Adan, yaptığı yazılı açıklamada MHP'nin ilkelerinden hiçbir şekilde ödün vermeyeceğini belirterek AK Parti ile HDP'nin 'rol kardeşi' olduğu iddiasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da 7 Haziran seçimlerinden kendi payına düşen dersi çıkaramadığını savunan Adan'ın yazılı açıklaması, şöyle: "7 Haziran seçimleri sonrasında koalisyon ihtimalleri üzerinden yürütülen tartışmalarla, algı operasyonlarıyla ve kağıt üzerinde oynanan siyasi mühendislik oyunlarıyla; Milliyetçi Hareket Partisi ilkeleri ve varoluş nedenleri üzerinden yıpratılmaya çalışılmaktadır. Önceleri ısrarla partimiz ile bölücülerin siyasi uzantıları aynı dairenin içine sokulmaya çalışılmıştır. İki cihan bir araya gelse olmayacak bir formül için kamuoyu meşgul edilmiştir. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin ısrarlı, tutarlı ve ilkeli duruşuna ve mesajlarına rağmen halen daha birtakım çevreler bu yönde topluma beyhude mesajlar vermeye devam etmektedirler. Çok iyi bilinmelidir ki; hiçbir güç kendilerini aklamak ve ilkesizliklerine ortak etmek için MHP'yi kullanamaz. Bu süreçte ilkelerini açıkça ortaya koyan tek parti Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur. Şu açık ve net olarak bilinmelidir: Partimiz ilkelerinden hiçbir biçimde ödün vermeyecektir. Genel Başkanımızın seçim akşamından bugüne söylediği her cümle, topluma ve siyasete verdiği her mesaj, çeşitli vesilelerle milletimizle paylaştığı her görüş; milletimizin ve teşkilatlarımızın ortak vicdanının sesi olmuştur. Geçmişte bölücülerin ve onların uzantılarının kuyruğuna takılanlar, anlaşılan odur ki yine iradelerini İmralı-Kandil-HDP üçlüsüne teslim edeceklerdir. AKP ile HDP 'rol kardeşi'dirler. Ama öyle görünüyor ki; 'yol kardeşliğine' de devam edeceklerdir. Bölücüler dışında herkes, adına çözüm denilen fakat çözülmeye dönüşen sürecin fiilen bittiğinde hemfikirdir. 7 Haziran seçimlerinde milletimiz açık biçimde bu mesajı vermiştir. AKP bu gerçeği görmeli, kabullenmeli ve artık bu maceradan vazgeçmelidir. TBMM'de İstiklal Marşımızı okumayacak kadar bayrak ve millet düşmanı olanları büyütüp, palazlandırıp, şımartıp bugünlere getiren AKP'nin bizzat kendisidir. Devlete meydan okunan bu ortamın ve hainliğe varan davranışların sebebi 13 yıllık AKP iktidarıdır. Sayın Cumhurbaşkanı da anlaşılan 7 Haziran seçimlerinden kendi payına düşen sonuçları ve dersi çıkaramamıştır. Sayın Bahçeli'nin Uygur Türklerinin Çin'in devlet politikasına dönüşen kıyımı ve katli karşısındaki tepkisine verdiği cevap ibret vericidir. Sayın Erdoğan 'Uygur Türklerinin olduğu yere gittim' diyor ve sadece gitmiş olmakla övünüyor. Soruyoruz 'gittin de ne oldu? Neyi hallettin?' Diyarbakır'a, Van'a, Hakkari'ye, Şam'a, Kahire'ye, Trablus'a gittin de ne oldu? Gittiğin her yerde döndükten sonra kriz çıkmıyor mu? Uygur Türklerinin lideri Rabia Kadir Hanımefendi'ye Türkiye'ye giriş yasağı koyan sen değil misin? 2012 yılı Temmuz ayında 'Uygur Kadınları Toplantı ve Seminerini' iptal eden ve yasaklayan AKP iktidarı değil miydi? Ortadoğu'ya baktığımızda sonuç ortada; 3 milyona yakın Suriyeli Türkiye'nin her yerinde kontrolsüz biçimde. Güney sınırımız bölücü örgütlerin cirit attığı fakat AKP'nin seyrettiği bir coğrafyaya dönüştü. Hiç kimse Milliyetçi Hareket'i test etmeye kalkmasın. AKP sorumlusu olduğu yolsuzluk ve talanın hesabını vermeye hazır olmadığını, bölücülerle arasına net çizgiler çekmeyeceğini, adaleti ve hukuku hatırlamayacağını bu süreçte göstermiştir"