AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun 'Uşak'ta gözaltına alınan 30 üniversite öğrencisi kadının çıplak aramaya maruz bırakıldığı' açıklamasına ilişkin "Ömer Faruk Gergerlioğlu kadar ben Meclis'i terörize eden başka bir milletvekili görmedim. Türkiye'de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum, yok böyle bir şey. Zaten bu konuya İçişleri bakanımız genel kurulda cevap verdi. Bunu çok net söyleyeceğim, bu bir FETÖ yöntemidir. Ne münasebet, hem de bahsettiği kadınlar mütedeyyin kadınlar" dedi.
Euronews'ten Dilek Gül'ün sorularını yanıtlayan Zengin, Türkiye'de 'çıplak arama' olmadığını savunurken, HDP'li Gergerlioğlu'nun TBMM'yi terörize ettiğini öne sürdü. "Bütün hayatı kadın mücadelesi ile geçmiş bir insanım, böyle bir şeye müsaade edebilir miyiz biz? Bir kadının böyle aranmasına biz tahammül edebilir miyiz?" diyen Zengin, Türkiye'deki cezaevlerinin dünyayla kıyaslanamayacak ölçüde iyi olduğunu söyledi.
Zengin'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Gül: "Kadınların seçilme hakkı 80 yıldır gasp edildi" dediniz, eleştirilerin hedefi oldunuz? Ne demek istediniz? Neden eleştirildiniz?
"Ben beni takip eden insanlar tarafından anlaşıldığımı düşünüyorum. Fakat kasti olarak sözü tersine çevirmeye, tevil etmeye yönelik bir gayret var. Zaten öyle olduğu için de ben bunu açıkladıktan sonra T24 haber sitesi bunu tevil etti, fakat daha sonra yaptığı hatayı anlayarak haberi olması gerektiği gibi verdi. Ama bunun hiçbir faydası olmadı. Çünkü bir grup saldırgan insan var, ne söylerseniz söyleyin bilerek tersini anlamak isteyen ve böyle olan maalesef televizyon kanalları var, gazeteler var, köşe yazarları var. Ve çok gereksiz bir şekilde tevil üzerinden yürüyen gereksiz bir saldırıya maruz kaldım. İlk defa olmuyor. Ne zaman özellikle başörtülü kadınlarla ilgili bir şey söylesem benzer saldırılara maruz kalıyorum.
"5 Mart Türkiye'de seçme ve seçilme hakkının kadınlara verilmesinin kutlandığı, önemli bir gün. Ve ben de o güne başladığım zaman güzel bir şey yaptım. Afet İnan'ın 1984 yılında TRT'de yaptığı bir röportaj vardı. O röportajda Mustafa Kemal Atatürk ile beraber bir seyahatini anlatıyor. Hangi saiklerle, nasıl seçme ve seçilme hakkının verilmesini anlatıyor. Videoyu koydum ve üzerine zaten bugünün nasıl olduğuna dair bir twet attım. Ben zaten bu hakkın 1934'te Mustafa Kemal Atatürk tarafından nasıl verildiğini anlatan bir twet attım. Akşam üzeride görüntülü bir yayına katıldım. 1934'te Türkiye'de dünyanın pek çok yerinden önce, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiğini söylüyorum ve söyledim. Nokta. Ama devamı var Türkiye'de bu hak verilmiş olmasına rağmen, 2015 yılına kadar kadınlar, ki bu kadınlar Türkiye'deki kadınların yüzde 70'ini oluşturuyor, bu hakkı kullanamıyorlardı. Ve bu hakkı kullanamamakla alakalı da hiçbir hukuki engel yoktu aslında. Yani bir yasak yok, kanun maddesi yok. Hiçbir şey olmaksızın tamamen bir hakkın kullanımına keyfi olarak engel olan, Türkiye'de bir siyaset ve gelenek vardı.
"Ve Ak Parti de 2002'de iktidar oldu. Ak Parti iktidarına rağmen Türkiye'de bunu yapmak için uzun yıllar beklenmesi gerekti. Ve bence Türkiye'de başörtülü olarak aday olup, seçilip ilk kadın vekillerden bir tanesiyim. Tabii olarak ben 'gasp' kelimesini kullanıyorum. Eğer gasp olmasa bu hak bugüne kadar kullanılır hale gelmeliydi. Ama öyle olmadı ve ben bunu ifade ettiğim zaman da kasten şöyle bir şey oluyor: başörtülü kadınlar, özellikle de ben Atatürk devrimlerine, ilke ve inkilaplarına karşıyız. Bunları tanımıyoruz gibi bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. Oysaki biz onu söylemiyoruz. Yani başörtülü kadınlara dair bir gerçeği ifade etmek istediğimde, başı örtülü olmayan kadınların aldığı hakları bir daha önceden saymam gerekmiyor. Bunlar bir ön kabuldür zaten. Buradan nereye gelmek istiyorum. Hala Türkiye'de başörtülü kadınlarla ilgili en ufak bir tespit yaptığınızda, sizden bütün başı açık kadınlarla alakalı olan hakların hepsini teyit etmeniz bekleniyor. Bu teyite ihtiyaç yok.
"Bunu yazarlarımız, köşe yazarlarımız, özellikle CHP'nin içinde 'kadın vekiller', CHP seçmeni içerisinde bir grup ama özellikle partilere indirgemek de istemiyorum. Ancak bu konunun çok fanatikleri var. Bir değersizleştirmeye dönüyor. Deniyor ki şimdi; Türkiye'de Tansu Çiller başbakandı. Şimdi ben Ak Parti Grup Başkanvekili olarak bunu bilmediğim mi düşünülüyor acaba. İnanamıyorum bunların söylendiğine. Türkiye'de kıyafetinden bağımsız olarak kadınlar, bütün siyasal tarihimiz boyunca pek çok problem yaşamışlardır. Fakat bu yaşadıkları problemlerin tamamı fikirleri ve kendi ürettikleri siyaset ile alakalıdır. Ben kategorik bir yasaktan bahsediyorum; sadece başörtülü olmak... İsminizden, kimliğinizden, yüzünüzden bağımsız bir yasaktan bahsediyorum. Bu yasağı da Türkiye'de yaşayanlar sadece ve sadece başörtülü kadınlar. Yani başı açık kadınlar sadece başı açık diye hiçbir engelleme görmemiştir."
Gül: HDP'li vekil Ömer Faruk Gergerlioğlu, sosyal medya üzerinden Türkiye cezaevlerinde çıplak aramaya maruz kaldığını iddia eden kadınların mesajlarını yayımlıyor. Gündem oldu bu mesajlar, ne düşünüyorsunuz çıplak arama iddiası ile ilgili?
"Bir milletvekilinin adı üzerinden bunu söylemek istemem ama Ömer Faruk Gergerlioğlu kadar ben Meclis'i terörize eden başka bir milletvekili görmedim. Kendisinin geldiği bir yer var. Orayı siz artık bağlarsınız, nereden geldiğini. Bütün ajandası bu, genel kurula çıktığında böyle şeyler ifade ediyor. Ben Türkiye'de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum, yok böyle bir şey. Zaten bu konuya İçişleri bakanımız genel kurulda cevap verdi. Bunu çok net söyleyeceğim, bu bir FETÖ yöntemidir. Ne münasebet, hem de bahsettiği kadınlar mütedeyyin kadınlar. Bütün hayatı kadın mücadelesi ile geçmiş bir insanım, böyle bir şeye müsaade edebilir miyiz biz? Bir kadının böyle aranmasına biz tahammül edebilir miyiz? Akıl var, mantık var. Bunları yaparak bir kampanyanın sesi oluyor, tabi onların dışarıda ekipleri var. Büyütüyorlar, TT yapıyorlar. Türkiye'deki cezaevleri dünya ile kıyaslanamayacak kadar şartları iyi. Hiç kimse cezaevinde olsun istemem, istemeyiz. Süreçlerden geçerek geliniyor, anlatılıyor çocukları çok üzgün. Tabii ki üzgün, eşi üzülmez mi, evlatları üzülmez mi, üzülür. Ama onların üzülmesi suçu ortadan kaldırmıyor. Yani burada odaklanmamız gereken ailesi çocukları değil, odaklanmamız gereken suçu iddia edilen şüpheli, mahkumsa mahkum. Türkiye'de cezaevlerinde bu şekilde bir muamele olamaz. Hele ziyaret edilen birisi ile alakalı olarak. Ya nerede yaşıyor bu insanlar? Böyle bir şey olabilir mi? İnanılır gibi değil. Bunlar kesinlikle yok, kasti bir siyasi propaganda var."