633 günlük haksız tutukluluk sonrası serbest bırakılan Alparslan Kuytul Hoca, TV5'te Yıldıray Oğur'un 'Medya Analiz' programına katıldı.
Alparslan Kuytul Hoca, hükümetle ilişkilerinin bozulması sürecine dair bir soru üzerine, 29 Mayıs 2014 tarihinde, İstanbul’un Bağcılar ilçesinde Bağcılar Belediyesi’nin de sponsor olduğu bir konferansının, konferansa 1-2 gün kala Cuma günü mesai saati bittikten sonra iptal edildiğini söyledi. Alparslan Hoca, şu açıklamada bulundu:
“Başlangıçta AK Parti’nin yaptığına inanmadım”
“Hiçbir yere başvuramayalım diye son dakikada haber ettiler. Ben, o zaman bu işin AK Parti’den kaynaklanmadığını düşündüm. Hatta ben, iptal olduğu halde İstanbul’a gittim. Arkadaşlar da geldiler, kapalı spor salonunun önünde, aşağı yukarı 2 bin kişi falan vardı herhalde, bir basın açıklaması gibi bir şey yaptık. Adeta miting gibi bir şeydi. Orada da, yaptığım konuşma herhalde vardır kayıtlarda, orada da dedim; ‘Belediye Başkanı ‘Bakanlıktan talimat var, benimle alâkası yok. Ben iptal etmedim’ diyor; ama ben inanmıyorum. Yani AK Parti, bunu niye yapsın?’ dedim. Yani hüsn-i niyet gösterdim, hüsn-i zan ettim. Yani su-i zan etmek istemedim. İnanmadım yani bunun AK Parti tarafından yapıldığına. İlk konuşmam budur.
“Sonra anladım ki, bunu bilerek yapıyorlar”
Sonra baktık ki, yok; yani AK Parti’nin haberi var. Bakanlık bizimle görüşmek istemiyor. Bir arkadaşımız, Cuma namazında o zamanın Gençlik ve Spor Bakanını namazda görmüş. Yanına yaklaşıp demiş ki, ‘Sayın Bakanım, neden konferanslarımıza spor salonları verilmiyor, iptal oluyor?’ Demiş ki, ‘Sizinle ilgili değil sadece. Böyle bir karar alındı. O zaman anladım ki tamam; bu, hükümetin haberinin olduğu bir proje. Ondan sonra tabii tavrım değişti. Siz, bunu bilerek yapıyorsunuz. Ben, Müslüman olarak evvelâ bir Müslüman hakkında hüsn-i zan ettim; ama sonra anladım ki siz, bunu bilerek yapıyorsunuz.
“Anladım ki bu, aslında hükümetin de üzerinde bir proje”
Tabii daha sonraki aşamalarda daha başka olaylar da oldu. İyice anladım ki bu, bir proje. Aslında bu, 17-25’ten hemen sonra başladı. Ben, 17-25’e Türkiye’de ilk ‘darbe’ diyenlerden biriyim. Belki de ilk benimdir. Bilmiyorum. ’17-25, bir operasyon değil bir darbedir’ dedim ben. ‘Yani sizin derdiniz, eğer bakanların hırsızlığı varsa, bunları yakalamaksa, bunu gidersiniz cumhurbaşkanına, o zaman başbakandı herhalde, başbakana söylersiniz, ‘Bakanlar böyle böyle yapıyor’ dersiniz. Bunu niye böyle birden bire yapıyorsunuz? Bu, aslında hükümete karşı bir darbe girişimi’ dedim; ama daha sonraları bir sürü olaylar gelişti, gelişti, gelişti, ben anladım ki bu, aslında hükümetin de üzerinde bir proje. Devlet projesine dönüşmüş vaziyette.
“Bütün İslâmî faaliyetleri kısıtlamak istiyorlar”
Bütün İslâmî faaliyetler, yalnız cemaatler de değil, yani sonraki adıyla FETÖ falan filan değil. Aslında bütün cemaatler ve cemaat olmayan hocalar bile, tüm İslâmî faaliyetler kısıtlanacak. Bir güç, aslında Türkiye’deki bütün İslâmî faaliyetleri fazla buluyor. Hatta özgürlüğü fazla buluyor. Yalnız İslâmî faaliyetleri de değil, aslında İslâmî olmayan faaliyetleri de, entelektüellerin konuşmalarını da fazla buluyor. Gazetecilerin konuşmalarını da fazla buluyor. Yani sanki bir güç, Türkiye’yi Orta Doğu ülkesi yapmaya karar vermiş. Özgürlüklerin daha kısıtlı olduğu bir Orta Doğu ülkesi gibi olmasına karar vermiş. Tabii bunun da başında İslâmî faaliyetler geliyor.
“AK Parti, bindiği dalı kesiyor”
Ben, bunu anladım. O zamanki konuşmalarımda dedim ki AK Parti’ye hitaben, ‘Siz, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Bindiğiniz dalı size kestiriyorlar. Kimlerle beraberseniz, size tuzak hazırlıyorlar. Bugüne kadar başkalarıyla beraberdiniz, orada da hata ettiniz. Şimdi de onlara inat bunlarla beraber oluyorsunuz. Gene hata ediyorsunuz. Şunlara ‘paralel’ dediniz, asıl paralellerle beraber oluyorsunuz. Bunlar, tecrübeli paralel. Bunlar, 150-200 yıllık paralel bunlar. Siz, acemi paralelcilerle düşman olup, aslında usta paralelcilerle beraber olmakla hata ediyorsunuz. Bindiğiniz dalı size kestiriyorlar. Önce cemaatleri bitirecekler, sizin tabanınızı yok edecekler, ondan sonrasında sıra, size gelecek’ demiştim. O zamanki konuşmalarımda bu var. Halen de aynı kanaatteyim.
“AK Parti’yi kullandıktan sonra onun da işini bitirecekler”
Yani aslında şu anda İslâmî faaliyetlerin düşmanlığını yapan bir ekip var devlet içerisinde. Bu ekip, hedefine ulaşırsa, ondan sonra sıra, AK Parti’ye gelecek. Şu anda AK Parti’yi kullanıyorlar kendilerince. AK Parti ile birlikte olmuşlar ve o kendi projelerini gerçekleştiriyorlar. Çünkü kendilerinin gücü yok, AK Parti’nin gücü var. Kendi tabanları yok çünkü ama bunların ellerinde başka bilgiler var. Şantajlar vesaire, dosyalar, bunlarla şantajlar yapıyorlar. Aslında yön veriyorlar şu anda devletin gidişatına. Yön veriyorlar. O yüzden de AK Parti’nin de ayakta kalmasını ve güçlü kalmasını istiyorlar, bir müddet. AK Parti ile projelerini bitirene kadar. İslâmî faaliyetleri bitirinceye kadar. Türkiye’de istedikleri gibi bir diktatörlük kuruncaya kadar. Onu kurdukları gün AK Parti’nin de işini bitirmek istiyorlar. Bunu planlıyorlar.”