İNADINA DEĞİL; ALLAH İÇİN TESETTÜR…
‘İnadına mini etek… İnadına dekolte… İnadına kızlı-erkekli oturma…’
Bu sözleri söyleyenler, kendilerini aydın, entelektüel ve de çok akıllı zanneden, Türkiye’nin önde gelen Kemalist ulusalcıları. Karşılarında da onlara alkış tutan bir kitle…
Aslında bu akıl ve ahlak fukarası varlıkların (bu kimselere, ‘insanlar’ veya ‘adamlar’ demek içimden gelmiyor), seviyesiz çağrılarını mevzu bahis etmek dahi insanı rahatsız ediyor. Ancak toplumumuzu, özellikle de kadınımızı ve dolayısıyla erkeğimizi ifsad etmeye çalışan bu zihniyetin, dibe vurmada hangi noktada olduğunu anlamamız önemli.
Topluma, insanî değerler anlamında ve hatta ideolojik temelli fikir anlamında vereceği hiçbir değer ve fikriyâtı kalmayanlar, ahlaksızlık çığırtkanlığıyla berbat hayat tarzlarını empoze edip, bu hayat tarzını yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Kadınlarımızı bozmaya dönük bu ahlaksız davetlerinin öncesinde ise: ‘komşunuza gidip anlatın-ikna edin… Biz size Bandırma vapuruna binin demiyoruz… Hakkında idam kararı çıkacak da demiyoruz… Gerekirse çıksın şereftir; bir küçücük hayatımız var…’’ diyerek de, düzeysiz çağrılarını dramatize ve idealize etmeyi de ihmal etmiyorlar.
İşte insanımıza yıllarca, çağdaş ve aydınlık düşünce diye empoze edilen köhnemiş düşüncelerin açık-seçik, kamufle edilmeden, takiyye yapılmadan dile getirilmiş halidir bu sözler. Kadını açık-saçık görmek isteyen ve onlara bunun çağrısında bulunan bu varlıklar, kadına hangi nazarla baktıklarını açığa vurdular. Kendi cenahlarının kadınlarına bu çağrıyı yapanların, kadın hakları, kadına saygı vs. gibi laflarının da laf-u güzaf olduğu ve aynı zamanda kadınlarına verdikleri değer(!) ortaya çıkmış oldu. Tükenmeye yüz tutmuş bir zihniyetin hezeyanları; balçıktan-çirkeften medet umanların son çırpınışları… Açıkçası hem vahim hem de çok ibretlik bir durum.
Aaaah… Güzelim nezih, adaletli, medeni İslam dini. İslam kadını, etten kemikten öte bir varlık; aklı-fikri olan bir birey; topluma değer katacak zekâya ve donanıma sahip eşref’ü mahlûkât ve ulvî bir vazifesi olan ‘halife’ olarak tanımlıyor. Gel de şu ahlak fukaralarının, şu müfsidlerin konuşmalarına bakıp da İslam medeniyetini özleme. Gel de bu medeniyetsizleri def etmek ve İslam medeniyetini hâkim kılmak için var gücünle çalışma.
Biz onlar gibi, ‘kadınlarımız inadına şöyle-böyle olsun’ demiyoruz.
Biz diyoruz ki: Allah için tesettür; Allah için haramsız-temiz bir hayat; kadının onuruyla yaşaması için tesettür… Kadının meta olarak görülmeyeceği bir dünya kurmak için tesettür… Toplumsal huzurun inşası için haramsız, tertemiz bir hayat… Ve kadınıyla erkeğiyle insana yakışır bir hayat yaşamak için, İSLAM MEDENİYETİ.