Ahmet Varol’un kaleminden: Aksa İntifadası yıl dönümünde Mescidi Aksa

Aksa İntifadası yıl dönümünde Mescidi Aksa 29 Eylül, Aksa İntifadası’nın başlamasının 22. yıl dönümüydü. Filistin halkının ikinci intifadası olarak da bilinen bu kalkışma fanatik siyonistlerin Mescidi Aksa’yı hedef alan saldırılarına karşı buranın korunması amacıyla başlatıldığı için Aksa İntifadası olarak isimlendirilmiştir.  Sabra ve Şatilla katliamlarının baş sorumlusu olduğu için Beyrut kasabı olarak nitelendirilen Ariel Şaron’un 28 … Ahmet Varol’un kaleminden: Aksa İntifadası yıl dönümünde Mescidi Aksa Devamı »

Eklenme Tarihi: 01 Eki 2022
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 01 Eki 2022
Ahmet Varol’un kaleminden: Aksa İntifadası yıl dönümünde Mescidi Aksa

Aksa İntifadası yıl dönümünde Mescidi Aksa

29 Eylül, Aksa İntifadası’nın başlamasının 22. yıl dönümüydü. Filistin halkının ikinci intifadası olarak da bilinen bu kalkışma fanatik siyonistlerin Mescidi Aksa’yı hedef alan saldırılarına karşı buranın korunması amacıyla başlatıldığı için Aksa İntifadası olarak isimlendirilmiştir.

Sabra ve Şatilla katliamlarının baş sorumlusu olduğu için Beyrut kasabı olarak nitelendirilen Ariel Şaron’un 28 Eylül 2000 tarihinde Mescidi Aksa’yı basma girişimi Filistin halkı tarafından engellendi.

Şaron, 29 Eylül 2000 Cuma günü, Mescidi Aksa’ya yeniden baskın teşebbüsünde bulundu ve bu kez şiddetli çatışmalar meydana geldi. İşgalcilerin saldırıları sonucu 7 Filistinli şehit olurken, 200 Filistinli de yaralandı. İşgalcilerden 14 asker ile 14 yerleşimci yaralandı. İşgalcilerin saldırılarından dolayı ayrıca tümü de gazetecilerden olan 7 yabancı yaralandı.

Bu hadiselerle patlak veren Aksa İntifadası zamanla tüm Filistin’e yayıldı. O zaman siyonistlerin hakimiyetinde olan Gazze bölgesi dahil olmak üzere bütün Filistin’i kuşatan hadiseler ve çatışmalar meydana geldi. İşgal güçleri Filistinlilerin eylemlerini bastırmak için helikopterlerle, tanklarla ve füzelerle Filistinlilerin köylerine saldırılar düzenledi.

Aksa İntifadası’nın başlamasından bir gün sonra 30 Eylül 2000 tarihinde de Gazze’de babasının arkasına sığındığı sırada işgalci askerlerin saldırılarına hedef olan 11 yaşındaki Muhammed Cemal Ed-Durre şehit edildi. O aynı zamanda Aksa İntifadası’nın sembolü olduğu gibi onun babasının arkasına sığındığı sırada kasten vurularak şehit edilmesi de siyonist işgalci vahşetin gerçek yüzünü ortaya koyan bir hadise olarak tarihe geçti.

O zaman Mescidi Aksa’ya yönelen tehdit ve tehlike bugün, aradan 22 yıl geçtikten sonra daha da artmış ve şiddetlenmiş durumda. Çünkü siyonist işgalcilerin hedefinde Filistin davasının kalbi durumundaki Kudüs davasının merkezinde yer alan Mescidi Aksa’yı yahudi mabedine dönüştürmek var ve bu konudaki planlarından vazgeçmek istemiyorlar. Bu konuda kendilerince dini birtakım malzemeleri kullanmalarının amacı yahudi fanatikleri etkin bir şekilde devreye sokmak içindir. Planları gerçekte siyasi boyutludur ve Müslüman halkların Filistin ve Kudüs davasına öncelik vermesinin bir dayanağı niteliği taşıyan Mescidi Aksa’yı ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. O yüzden yahudilerin de burayla ilgili talepleri olduğu iddiasından yola çıkarak El-Halil’deki Hz. İbrahim Camisi’nde oynadıkları oyunun aynısını burada da oynamak istiyorlar.

O amaçla 26-27 Eylül tarihlerinde Yahudi Takvimi’nin yılbaşını (Roş Haşana) bahane ederek Mescidi Aksa’ya baskınlar düzenlenmesi yönünde, fanatik yahudi cemaatlerine yönelik çağrılarda bulundular. Müslümanların ileri gelenleri, onların baskın planlarına karşı hazırlıklı olunması ve Mescidi Aksa’nın korunması için önceden buraya gidilmesi ve beklenmesi, Filistinlilerin isimlendirmesiyle “ribat” yapılması çağrısında bulundu.

Siyonist işgal güçleri Müslümanların önceden gitmesini engellemek amacıyla 26 Eylül sabahı namazdan önce Mescidi Aksa’nın bütün kapılarını ve buraya çıkan tüm sokakları polislerle, askerlerle ve istihbarat elemanlarıyla doldurarak tam anlamıyla bir güvenlik güçleri karargahına dönüştürdüler. Bu kadarla yetinmeyerek surlar içinde kalan Eski Kudüs’ün kapılarına da askeri teftiş düzenekleri kurdular. 40 yaşın altındakilerin Mescidi Aksa’ya girmelerini tamamen engellediler. Diğerlerinin girmelerini de iyice zorlaştırarak sabah namazı için buraya girebilenlerin sayısını mümkün mertebe azaltmaya çalıştılar. Sonra da sivil yahudiden çok asker ve polisi sözde güvenlik için onların yanında dolaştırarak fanatik yahudi grupların içeri girip dolaşmalarını sağladılar. Yahudi fanatikler bu kez hahamlara özel dini kıyafetleriyle içeri girdi ve içeride Talmudi ayin dedikleri birtakım provokatif faaliyetlerle Müslümanları rahatsız ettiler.

Şimdi benzerlerini Yom Kippur ve Çardaklar Festivali münasebetiyle de yapmayı planlıyorlar.