava ile birlikte üç aylık beraber yaşayan üniversitelilerin karı koca sayılması nikah olmadan, yine kadınla iki-üç ay birlikte olan herkesin artık tazminat ya da nafaka cezası ile karşı karşıya kalması söz konusu oldu. Zinayı suç olmaktan çıkardık. Sen niye kadınla uzun beraberliğe gitmeye çalışıyorsun, yakalarsam perişan ederim diyor.

Pedofiliye kapı aralanıyor

-Hocam, İstanbul Sözleşmesinde pedofiliye nasıl kapı aralanıyor?

Diyor ki, başka bir madde de 18 yaşının altındaki bir kız kadındır diyor. Çocuk tanımını es geçiyorlar bu çocuk değil kadındır diyorlar. Kadının tüm sahip olduğu tüm haklara da sahiptir diyorlar. Bu ne demek? Şimdi 18 yaşının altından 0 sıfır yaşına kadar çocukları kadın olarak sayacaksınız. Sonra da kadınların cinsel hayatına karışamazsınız. Bu direkt pedofiliye giriyor, yani çocuk seksine giriyor. Çocuk seksi yani 8 yaş altı kastediliyor, 8 yaş üstüne zaten karışamıyorsunuz. Mesela bu ahlaksız durum ABD’de çok yaygın ve normal sayılıyor. Feministlerden hiçbiri karşı değil.

Bir başka karşı çıktığımız husus ise, eşcinsel evlilikler. Hele de ayan beyan yapılması. Bu hem dinimize aykırı hem de çocuk yapmayı hedeflemeyen yani aileyle bir alakası olmayan bir tür sapıklık.

Hedefleri hayvanî bir toplum

-LGBT’ye hangi haklar veriliyor?

Metnin içeriğinde diyor ki, LGBT ilişkilerini olumsuzlayan, bu olumsuzluğu nesilden nesle aktaran, bunu yayan dini, örfi bütün metinlerin kökünün kazılması ya da ortadan kaldırılması için tedbiri devlet alır diyor. Bu metinle birlikte bütün Kur’an, Hadis, Sünnet kaynakları hatta ilmihaller bile yasaklanmış oluyor. Ama sadece bu işin içine girince öğreniyorsunuz ki Toplumsal Cinsiyet Eşitliği denilen sadece Trans-Lezbiyen-Sexual bunlar değil bunların artıları da Ensesti, Pedofilisi, hayvan seviciliği de var. Ana fikir bir nüfusun kontrol altına alınması ya da egemenliği çocuksuz haz modellerine toplumları yönlendirerek her türlü hazzın serbest bırakılması.

-Özellikle milletvekili Hülya Nergis başta olmak üzere AK Partililerin ısrar etmeleri, LGBT’nin küresel destek bulması neden?

Hükümet bunu savunmak zorunda çünkü Avrupa’dan para ile ilgili hemen hemen tüm anlaşmalar toplumsal cinsel eşitliği ile birlikte geliyor. Nergis Hanım’ın bunu cinsiyet eşitliğinin üzerinden savunması ise ya konuya hâkim olamaması ya da bizi uyutmakla ilgili uğraşıyor. Küresel hedef ise dünya nüfusunu 2.5 milyara indirmek! O kadar özenti var ki, 8-10 senede artık her sınıfta 4-5 LGBT’li oturacak.