Okuldaki çocuklar arasındaki çatışmalar yaygındır. Neredeyse ana sınıfından itibaren çocuklar ve gençler anlaşmazlıklara ve tartışmalara yol açan çeşitli durumlara dahil olur. Kuşkusuz, bu tür sosyal etkileşim biçimleri kaçınılmazdır. Aslında sosyal gelişimin erken bir aşamasında oldukları için de faydalıdır.
Ancak, daha büyük bir grup çocuk çatışmaya dahil olduğunda, çocuk üzerindeki psikolojik baskı artar. Bu gelecekte çeşitli olumsuz psikolojik sonuçlara neden olma riski taşır. Ne yazık ki bu sorun dünyanın hemen her ülkesinde yaşanmaktadır. Bu nedenle mobbing ve zorbalık daha genelinde akran zorbalığı hakkında bilgi sahibi olunması önemlidir.
Mobbing ile Zorbalık Arasındaki Fark Nedir?
Latince kararsız kalabalık anlamına gelen ‘mobile vulgus’ sözcüklerinden türeyen ‘mob’ sözcüğü,İngilizce kanun dışı şiddet uygulayan düzensiz kalabalık ve çete anlamına gelir. Mobbing, bir kişinin bir grup içinde kitlesel olarak taciz edilmesi şeklinde ortaya çıkan bir psikolojik şiddet biçimidir.
Yıldırıcı ve sindirici hareketler iş yerlerinde, okullarda ya da askeriye gibi hiyerarşi oranı yüksek örgütlerde farklı terimlerle anılmaktadır. Terminolojideki farklılıklar ülkeler arasında da değişmektedir. Örneğin İngiltere ve Avustralya’da bu tip davranışlar örgütler arasında ayrım yapmaksızın ‘bullying’ – zorbalık adı altında birleştirilmiştir. Ancak A.B.D. ve Avrupa ülkelerinin çoğunluğunda ‘bullying’ yani zorbalık terimi okullarda uygulanan psikolojik terörü anlatmak için kullanılır. Mobbing terimi ise iş yerlerinde uygulanan psikolojik tacizi anlatmak için kullanılmaktadır.
Mobbing kavramı ilk olarak, Avusturyalı bilim insanı Konrad Lorenz tarafından, hayvanların bir yabancıyı ya da avlanmakta olan bir düşmanı kaçırmak için yaptıkları davranışı betimlemek için kullanılmıştır. Daha sonra 1984 yılında İsveçli Dr. Peter‐Paul Heinemann, çocuklarda diğer çocuklara yönelik olarak sergilenen ve genelde zorbalık ve kabadayılık olarak bilinen davranışları araştırmıştır.
Aslen Alman olan ancak mobbing üzerine araştırmasına İsveç’te başlayan Dr. Leymann ise mobbing kavramını okullardaki bu şiddetin iş yerlerinde yetişkinler arasında da yaşanmakta olduğunu keşfedince kullanmıştır. Terim ilk önce İsveç’te literatüre girmiş daha sonra diğer ülkelere yayılmıştır.
Akran Zorbalığı Nedir?
Okulda zorbalık (akran zorbalığı) genel olarak kışkırtma unsuru olmaksızın aralarında fiziksel ya da psikolojik açıdan bir güç eşitsizliği olan çocuklardan güçlünün, karşı tarafa bilerek ve isteyerek, sistemli bir biçimde belli zaman aralıkları ile uyguladığı, kurbanda korku, endişe veya zarar vermeyi amaçlayan fiziksel, sözel, psikolojik saldırı veya yıldırmayı kapsar.
Zorba davranışlar; sözel, fiziksel veya ilişkisel olabilir. Sözlü zorbalık; isim takmak, alay etmek, karşıdaki insanın onurunu zedelemek, küçük düşürmek, iğnelemek, hakaret etmek, tehdit etmek biçiminde olur. Fiziksel zorbalık ise vurmak, yumruklamak, tekmelemek, tırmalamak, çelme takmak gibi eylemlerdir. Son olarak ilişkisel zorbalık görmezden gelmek, dışlamak, yok saymak, yabancılaştırmak, düşmanca bakışlar sergilemek, kişisel eşyalarını saklamak veya bunlara zarar vermek biçiminde karşımıza çıkacaktır.
Mobbinge uğrayan kişilerin cinsiyetleri arasında çok önemli bir fark olmasa da erkek mağdurların çok büyük çoğunluğunun erkekler tarafından, kadın mağdurların da kadınlar tarafından taciz edildiği araştırmalarca kanıtlanmıştır. Okullarda da sürecin benzer bir biçimde işlediği basit bir gözlem sonucunda görülecektir.
Tek bir zorbalık vakası bile, derin bir duygusal yara bırakabilir. Çocuk agresif ve endişeli hale gelir, depresyona ve davranış sapmalarına maruz kalır. İlişki kurma ile ilgili zorluklar yaşamaya başlar. Çocuklukta zorbalık mağdurları genellikle işyerinde mobbing kurbanı olurlar.
Akran Zorbalığı Neden Kaynaklanır?
Bandura’nın sosyal öğrenme teorisine göre zorbaca davranışlar, bireysel ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle oluşur. Buna göre zorbalığın oluşmasında sosyal çevrenin doğrudan ve dolaylı etkileri vardır. Doğrudan etki; çocukların saldırgan davranış modelini akranlarından ve yetişkinlerden öğrenmeleri biçimindedir. Dolaylı etki ise; algıları, normları ve eğilimleri almaları, kabul etmeleri ve kendine mal etmeleridir.
Çocuklar ve gençler; okul dışında, okula gidip gelirken, okul bahçelerinde, oyun alanlarında ve otobüs duraklarında da zorbalıkla karşılaşabilirler. Bunun yanı sıra, son yıllarda elektronik araçlarla yapılan siber zorbalık da yaygınlaşmaktadır.
Okullarda Zorbalığı Önlemek İçin Ne Yapmalıdır?
Okulda zorbalığın nedenleri ve düzeyi, ülke, toplum ve ailedeki zorbalığın nedenleri ve düzeyleri ile paralellik gösterir. Hatta onların yansımaları olduğu kabul edilir. Geçmişten günümüze erkeklerin kadınlar üzerinde, zenginlerin fakirler üzerinde, güçlülerin zayıflar üzerinde, ebeveynlerin şiddet ve tehdit yoluyla çocuklar üzerinde kontrol sağladığı bilinen bir gerçektir. Benzer durum okul ortamında da karşımıza çıkar.
Çocuklar çoğu zaman, özellikle de saldırganlığın ödüllendirildiğini gördüklerinde, çatışmaları saldırganlıkla çözmeyi öğrenir. Çocukların en çok taklit ettiği insanlar, elbette ki anne babalarıdır. Gerçekten de fiziksel kötü muamele sergileyen anne babaların çok büyük bir bölümü, çocukken kendi anne babalarından kötü muamele görmüştür.
Sonuç Olarak;
Okullar, zorbalığın adresi olmamalıdır. Bunun yerine çocuklara, ailelere ve topluma bilgi verme, yapıcı yollarla sorun çözme, sağlıklı iletişim kurma ve tartışma becerilerinin kazandırıldığı kurumlar olmalıdırlar. Bu nedenle özellikle öğretmenlerin iyi birer gözlemci olması önemlidir. Ancak sadece gözlemci olmak da soruna bir çözüm olmayacaktır.
Herhangi bir biçimde ortaya çıktığında zorbalığa uygun tepki vermemek tekrarlama riskini desteklemek demektir. Öğrencilerin okul ortamı içinde kendilerini güvende hissedebilmeleri için sorumlu yetişkinler tarafından dinlenme ve zorbalığa karşı sıfır tolerans yaklaşımı gösterildiğini bilmeleri gerekir.
Okulda zorbalık ve yıldırma, hem mağdurun hem de saldırganın geleceğini olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle, çocukların çatışmalarını kendilerinin çözmesini beklememelidir. Bunun yerine, hemen müdahale edilmelidir. Her türlü tacizi kınarken öğretmenlerin, ebeveynleri ve çocukları zorbalığın doğası hakkında bilgilendirmesi çok önemlidir. Okullar sadece matematik, fizik öğretilen kurumlar değildir. Okullar gençlerimizin geleceğini biçimlendirmelidir. Bu süreçte öğretmenlerin farkındalığı bir çok sorunu daha başlangıç aşamasındayken çözme potansiyeline sahiptir.