AKP'nin Türkiye'yi İslamlaştırma gibi bir derdi yok

Furkan Hareketi lideri Alparslan Kuytul Hocaefendi dün akşam (17.03.2017) Furkan Vakfı binasında gerçekleştirdiği tefsir dersi sonra kendisine yöneltilen "Batı ülkelerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İslam'ı getirmesinden korkmasını ve hepsinin referanduma karşı olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna cevap verdi.

Eklenme Tarihi: 18 Mar 2017
8 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
AKP'nin Türkiye'yi İslamlaştırma gibi bir derdi yok

Alparslan Kuytul Hocaefendi "Batı ülkelerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam’ı getirmesinden korkmasını ve hepsinin referanduma karşı olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna verdiği cevapta, 'AKP’nin Türkiye’yi İslamlaştırma gibi bir derdinin olmadığı meydandadır. Onun için Avrupa’nın Türk Bakanlara göstermiş olduğu bu tavır bundan kaynaklanıyor olamaz. Başkan olmasını istemiyor olabilirler ama mesele sanki sadece o da değil.' ifadelerini kullandı.

AKP'NİN LAİKLİĞİ KALDIRMAK GİBİ BİR DERDİ YOK!

Batılı ülkelerin derdi Cumhurbaşkanı Türkiye’ye İslam’ı getirecek ondan dolayı rahatsızlar bu söz konusu değil. Zaten cumhurbaşkanının da böyle bir iddiası yok. Birçok konuşmasında hilafet diye bir derdinin olmadığını, laikliği kaldırmak diye bir derdi olmadığını, laikliğin doğru olduğunu ve İslam ülkelerinin laikliği neden kabul etmekte bu kadar zorlandığını, laikleşmeleri gerektiğini kaç defa söylemiştir. Dolasıyla bakanların o şekilde karşılanması protesto ile karşılaşmaları AKP’nin yada Cumhurbaşkanının Türkiye’yi İslamlaştıracağından değil. Herkes çok iyi biliyor ki hatta ben size geçen haftalarda Türkiye’de suç oranlarını hepsini size açıklamıştım. O istatistikleri onlarda kabul ediyorlar ve Türkiye’de ki içki oranının arttığını zinanın AKP tarafından suç olmaktan çıkarıldığını bizzat AKP’nin televizyonlarında AKP’yi savunanlar anlatıyor. Ve bununla övünüyorlar adeta. AKP’nin Türkiye’yi İslamlaştırma gibi bir derdinin olmadığı meydandadır. Onun için avrupa’nın Türk bakanlara göstermiş olduğu bu tavır bundan kaynaklanıyor olamaz.

HÜKÜMETLER HÜKMEDEMEMEKTEDİR

Başkan olmasını istemiyor olabilirler ama mesele sanki sadece o da değil. Yani Türkiye’de siz herkese baskı yapıyorsunuz, konferansları iptal ediyorsunuz, bizde sizinkini iptal ediyoruz mesajını vermek istemiş olabilirler. Konferansları iptal edilen en çok hoca olarak ben bu yapılanı yine de kınarım bir memleketin bakanının programı iptal edilemez. Bu ayıptır. Bize yapıldığında bunu yapanları biz nasıl kınıyorsak onlarında kınanması gerekir. Bizim kınamaya hakkımız var. Ben kınayabilirim. Çünkü ben kimsenin konferansını iptal etmedim. Ama AKP’liler kınayamaz çünkü AKP her gün konferans iptal ediyor. Hangi yüzle batılıların yaptığı bu yüzsüzlüğü kınıyorlar. Yapılan şey yanlış mı evet yanlış. Yanlış da siz bu yanlışı her gün yapan insanlarsınız. Yarın öğlen Ankara’da benim hanımımın konferansı vardı. Bugün Cuma namazından evvel haber geldi konferans iptal. Benim konferanslarımı zaten biliyorsunuz hepsinin iptal olduğunu. Gençlik programlarımız da iptal oluyor. Bu baskıyı yapan bazı emniyet görevlileri diyorlar ki bunu yapan hükümet değil, devlet! Devlet kim? Demek ki hükümet hamallık yapıyor. Yani önemli kararları hükümet vermiyor. Ya hükümet yapıyor diyeceksiniz ya da hükümetin bu ülkede hiçbir yaptırım gücü yok diyeceksiniz. Hükümetler Türkiye’de hamaldır diyeceksiniz. Devletin gerçek sahipleri derin güçlerdir diyeceksiniz. Halk tarafından seçilmişler değil zaman demek ki hükümetler sürekli darbeyle karşı karşıyadır. Sadece 12 Eylül değil, 71 muhtırası değil, 80 ihtilali değil, 97 28 Şubat’ı değil, 15 Temmuzu değil. Demek ki aslında hükümetler sürekli olarak baskı altındadır. Ve aslında hükümetler hükmedememektedir. Demek ki bu iş hükümet olmakla da olmamaktadır.

BİZİM EVET, HAYIR DİYE BİR DERDİMİZ YOK

Her tarafta baskı uygulandığı açık nasıl hükümetin haberi yok? Kim muhalif bir ses çıkarsa susturuluyor. Bizim evet hayır diye bir derdimiz yok ama evet pankartları duruyor hayır pankartları çıkarılıyor. Avrupa’nın tepkisi bundan da olabilir ama şundan da olabilir; on binlerce insan içeri atıldı bunların birçoğu suçsuz günahsız insanlar. Güney doğuda terörle mücadele yapacağız dediniz. Yapın da böyle mi yapılır? Tanklarla toplarla. On bin kişi öldü. Böyle mücadele mi olur? Buna da büyük tepki var bütün dünya da. Gerek 15 Temmuzdan sonra on binlerce insanın hapse atılması, onlarca gazetecinin yazarın içeri atılması, onlarca televizyonun radyonun kapatılması, onlarca derneğin kapatılması, bir sürü konferansların iptal edilmesi. Her kesin gözü önünde oluyor bunlar. Biz zaten tepkiliyiz. Avrupa tepki gösterse ne göstermese ne? Biz Avrupa tepki gösterdiği için göstermiyoruz.

Biz zaten baştan beri gösteriyoruz. Bu Avrupa sanki çok mu özgürlükçü diyeceksiniz. Avrupa’da ikiyüzlü davranıyor. Avrupa işine geldiği gibi. Özgürlükçü takılan Avrupa birliği şimdi mesela karar aldı Avrupa’dan bir işyeri sahibi başörtülü kadını iş yerinde çalıştırmama hakkına sahip. Eskiden böyle bir hak yoktu. Şimdi başörtülü istemiyorum diyebilecek. Avrupa’ya bakın. Özgürlükçü Avrupa. Yani kâfirden dost olmaz biz onları kınıyoruz ama hükümetin kınama hakkı yok. Ben bunu söylüyorum. Avrupa’nın yaptığını doğru bulmuyorum ama hükümette kendi yaptığını inkar etmesin. Kimse konuşamıyor. Ben herşeyi göze almışım konuşuyorum. Kimseyi konuşturmuyorlar. Ve Avrupa’nın bakanlarımıza yaptığı bu saygısızlıkta şunun da payı olabilir; tam bilmiyorum ama inceleyemedim duydum sadece Türkiye’nin kendi kanunlarında bile yurt dışında seçim propagandası yapmak yokmuş. Avrupa’da da sanırım böyle bir kanun var. Avrupa şöyle düşünüyor olabilir; senin ülkende olan bir referandum sen gelip benim ülkemde benim topraklarımda propaganda yapıyorsun bu nasıl iş? Böyle düşünüyor da olabilir. Ama bence bütün bunların dışında başka sebepler var. Avrupa Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşmasından rahatsız. Bence işin arkasında daha büyük şeyler var referandum bile değil asıl mesele. Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşması Avrupa’yı ve Amerika’yı kızdırmaktadır. Kızmakta haklı mıdırlar? Türkiye bu güne kadar Avrupacı ve Amerikancı bir siyaset izledi. Şimdi de tamamen orayı bıraktı yönünü Rusya’ya döndü. Bir türlü ortayı bulamıyor. Sen bir devletsin devletlerin dostu olmaz menfaatleri olur. Her ikisi ile de güzel münasebetler kur. Avrupa’da sana güzel davranmak zorunda kalsın tamamen Rusya’ya- Çin’e meyletmeyesin diye, Rusya ve Çin’de sana iyi davranmak zorunda kalsın tamamen Avrupa’ya ve Amerika’ya meyletmeyesin diye. Yani iki tarafı da idare eden bir siyaset izlenemez mi? Ama bizim siyasetçilerimiz halkın karşısında siyaset yapıyor. Dış politikayı halkın karşısında konuşuyor. Muhtarlarla konuşuyor. Bu meseleler muhtarlarla konuşulmaz. Bunlar uzmanlarla konuşulur, bir siyaset belirlenir onu dışişleri bakanı uygular. Her gazeteci soru sorduğunda cumhurbaşkanı konuşamaz. Başbakan her gazeteci bir şey dediğinde her mitingde Avrupa’ya Amerika’ya Rusya’ya birine bir laf söylemesi doğru olamaz. Bu Türkiye’ye bütün ülkeleri düşman eder. Konuşma esnasında ağzından bir laf çıkabilir. Bu devletlerarası münasebettir. Oyuncak değil bu. Savaşa kadar gider bu. Avrupa’nın şimdiki tepkisinin arkasında başka şeylerde olabilir.

AKP’li yetkililer Türkiye’nin kalkınmasından rahatsızlar diyorlar da bunlar bana hiç gerçekçi gelmiyor. Ekonominin geriye gittiği herkesin malumudur, memlekette kriz olduğu bir gerçektir. Üstü kapalı bir kriz var. Dolar fırlamış Euro fırlamış hala Türkiye’nin büyümesinden bahsediyorlar. Böyle göze görünen büyük yatırımlar üçüncü köprü gibi, havaalanı gibi, Marmaray projesi gibi bazı projeler yapılmıştır, evet bunlar önemlidir ama Avrupa’da zaten bunların alası var ki yani. Sen daha yeni yerin altından gidiyorsun Avrupa elli sene evvel gitmiş zaten yerin altından. Yani bunlardan dolayı Türkiye çok büyümüş çok kalkınmış tehlikeli hale gelmiş falan diye görmezler senin milli bütçen meydanda. Senin milli bütçen onlarınkinin çok daha azı. Fert olarak konuşalım çünkü beş milyonluk devlette var seksen milyonluk devlette var. Fert başına düşen milli gelir bir takım hesaplamalarda değişiklik yapmak suretiyle, eski hesaplamaları değiştirmek suretiyle sende on bin dolar oldu. Sen değişiklik yapa yapa anca on bin dolara çıkarabildin, ne kadar gerçek o da şüpheli. Çünkü daha evvel başka bir sistem ile hesaplanıyordu sistem değişince on bin dolar oldu, daha evvel üç bin dört bin dolardı. Ne kadar gerçek olduğu da şüpheli diyelim ki on bin dolar, Avrupa da Amerika’da otuz bin dolar kırk bin dolar. Yani Türkiye’nin gücünü çok büyütecek değiller. Senin bir kere sanayin yok daha bir taksi bile yapamıyorsun. Yani bırak nükleer güce sahip olmayı bir taksi dahi yapamıyoruz. Yaptığımızı da oradan buradan parçaları alarak burada montesini yapıyoruz yaptık dediğimiz de bu. Yani buradan olayı örtbas etme var sanki Türkiye çok kalkınıyormuş o yüzden Avrupa çok kıskanıyormuş o yüzden bu muameleleri yapıyormuş. Biz hayır’cı da değiliz evet’çi de değiliz ama bana öyle geliyor ki; bu kriz evet oylarını arttırmak için tırmandırılıyor.

BİR DEVLET BAKANININ ÖNÜ KESİLİR Mİ?

Hollanda hükümeti açıkladı gelmeyin dedi neden gidiyor bizim bakanımız? Sen bir devleti temsil ediyorsun neden gidiyorsun? Bir devletin bakanının önü kesilir mi? Konsolosluğumuza otuz metre kala önünü kesiyorlar, konsolos bakanı karşılamaya gelemiyor, bakan da oraya gidemiyor. Bu bir memlekete yapılabilir mi? Neden bunu yapıyorsunuz? Bunu AKP sanki bilerek yapıyor kasten yapıyor. Mahsus bakanı gönderiyor, bakana da böyle muamele etsinler işte evet oyları çoğalsın. ‘İşte bak bize zulüm ettiler şöyle yaptılar, böyle yaptılar.’ Sana dediler gelmeyin, gelirseniz izin vermeyeceğim dedi. Sen zorla bakan gönderiyorsun bakanın uçağını indirmediler ayıp değil mi? Yani üç tane evet oyunu arttırmak için devleti rezil etmeye ne hakkınız var? Bir bakanın uçağının indirilmemesi demek ne demek? Yani illa da ineceğim deseydi mesela belki de savaş uçaklarıyla vuracaklardı. Neden bu noktaya getiriyorsunuz? İstemiyorsa adam seni al başına çal de gitme, sen bir devleti temsil ediyorsun. Hayır bunların niyeti evet oyunu çoğaltmak. Bir bakanın uçağını indirmeyince diğer bakan kara yollarından giderim diyor lafa bakın. O bayan Aile bakanı o zaman ben taksiyle giderim diyor. Yani bacım, hanımefendi, sayın bakanım bu çocuk oyuncağı değil, devleti rezil etmeyin. Biz Osmanlının Torunlarıyız, biz dünya devletiydik, bizi rezil etmeyin! Var mı böyle bir şey bizim tarihimizde? Üç tane evet oyunu arttıracağım diye bakan üzerine bakan gönderiyor. Yani bunlar kabul etmezse rezil oluruz diye düşünmüyor. Akılları sıra oylar artar diye düşünüyorlar. Oylar artar artmaz onu ben bilemem. Ama belki de bundan sonra oradaki Türklerin başı belaya girebilir, oradaki Türkler gitgide istenmeyen ırka dönüşebilir. Ve hatta oradaki Türkleri geri de gönderebilirler. Ne yapacaksınız? Hadi gönderdi Almanya 3 milyon Türk ne yapacaksınız? İstiyorsan tamam ama istemiyorsan çok zorlamaya gerek yok. O muamele ne AKP’nin İslamı getireceğinden korktukları için ne de Türkiye’nin çok büyüdüğünden, büyüyeceğinden korkup da önünü kesmek için yapılan bir muamele değil. Bu hem Türkiye’de yapılanlara tepki göstermek için yani sen kendi halkına böyle yaparsan bende sana böyle yaparım mesajını vermek için. Hem de Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşmasından dolayı olabilir. Ve başka sebepler de olabilir, görünen budur.