Başlık çarpıcı değil mi? Evet ama hakikatler de öyle… Hatta daha da çarpıcı...
Hakikatlere gözü kapatmak gerçeği değiştirmiyor…
“Herkes hala bizi destekliyordur herhalde, iyi olur inşallah” gibi inşaallahlarla, maşallahlarla yola çıkılmayacağını en iyi siyasetçiler bilir…
Ben bugün burada gördüklerimi, duyduklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Hatta gördüklerin duydukların doğru diyenler isterlerse altına yorum girsinler.. Çünkü ben sizlerin yalancısıyım..
Açıkçası gördüklerimden dolayı ben de şaşkınım!
Açıklamaya şuradan başlayayım;
Biz şimdiye kadar Ak Partiye düşmanlık etmedik
Şimdi de düşmanlık etmiyoruz…
Hocaefendinin yaptığı, her âlimin görevi olan uyarmak ve onları yanlışlardan, tehlikelerden uzaklaştırmaya çalışmaktı. Biz “sözü acı olan dost”tuk… bilselerdi…
Biz şimdiye kadar Ak Partiye düşmanlık etmedik. Alparslan Kuytul Hocaefendi bunu bizzat dile getirdi. Ama gördüğü sıkıntıları da söyledi elbette. Hatta eleştirilerini dile getirirken bile “beni
dinlerlerse onların hayrına olur, bu yapılanlar Ak Partiye zarar veriyor” diye eklemiştir defalarca.
Bu ülke de ilk defa “Ak Parti’ye bindiği dalı kestiriyorlar, dikkat etsinler” diyen Hocaefendi’dir.
“Bu troller Ak partiye zarar veriyor, bunlara terbiye versinler” diyen yine odur.
Hatta o aleyhlerine zannettikleri “kalemi kırılmıştır” meselesi onun en dostane uyarılarından birisidir. “Dikkat edin kaleminizi kırmış gibi davranıyorlar. Amerika aleni
aşağılıyor. Uganda bile Cumhurbaşkanımızı dolayısıyla onun temsil ettiği ülkemizi, milletimizi aşağılıyor, Muhammed Ali’nin cenazesinde dışlanıyoruz. Bunlar Amerika’nın bizi gözden çıkardığını
gösteriyor” demek istemişti ki zaten onun bu açıklamalarından çok geçmedi Amerika ile aleni atışmalar başladı. Bazı çevreler videoyu kırparak bu meseleyi çarpıtıp sanki kalemi kıran Hocaefendiymiş
(!) gibi göstermek istediler. Hatta Hocaefendi buna karşılık verdiği cevapta “ben mi Cumhurbaşkanının kalemini kıracam, benim ne buna gücüm var ne de böyle bir art niyetim” dedi. Zaten videonun
tamamı izlendiğinde niyeti gün gibi açıktır. O konuşma, Amerika ile aramızın açıldığının siyasi bir analizinden ibaretti. Hatta aynı videonun sonunda “beni dinlerlerse onların hayrınadır” cümlesi
var.
Hocaefendi, dört sene önce bize konferans için salonlar verilmezken de bu konulara değindi. “Birileri Hükümet yetkililerine bizim hakkımızda yanlış bilgi vererek düşmanlarını
arttırmaya çalışıyor” dedi. Hatta ilk zamanlarda “ben, bize yapılan bu engellemelerden Tayyip Erdoğan’ın haberinin olduğunu
sanmıyorum” demişti. “Bu durum kendilerine zarar veriyor, etrafında samimi birileri varsa haber versinler” demişti.
El hasıl biz iyi niyetimizi uzunca bir süre bozmadık.
Hatta hala bile Cumhurbaşkanı ve bazı yetkililer bizi yanlış tanıyor olabilirler diye düşünüyoruz.
Onlara kırpılarak manası değiştirilmiş videolardan bahsediliyor olabilir. Bize gerçekleştirilen bu operasyonda ve Hocaefendi’nin şu anda tutuklu bulunmasında da böyle bir yanlış tanıma üzerinden
yüründüğü yakında ortaya çıkacak diye düşünüyorum.
Çünkü ne Alparslan Kuytul Hocaefendi ne de cemaati Müslümana düşmanlık edecek değil…
Gelelim asıl meseleye; AK partiden ayrılan ayrılana…
Evet, çok bariz olarak böyle bir görüntü var.
Aslında yeni değil bu kırılma çok önce başladı. Çözüm süreci bitirildikten sonra soğuma görüldüyse de 15 Temmuz sonrası kafalar iyice karıştı. Terörle alakası olmayanların (sonradan mahkeme kararı
ile aklananlardan ya da hala mahkemesi olmayıp 20 aydır cezaevinde bekleyenlerden bahsediyorum) kendileri, yakınları ve sevenlerinde de ciddi bir çözülme oldu ki bunların çoğu AK Partiliydi. Bu
sebeple “artık asla AK Partiye oy vermem” diyen o kadar çok kişi duydum ki… Çok yaygın bir operasyon olunca çok kişi etkilendi tabi.
28 Şubat'tan içerde olanların durumu daha da beter. 20 aydır bekleyip “suçsuzmuşsun” denilmesinden daha beteri 20 yıldır suçsuz yere içerde yatanlar ve onların yakınları,
tanıdıkları!
Bunlar artık 28 Şubat darbecilerine değil Ak parti Hükümetine kızıyor. Çünkü 15 yıldır yönetim bunlarda!
Sabır sabır da o da bir yere kadar! 20 yıl! Az değil, dile kolay!
Özellikle şu iki yıldır sağcısından solcusundan konuşanın içeri alınması ve hükumette görülen bu tahammülsüzlük zaten toplumu çok geriyordu.
Sonra Laik, Demokratik söylemler ister istemez müslüman bir kesimi soğuttu. Hele Anıtkabir’e yapılan çıkartmanın bu kesim için izahı çok zordu. Bu da ciddi bir kırılma sebebi oldu.
İşsizlik, ekonomik sorunlar, artan pahalılık ve %’yüzlerce artan suç oranları… Bunlara hiç girmiyorum…
Bütün bunların üzerine bir de bizim şu bizim meselemiz gelince bazılarında ipler iyice koptu.
Bardağı taşıran son damlalardan biri de Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklanması oldu.
Açıkçası Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklanmasının toplumda bu kadar büyük yankı uyandıracağını beklemiyordum.
Şaşkınım… İnsanlar onun; dinine menfaat karıştırmadan hizmet etmesini, dik duruşunu, hakkı korkusuzca söylemesini sevmişler meğer!
Bu süreçte o kadar çok kişiden şunu duydum ki; “hadi o PKK’cıydı, bu darbeciydi, peki Alparslan Hoca ne diye alındı.” Doğruları söylediğini, kimseden hiçbir menfaat beklemediğini,
samimiyetini herkes biliyordu. Bu memlekette fikir özgürlüğü bu kadar mı yok oldu? Akıllarda dolaşan soru bu!
Kimi görsem bana şunu söylüyor. “Eşim Ak Partili idi, artık asla ona oy vermem” diyor, “akrabalarım teşkilattaydı daha da yeter, gitmem” diyor.
“Alparslan Hoca doğruları konuşuyordu, bu adama da bunu yaptılar ya artık benim için Ak parti bitti” diyenler! Vallahi kiminle konuşsam buna benzer hatta maksadını aşan sözler duyuyorum. Bunlar
bizim camia değil? Bize düne kadar şiddetle karşı çıkanlardan, "neden hükumeti eleştiriyorsunuz" diyenlerden bahsediyorum.
Biz 4 yıldır Ak parti Hükümeti tarafından engelleniyoruz. Bu duruma tepkimizi de dile getiriyoruz, ben şimdiye kadar böylesini hiç görmedim. O zamanlar Akpartililer bize kızıyor, sert tepkiler
veriyordu. Şimdi tam tersi oldu! Kimsenin bize karşı sesi çıkmıyor. Mahcuplar hatta…
Şimdiye kadar ki engellenme sürecinde “Alparslan hoca da öyle konuşmasın canım” diyenler, şimdi “Konuştu diye adam içeri atılır mı” diyor! “Bu kadar da olmaz ki!”
Şu bir buçuk aylık süreçte çeşitli vesileler ile binlerce kişi ile görüştüm. Gözaltı sürecinde Emniyetin önünde on gün boyunca beklerken yurt içinden, yurt dışından desteğe gelenler oldu. Kimileri
‘geçmiş olsun’a geldi anlattı kimi karşılaştık anlattı ama herkes aynı şeyi söylüyor. Emniyetin önünde beklerken yoldan geçenler bile “inanamıyorum nasıl böyle bir şey olur? Alparslan Hocaya da mı
bunu yaptılar!” diyorlardı. Yine bu süreçte çeşitli vesilelerle Ankara, İstanbul da dahil kaç şehre ziyarete gittik aynı durum sadece Adana'da değil her yerde var... Hala Ak partili kalanlar bile
bu yapılanları savunamaz halde şu anda.
Sosyal medya mesajları da bu dediklerimi destekliyor.
Ben de gördüğümü, duyduğumu söylüyorum.
Hocaefendi’nin konuşmalarının “dost acı söylermiş” kapsamında olduğunun millet farkındaymış meğer! Bir tek Ak Parti camiası bunu göremedi!
Sonra yine kırpılmış videolarla Nurettin Yıldız’a yapılan linç kampanyasının aslında Hocaları ve İslam’ın hükümlerinin itibarsızlaştırılması olduğunun da farkında olan çok kişi var. Mesele
çarpıtıldıkça çarpıtıldı. Belki kişisel bir yanlış yaklaşım vardı ama İş geldi Hocalara Dine dayandı.
Bu linç kampanyasına katılan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Diyanet İşleri, hepsi bu durumdan yara aldı. Müslüman kesim bu durumdan da rahatsız oldu. “Bunlar Müslümana zarar
veriyor” diyenlerin sayısı arttıkça artıyor.
Hocalar linç ediliyor, tutuklanıyor, İslam'a hizmet eden vakıflar, dernekler kapatılıyor. Bunlar kime zarar!
Hele birde yapılan son hata! "İslam'ın hükümlerinin güncellenmesi" meselesi. Bardağı taşıran büyük bir damla da o oldu. Kafalar oldukça karışık, böyle nereye gidilir kimse kestiremiyor.
Bizde lafı dolandırma, eğip bükme yok.. Gördüğümü net bir şekilde söylüyorum.
Benim çok ciddi manada gördüğüm şu; Ak Parti’den ayrılan ayrılana… Bu oylar nereye gider bilmiyorum ama büyük bir kesim gerçekten çok ümitsiz!
Ama bu durumu düzeltmek için belki hala çok geç değildir… Bilemiyorum…
Ak Parti'yi Bırakan Bırakana
Paylaş: