Alparslan Kuytul Hoca, ‘Gündeme İslami Bakış’ adlı programda, başkasının yaptığı “Atatürk’e hakaret” konuşmasından dolayı hakkında açılan skandal dava ile ilgili son gelişmeleri aktardı. Mahkeme sonrası ses kaydı için Adli tıp yerine Adana Emniyeti Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı’ndan gönderilen rapora yapılan itiraz sonucu, yeni belge; Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı tarafından raporlandı. Alparslan hoca şu ifadeleri kaydetti:
‘Devlet konuşanın kim olduğunu çok iyi biliyor!’
“Atatürk'e hakaret iddiasıyla açılan dava, her seferinde farklı bir aşamaya geçiyor. Yine aynı dava, aynı dosya. Benim yapmadığım, başkasının yaptığı bir konuşmadan ötürü ben mahkemedeyim. Bu bir skandal! Konuşanın kim olduğunu devlet çok iyi biliyor! Kim olduğu da belli ama bir takım hedefler için bu iftirayı bana attılar. En iyi ihtimalle zorluk çıkartmak, beni uğraştırmak, yıldırmak istiyorlar ama onun dışında daha ileri boyutta, daha tehlikeli ihtimaller de var. Başka maksatlar da olabilir.
Video önce mahkemede izlendi. Hâkim beni görüyor, videoyu görüyor hala mahkemeyi devam ettiriyor. Bu normal mi? Bir yerden talimat gelmiş olmasa mahkemeyi derhal bitirmesi lazım. Bir yerden talimat gelmese emniyet zaten savcıya hiç başvurmaz. Çünkü konuşanın kim olduğunu herkes çok iyi biliyor. İstihbarat da, emniyet de, savcı da, hâkim de biliyor ki ben değilim. Buna rağmen mahkemeyi sürdürüyorlar!
Emniyet bu fezlekeyi hazırlamamalıydı, hazırladı. Savcı bunu iddianameye dönüştürmemeliydi, orada bitirmeliydi hazırladı ve mahkemeyi başlattı. Hâkim ‘direkt beraat sistemi’ ile berat vermeliydi, bitirmedi ve beni mahkemeye çağırdı. Mahkemeye gittim, beni gördü, videoyu gördü; buna rağmen adli tıbba göndermek istedi. Fotoğraf çekildi sonra ses kaydı alındı, Ankara Adli Tıp’a gönderildi. Güya Türkiye'nin başkentindeki Ankara Adli Tıp’da imkân yokmuş, bunu inceleyemiyormuş!
‘Koskoca İstanbul Adli Tıp Kendini Rezil Etti!’
İstanbul Adli Tıp’ın verdiği rapor diyor ki: Kafa yapısı farklı, yüz yapısı farklı, kulak yapısı farklı, yanakları farklı, dudakları farklı, kaşı farklı, burnu farklı, her şeyi farklı ama yine de bir ses kaydı daha yapılsın. Her şeyimin farklı olduğunu söyleyen sensin, demek ki bu farklı bir insan. Videoda konuşan kişiyle benim her şeyim farklı, o zaman daha ses kaydına gerek var mı? Koskoca İstanbul Adli Tıp kendini bu kadar rezil eder mi?
Hâkim mahkemede, eğer Adana Adli Tıp’ta ses kaydı alınabiliyorsa Adana Adli Tıp’a gönderelim, dedi. Adana Adli Tıp yerine önce Adana Emniyeti Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı’na gönderiyorlar. Hâlbuki bu meselenin kriminalde ne işi var? Bu iş, adli tıpın işidir, kriminale gönderiliyor. Bunun üzerine avukatım bildirdi; adli tıp yerine kriminale yazı gönderilmiş. Kriminalden; “Burada ses kaydı alınmamaktadır” ifadesinde bulundu. Gelen raporda; ‘ses kaydı alınamamaktadır’ demiyor, ‘alınmamaktadır’ diyor. Yani ‘Bu bizim işimiz değil’ demek istiyor. Avukatımız sordurunca, bu defa adli tıpa yazdılar, ertesi gün rapor geldi; biz geçen hafta ‘alınamamaktadır’ demiyor, dediğimiz için bu sefer cevabı o şekilde yazmışlar.
Adana Adli Tıp da ses kaydı alınamıyormuş. İnandınız mı? Çocuklar ses kaydı alıyor öyle değil mi? Tam Vine’lık! Tam bir rezalet! Tam bir skandal! ‘Acaba Adana Adli Tıp da elektrik var mı?’ diye merak ediyor insan! Acaba Adana Adli Tıp, çölde mi? Afrika da mı? Telefonla bile ses kaydı yapılıyor. Utanın! Bu kadar olmaz! adli tıp kurumunu da rezil ettiniz, mahkemeyi de rezil ettiniz. Bu ne rezalettir!
Sırf beni İstanbul'a göndermek için yapıyorlar. Ben zaten İstanbul'a gidecektim. İstanbul'a giderim bir şey olmaz ama bu kadar kendinizi rezil etmeyin. Başka bir şey planlıyor olabilirler. Sırf beni uğraştırmak için bu kadar kendilerini rezil etmelerine gerek yok, ben zaten uğraşmaya alıştım. Bundan da yorulduğum yok. Ama Ankara Adli Tıp ve İstanbul Adli Tıp’ın rezil olduğu yetmedi, şimdi de Adana Adli Tıp rezil oldu. Bu dosya tarihe geçiyor. Bir gün devran değişirse, bu işin içinde kimler varsa; hâkiminden, savcısından, emniyet görevlisine kadar hepsi bunun hesabını mahkemede verecek. Bunlar ‘Bu devran bizim devranımız, istediğimiz yaparız’ zannediyorlar.”
HABER VİDEOSU:
