Ehli-Sünnet Alimler Birliği, Darbe Karşıtı Alimler Cephesi, Yurtdışındaki Filistinli Alimler Heyeti, Lübnan Müslüman Alimler Heyeti, Moritanya Alimler Yetiştirme Merkezi, Moritanya Alimler ve İmamlar Forumu, Mağrib Alimler Birliği, Mısırlı Vaizler Sendikası, Sudan Alimler Heyeti gibi kurumlar ve yaklaşık 160 alim Mısır'da yaşanan olaylara ve Cumhurbaşkanı Mursi başta olmak üzere darbe karşıtlarına verilen idam cezaları hakkında, ortak bir bildiri yayımladı.
Mevcut yönetimin, "milletin iradesine darbe yaptığı" savunulan bildiride, şu ifadelere yer verildi:
"Mısır'daki mevcut yönetim milletin iradesine ve seçimine darbe yaparak, seçilmiş meşru cumhurbaşkanını kaçırdı, darbenin mimarı sahte seçimlerle cumhurbaşkanlığı makamını gasp etti. Darbe yönetimi, yargı da dahil tüm yetkileri eline aldı, insanlar susturuldu. Rejim, haksız yere binlerce insana kıydı. Sebep olmaksızın on binlerce insanı tutukladı. Uydurma davalarla ülke içinde ve dışındaki insanlar hakkında idam ve hapis cezaları verdi."
"Ümmetin yapması gereken seçilmiş yöneticisini esaretten kurtarmasıdır" vurgusu yapılan bildiriye şöyle devam edildi:
"Yönetici ve halklarıyla ümmet, sabitlerini korumak amacıyla, bu rejime direnmek, meşru tüm yolları kullanarak bu sistemin kırılması için çalışmalıdır. Ümmet ayrıca, bu suç rejiminin, darbeye karşı geldiği, milletin iradesine saygı duyulmasını ve özgürlük istediği için tutukladığı herkes özellikle de kadınların özgürlüğüne kavuşturulması amacıyla Allah'ın dinindeki meşru araçlarla elinden gelen tüm çabayı sarf etmelidir."
Bildiride, Filistin direnişine karşı olanların Sina'yı yıktığı ve bölge sakinlerini yerlerinden ettiği belirtildi. Bildiride, söz konusu durumun, "Siyonistlere destek ve koruma" olduğuna işaret edildi.
Bildiriyi imzalayan Alimler, "Prof. Dr. Muhammed Mursi'nin ülkenin meşru cumhurbaşkanı olduğunu belirtiyor. Alimler, "Onun ve darbe karşıtlarının hakkında verilen idam kararı şeren hükümsüz, hukuki olarak da 'yok hükmündedir'. Bu rejime destek olmak ve onunla iş birliği yapmak şeri olarak haram, hukuki olarak da suçtur. İşlenen suçlara apaçık bir şekilde ortaklıktır" görüşüne yer verdi.
Darbe sahnesinde Ezher Şeyhi'nin yer alması, işlenen suçlar karşısında sessiz kalması, onun meşruiyetini düşüren, konumunu zedeleyen şer'i bir suç olduğunu ifade edilen bildiride, "Onun bu davranışları kendisini suç ortağı haline getirmiş ve şanlı Ezher tarihini karalamış, bugününü mahvetmiş geleceğini de yıkmıştır" değerlendirmesinde bulunuldu.
Can, mal ve ırzı hangi vesileyle olursa olsun korumanın meşru hak ve dini vecibe olduğuna vurgu yapılan bildiride şunlar, kaydedildi:
"Kimse buna engel olamaz" ifadesi kullanılan açıklamada, İslam ülkeleri liderleri ve dünyadaki tüm ilim, kültür ve vicdan sahibi kimselere, "Mısır'ı bu zalim sistemden korumak için çaba sar etmesini istiyoruz. Öldürme, kan dökme, yıkma ve yağmalama faaliyetlerini engellemelerini halk iradesini hakim kılmalarını talep ediyoruz. Dökülen kanın, alınan canların, zulmün ve zorbalığın hukuki sorumluluğunu bunlara yüklüyor. Öte yandan, halka zulmedilmesine karşı duran ülkeleri, hukuk kurumları, siyasetçi, basın mensubu ve alimleri tutumlarından ötürü takdir ediyor. Tarih, halkın yanında duran ile diğerlerinin tutum ve davranışlarını kaydedecektir. Mısır'da ve yurt dışında darbeye karşı çıkan kesimlerden, Mısır'ın darbecilerin zulmünden ve onların işlediği suçlardan temizlenmesi, şehit kanlarının zafere ulaşması için bu suçlu sisteme karşı direnmek amacıyla birlik olmasını talep ediyoruz."