15 Temmuz akşamı darbe girişiminde bulunan TSK içindeki cuntanın lideri olduğu suçlamasıyla gözaltına alınan eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve halen Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) üyesi olan Orgeneral Akın Öztürk'ün ifadesi konusunda birbirinin tamamen aksi, çelişkili haberler veriliyor. Anadolu Ajansı (AA) Öztürk'ün "darbe planını itiraf ettiğini" öne sürerken Habertürk TV ve NTV, gözaltındaki orgeneralin suçlamaları reddettiğini, aksine darbe girişimini önlemeye çalıştığını söylediğini haber verdi.
Anadolu Ajansı (AA), 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 'cunta liderliği' suçlamasıyla gözaltına alınan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ün, savcılığa verdiği ifadede "darbe planını itiraf ettiğinin öğrenildiğini" abonelerine geçti.
Habertürk TV ise, Öztürk'ün “15 Temmuz günü askeri darbeyi ben yönetmedim” dediğini duyurdu. Öztürk, darbe girişimi sonrası yaptığı ilk açıklamada da aynı iddiayı öne sürmüştü.
NTV de, Akın Öztürk’ün savcılık ifadesi konusunda şu haberi paylaştı:
"Askeri darbeyi planlayıp yöneten kişi değilim. Bu darbeyi kimin planlayıp yönettiğini bilmem. İstanbul'da bir arkadaşımın kızının düğününe katılacaktım, gidemedim. Sabah İzmir'deydim noter işlerim vardı, bunu kanıtlayabilirim. Akıncı Üssü'nde iniş kalkışlar oluyordu. Televizyonda gelişmeleri izliyordum. Hava Kuvvetleri komutanı bana uçakların alçak geçiş yapmasına müdahale etmemi istedi. 5 dakika içerisinde üste bulunan Genelkurmay Başkanı'nın yanına gittim."
Akın Öztürk'ün ifadesi:
Öztürk, şunları söyledi: "Akıncı Üssü'nde mutat uçak iniş ve kalkışları oluyordu. Devamlı hareketlilik olduğu için önce bir şey fark etmedim, düğün sahibi Mehmet Şanver'i aradım, tebrik ettim. Bir süre sonra o da beni tekrar aradı. Uçakların alçak uçuş yaptığını, ne olduğunu sordu. Televizyonda alt yazı geçtiğini söyledi. Ben de bu sırada televizyonda gelişmeleri izliyordum. Hava Kuvvetleri Komutanı da bu düğünde idi. Beni aradı ve uçakların Ankara'da alçak geçiş yaptığını söyledi, 'Bu duruma müdahale et' dedi. Bunun üzerine üs komutanlığına telefon ettim. Görüştüğüm kişi üs komutanı ve misafir olarak orada bulunan Kubilay Selçuk idi. Genelkurmay Başkanı'nın da üste olduğunu söyledi. Ben de hemen yanına gittim. Yaklaşık 5 dakika içerisinde Genelkurmay Başkanı'nın yanına gittim. Gittiğimde hava kararmıştı ancak saatin kaç olduğunu bilemiyorum. Bir oda içerisinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral Mehmet Dişli ile çay içiyordu. Bana, 'Bunlar bu işi yaptılar, bunlarla konuş ikna et' dedi. Ben onlarla konuşmaya başladım. Bu sırada İstanbul'da tankların üzerine insanlar çıkmıştı. Üste oda içerisinde televizyon açıktı, bunları görebiliyordum.
'EMİR VERME YETKİM YOK AMA İKNA ETMEYE ÇALIŞTIM'
Kubilay Selçuk ve Mehmet Dişli'ye darbenin olamayacağını, demokratik kurumların işlediğini, halkın bu işe tepki gösterdiğini anlatıp, ikna etmeye çalıştım. Kendilerine, itiraz ettikçe bağırıp, çağırdım. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanı da onları ikna etmeye çalıştı. 3-4 kez bunları tekrarladım. Benim onlara emir verme yetkim yok ama bir büyük olarak, Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal'ın isteği üzerine onlara telkinde bulunup, ikna etmeye çalıştım. O sırada, soyadını bilmediğim Ömer isimli bir amiral de oraya geldi. Benim telkinlerim sonuç verdi. İkna oldular. Yeni uçak üsten havalanmadı. Havadakilerin görevleri devam etti. Üsse dönen uçaklar bir daha gönderilmedi. İkna sürecinin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Sonunda onlar ikna olunca Genelkurmay Başkanı, Başbakan ile görüştü. Bana 'sen burada kal, bunları iyice ikna et' dedi. Daha sonra helikoptere binip, Başbakanlığa gitti. Sabah erken saatlerdi fakat saatin kaç olduğunu bilmiyorum."