Furkan Hareketi Lideri Alparslan Kuytul Hoca tutuklu bulunduğu Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nden ailesiyle yaptığı ses kaydında sansür yasasına yönelik eleştiride bulundu. “İstedikleri kişiyi istedikleri şekilde hapse atmanın yolunu buldular!” Diyen Alparslan Hoca su ifadeleri kullandı: “Allah Azze ve Celle buyuruyor: Allah’ı unutanlar gibi olmayın! Allah’ı unutanlar ya firavunlaşıyor. Ya firavunluğa kulluk yapar hale geliyorlar, ya kula kulluk yapıyorlar. Firavunlar, diktatör kimselerdir. Diktatörlük, aslında saltanat sürme isteğidir. Diktatörlük, Allah’ı ve kendini unutmaktır. Allah’ı unutan, Allah’ın gücünü, kudretini, ilmini unutan Allah’ın yetkisini, haklarını unutan firavunlaşır. “Benim dediğim olacak” demeye başlar. Kendisinin kul olduğunu unutur. Ya Allah’ı unutmak şeklinde. Ya da kendini unutmak şeklinde. Halbuki kendisi de basit bir varlıktır bir yönüyle. Çamurdan yaratılmıştır, spermden yaratılmış basit bir varlıktır; bunu unutur. İşte o zaman diktatör kesilir. Ve zulmetmeye başlar. Adalet, itaati ve muhabbeti doğurur. Zulüm ise nefreti doğurur. Bundan dolayı insanların adaletli olması icap ederken diktatörlerin her zaman zalimleştiğini görüyoruz. Sanki adalet zormuş gibi. Halbuki adalet aslında daha kolaydır. Zulüm esasında sonuçları itibariyle çok daha zordur. Çok daha kötü hadiselere yol açar. Düşünceyi yok edemeyenler, düşüneni yok etmeye çalışır. Ancak diktatörlük sonunda hakikate mağlup olur. Çünkü her insan İslam fıtratı üzere yaratılmıştır. Dolayısıyla doğruya daha çok temayüllüdür. Ve doğruyu eninde sonunda anlayacaktır.
Belki diktatörler halkın algısını değiştirirler ellerindeki güç ve imkan sayesinde! Engels’in dediği gibi; bir toplumu belli bir süre baskı altında tutup belli davranış kalıplarını yapmaya zorlarsanız bir noktadan sonra o toplumun algıları değişir. Yani zor, tarihe yön verir diyor. Yani insanların dün doğru dediği şeye bugün yanlış demesi, dün yanlış dediğine bugün doğru demesi; zorbalıkla, diktatörlükle gerçekleştirilir, sağlanır Böyle söylüyor, evet doğrudur ancak şu da bir gerçek ki sonunda kötülük fıtrata mağlup olur. Çünkü her doğan İslam fıtratı üzere doğuyor. Ondan dolayı sonuçta insan mutlaka fıtratına kulak verecektir ve o kötülük fıtrata mağlup olacaktır. Diktatörler zorbalıkla toplumu değiştirirler, peygamberler tebliğ ve eğitim ile toplumları değiştirmişlerdir. Peygamberler tebliğ ve eğitim ile, diktatörler baskı ve zulümle toplumları değiştirirler. Bu, peygamberlerin üstünlüğüdür; diktatörlerin de alçaklığıdır. Çünkü diktatörler insanları insan yerine koymazlar. Onları ikna etmeye bile gerek görmezler. Onları kendi köleleri gibi gördükleri için tebliğ yapmaya, eğitim yapmaya ya da ikna etmeye bile hacet görmezler. Diktatörler, kendi işlerine geleni halkın menfaatine gibi göstererek ayakta dururlar. Aslında şunu diyebiliriz: Diktatörlük, kendi işine geleni halkın menfaatine gibi gösterme sanatıdır. Yani diktatörler aslında kendi menfaatini düşündükleri halde halkın menfaatini düşünüyorlarmış gibi gösterirler. “Vatan millet sakarya” derler halbuki kendi saltanatları peşindedirler. Diktatörler saltanatları için tehlike gördüklerini gayrimeşru ilan ederler. Neyin meşru neyin gayrimeşru olduğu, insanların koyduğu ölçülerle değil, Allah’ın koyduğu ölçülerle anlaşılır. Zindanlar gerçekleri susturamaz aksine kısık sesi naraya dönüştürür. Diktatörler herkesi tehdit ederek bir kısmını da zindana atarak gerçekleri susturacaklarını zannederlerse de aslında kısık sesi naraya dönüştürmektedirler. Bunun bazen farkına varırlar, bazen varmazlar. Eğer bir toplum diktatörlükle mücadele etmiyorsa o toplum kaliteli bir toplum değildir. Zulümle ve diktatörlükle mücadele etmeyenler, adaleti ve özgürlüğü hak etmezler. Şimdi bu noktaya gelmişken şunu da ifade edeyim: Davasını diktatörlüğe satanlar, korkaklar ve şahsiyetsizlerdir. En son çıkan sansür yasası ile ilgili de kısa bir şeyler söylemek istiyorum. Yasaya göre halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni, genel sağlıkla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli bir şekilde alenen yayan kimseler 1 yıl ile 3 yıl hapis cezasına… Bunu katalog suçların arasına koydular. Yani bu suçu işleyen kişi derhal tutuklanabilir. Tutuklu yargılanabilecek demektir. Yani bu kanun her tarafı açık, her kelimesi açık ucu açık bir kanun. İstedikleri gibi yorumlayacaklar, istediklerini hapse atacaklar. Onun için bu şekilde yazdılar. “Halk arasında endişe korku.” Yani şimdi bunun kararını kim verecek? Yani mesela bir haber yayınlandı, bu endişe yarattı mı? Korku-panik yarattı mı? İstedikleri zaman “yarattı” diyecekler, istemedikleri zaman “yaratmadı” diyecekler. “Ülkenin iç ve dış güvenliği” diyecekler. İstedikleri zaman “bu ülke güvenliğini tehlikeye sokuyor” diyecekler. “Kamu düzenini bozuyor” diyecekler!”