Bakan Albayrak, Fransa Finans Bakanı Bruno Le Maire ile Paris’teki görüşmesinin ardından Türkiye dönüşü uçakta bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı.
“Bayramda saldırı olmadı"
Türkiye piyasalarının tatilde olduğu bayram boyunca uluslararası piyasaların açık olduğunu hatırlatan Albayrak, şöyle konuştu: “Herhangi operasyonel bir saldırı görmedik. Yaşadığımız süreçler bize çok farklı şeyler öğretiyor. Küresel sistemde her anlamda teyakkuzda olmamız lazım ülke olarak. Ekonomide artık bir açıklama ile bir tweet ile piyasalar hareketlenebiliyor. Ülkeler ile ilgili çok önemli hareketlenmeler meydana gelebiliyor. Ekonomide artık tüm kurumlar, piyasalar ile sürekli teyakkuzda olunması gereken bir döneme girdik. Reflekslerinizin güçlü olması gerekiyor.”
“Bu dönemi fırsat olarak görüyoruz"
Bakan Albayrak, bu yaşanan süreçlerin ülkeler açısından tehdit olduğu kadar fırsat da olduğunu da öne sürerek “Ekonomik ve finansal sistemi yaşanabilecek dalgalanmalara karşı çok daha güçlü bir mimariyle inşa etmek durumundasınız. Bu süreçlerden çok farklı dersler çıkarıyoruz. Bu süreci, Türkiye ekonomisinin, finansal mimarisinin, sisteminin değişimi ve dönüşümü için, çok daha güçlü bir yapıya kavuşması için fırsat olarak görüyoruz” diye konuştu.
“Türkiye’nin hedef alındığı noktalar yok mu?"
Türkiye’ye has bir durumdan ziyade küresel bir süreçle karşı karşıya olunduğunu savunan Albayrak, “Türkiye’nin hedef alındığı noktalar yok mu? Siyasi bir argüman üzerinden manipüle etme çalışması yok mu? Var. Biz de bütün paydaşlarla, aklıselim içerisinde iletişimimizi etkin kılarak bu süreçten daha güçlü bir şekilde çıkmak için gece-gündüz çalışıyoruz” diye konuştu.
“Her gün yeni bir adım…"
Atılan adımların etkisinin sorulması üzerine “Elbette etkisi oluyor. Biz önümüzdeki dönemde ekonomik süreci daha farklı ve yeni adımları atarak yöneteceğiz. Her gün yeni bir adım. Yeni bir mimari inşa ediyoruz” diyen Albayrak, İstanbul finans merkezi olacaksak piyasaların geliştirilmesi, regüle edilmesi, denetlenmesi, takip edilmesi, monitör edilmesi, Türkiye’yi güçlü o mimariye taşıyacak yeni adımların atılması gerektiğini vurguladı.
“2023 Türkiyesinden kazançlı çıkacaklar"
Dalgalanmaların ardından yaptıkları uluslarararası telekonferansa 6 bin 100 yatırımcının katıldığını hatırlatan Albayrak, “Bugüne kadar en yoğun katılımlı telekonferans 8 bin kişiyle Brexit sonrası İngiltere’ye yapıldı. Bu, bugüne kadar yapılmış en yoğun yatırımcıdan biri oldu. Siyasi saikle hareket eden yatırımcıların tamamı sonunda ekonomik olarak kaybedecek. Çok güçlü Orta Vadeli Planı ile, mali disipliniyle, yapısal dönüşümüyle, sanayi dönüşümüyle, katma değerli ürün üretim altyapısıyla, çok güçlü bir dönüşüm sürecine gidiyor. Türkiye’ye bu makul bakış açısıyla bakan yatırımcıların tamamı 2023 Türkiye’sine geldiğinde bu resimden çok daha kazançlı çıkacak. Türkiye trenine atlamayan, bu treni kaçıran kaybedecek” dedi.
“Bugün bana yarın sana"
Küresel süreçte yaşanan gelişmeleri fırsat olarak değerlendirmeyi amaçladıklarına dikkat çeken Albayrak, “Eylülde görüşmelerimiz var. Dünyanın dört bir tarafıyla, Fransa’dan Almanya’ya, Rusya’dan Çin’e, Katar’dan İngiltere’ye kadar çok geniş yelpazede görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Son yaşananlar şunu net bir şekilde ortaya koydu ki, dolar, küresel ve finansal sistemde artık güvenilir bir ticari enstrüman olmaktan çıkmıştır. Bugün Türkiye’ye böyle bir müdahale, yarın bana, ertesi gün diğerine. Şimdi siz güvenilir liman diye on yıllardır dünyaya pazarladığınız liberal, serbest piyasa, adil paylaşım, adil ticaret, güzel işbirlikleri için kullandığınız bir enstrümanı, bir para birimini siyasi saikle bir veya birden fazla farklı ülkeler veya farklı ekonomiler için cezalandırma aracına dönüştürüyorsunuz” dedi.
"Türkiye ekonomisi, üretimle büyüdü"
Albayrak, yaşanan dalgalanma sonucu özellikle bankacılık ve reel sektör ilişkisinde sektör bazlı incelediklerini, stres testleri yaptıklarını, BDDK ve bankalarla düzenli toplantılar düzenlediklerini belirterek “KOBİ’lerin, reel sektörün bu dalgalanmalardan minimum etkilenmesi için çok önemli adımlar attık. Önümüzdeki süreçte piyasa güvenini çok daha artıracak adımları sürdüreceğiz. Türkiye ekonomisi, üretimle büyüdü, firmalarımız ortada, ihracat rakamlarımız ortada, istihdam rakamlarımız ortada. Bankacılık sektörümüzün güçlü yapısından memnunuz, daha da güçlü olması lazım. Ancak bu tek başına bir anlam ifade etmiyor. Reel sektörde aynı oranda güçlü olduğu sürece bankacılık sektörü de kalitesini görecek. Türkiye’nin reel ekonomisi altın yumurtlayan tavuktur kimsenin kesmesine izin vermeyiz vermeyeceğiz. Zarar vermeye çalışanlar da karşısında ilk beni bulacaklar” dedi.
Katar’la kazan-kazan ilişkisi
Piyasadaki dalgalanmaya karşı alınan önlemleri hatırlatan Albayrak, yaşanan süreçler ne kadar güçlü yönetilirse, sektörlerin de süreçten o kadar güçlenerek çıkacağını kaydetti. Albayrak, “Türkiye’ye karşı topyekûn bir saldırı olmasına rağmen ters tepki. Yaşanan süreç tamamen siyasi. Türkiye’nin ekonomik göstergelerinde, temel parametrelerinde bir değişim yok. Siyasi bir türbülans olduğu herkesin üzerinde mutabık kaldığı bir süreç. Bazı ülkelerle biz anlaşmalar imzaladık, bir kısmı devreye girecek. Katar’la ilgili bu hafta farklı girişler başladı. Hatta geçen hafta bir kısmı başladı. Bu süreç, ikili ilişkilerimiz açısından her iki tarafın da kazan-kazan şekilde çıkacağı işbirlikleri geliştireceğimiz bir süreç olarak görünüyor. Önümüzdeki dönemde, yıllar sonra değil, günler, haftalar, aylar içerisinde portföy ve kaynak çeşitliliğini daha da geliştireceğiz. Türkiye ekonomisinin daha sağlam ve güçlü bir şekilde bu süreçleri yönetmesi için önemli adımlar hayata geçecek” dedi.
“Büyük bir risk görmüyoruz"
Albayrak, 2019 için en büyük riskin ne olduğu sorusuna verdiği yanıtta şunları belirtti:
“Türkiye’nin ekonomisi ve finansal sistemiyle ilgili büyük bir risk görmüyoruz. Türkiye ekonomisinin yaşanabilecek küresel krizlerde bile etkilenmesini minimum kılacak üç önemli özelliği mevcut. Birincisi; Türkiye kamu borçluluğu, net borçluluk olarak bakıldığında dünyanın en düşük ülkelerinden bir tanesi, bu anlamda risk yok. İkincisi; hane halkı borçluluk oranı olarak yine dünyanın en düşük ülkelerinden bir tanesi ve risk taşımıyor. Üçüncüsü; finansal sektörü çok güçlü bir seviyede. Bütün bu sınamalara, bütün süreçlere rağmen sorunsuz olarak yoluna devam ediyor. Sermaye yeterliliği noktasında yüzde 16’larda, bakıyorsunuz AB limiti yüzde 8 ki birçoğu yüzde 5, 6, 7’lerde, buna rağmen 8 limitinin bile iki katı üzerinde, bu anlamda bile güçlü. Türkiye’de bu üç sac ayağının sağlam olduğu bir resimde bir risk görmüyoruz. Küresel süreçte yaşanan gelişmeleri fırsat olarak değerlendirmeyi amaçlıyoruz.”
“Önemli hareketlilik yaşanıyor"
Albayrak, “Başta Katar olmak üzere uluslararası sermaye noktasında önemli hareketlilik yaşanıyor. Son dönemde bazı ülkelerle anlaşmalar imzaladık, bir kısmı devreye girecek. Katar’la ilgili bu hafta farklı girişler başladı. Hatta geçen hafta bir kısmı başladı. Bu süreç, ikili ilişkilerimiz açısından her iki tarafın da kazan-kazan şekilde çıkacağı işbirlikleri geliştireceğimiz bir süreç olarak görünüyor. Önümüzdeki dönemde, yıllar sonra değil, günler, haftalar, aylar içerisinde portföy ve kaynak çeşitliliğini daha da geliştireceğiz. Türkiye ekonomisinin daha sağlam ve güçlü bir şekilde bu süreçleri yönetmesi için önemli adımlar hayata geçecek“ dedi.
“Halkbank’a ceza gelirse siyasi olur"
ABD’deki Halkbank davası hakkında Albayrak, şöyle konuştu: “Halkbank konusu farklı kesimler tarafından farklı manipülasyon konusu olarak yine arka planda kullanılıyor. ABD’nin İran’a yönelik yaptırım kurallarına uygun hareket ederek İran dış ticaret işlemleri Halk Bankası aracılığıyla yürütüldü. ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü Dairesi (OFAC), İran işlemlerinde Halkbank’ın rolünden ve ticaret yöntemlerinden sürekli haberdar edildi. Tüm işlemler başta ABD’nin uluslararası yaptırım kararları olmak üzere uluslararası hukuka ve düzenlemelere uygun olup, şeffaftı. Halkbank uzun yıllardır yaptırımlar ve uyum konusunda uzman bir ekibe sahip olup, yaptırımlar ve uyum konusunu en üst düzeyde uygulayarak her işlemi büyük bir ciddiyet ve titizlikle yürüttü. İnceleme süreci başladıktan sonra da, ABD makamlarının talep ettiği bilgi ve belgelerin ibrazı için tam bir işbirliği içerisinde, ABD’li hukuk firması King and Spalding ile sözleşme imzalanarak, tüm İran bağlantılı işlemlerin incelenmesi talep edildi. Bağımsız denetim formatında yapılan incelemede, ABD’li uzman data analiz firması Exiger de rol aldı. İnceleme için gerekli olan tüm İran dış ticaret işlemlerine ait verileri, e-postaları ve ilgili tüm dokümanları ABD’li firmaların incelemelerine sunuldu. Aylarca süren bağımsız inceleme süreci sonunda; bankanın ABD’nin İran’a yönelik birincil ve ikincil yaptırım kurallarını ihlal etmediği, İran dış ticaret işlemlerinde şeffaf olmayan uygulama ve yöntemlerin bulunmadığı, tespit edilmiştir. Bu tespitler kanıtlayıcı belgeleriyle birlikte ABD’li yetkili kurumlara hukuk firması aracılığıyla bildirildi. Halkbank’ın bu süreçte ismini bile zikretmek hukuk dışıdır. Biz Halkbank ile ilgili bir ceza beklemiyoruz. Aksi tamamen siyasi bir karar olur bu siyasi kararı da biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak o şekilde değerlendiririz.”
“Bir daha vergi barışı olmayacak"
Vergi barışında verilen süre dolduğunu kaydeden Albayrak, “Yapılandırmaya başvuran mükellef sayısı 5 milyon 484 bin 200 bin kişi oldu. Tahsil edilecek alacak tutarının toplamı ise 60.5 milyar TL. Benim Bakanlığım döneminde bir daha böyle bir vergi barışı olmayacak. Ben 1 yıl kalırım, 5 yıl kalırım bilmem benim döneminde bir daha vergi barışı yok. Ve biz daha yalın ve daha tabana yayılmış vergi sistemi için çalışıyoruz” dedi.