Her cuma canlı yayında kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Alparslan Hoca, dün akşamki canlı yayında, annesinin yurt dışı yasağı sebebiyle tedaviye geç kalan ve yakın zamanda cezaevindeki babasına hasret kalarak hayatını kaybeden küçük Ahmet Burhan Ataç hakkındaki soruyu yanıtladı.
"Allah Anne Babasına Sabır Versin"
Daha önce de küçük Ahmet hakkında açıklama yaptığını hatırlatan Alparslan Hoca, Ahmet'e Allah'tan rahmet acılı ailesine ise sabır diledi.
"Bu Nasıl Bir Vicdansızlık"
Konuşmasına "Bu nasıl bir vicdansızlık bu nasıl bir adalet, 7-8 yaşında bir çocukla insan bu kadar uğraşır mı?" ifadeleri ile başlayan Alparslan Hoca, annesinin yurt dışı yasağı sebebiyle Ahmet'in geciken tedavisi hakkında şunları kaydetti:
"Çocuğu tedavi için Almanya'ya götürdüler çocuk, çocuk olduğu için annesini istiyor. Bu kez annesine yurtdışına çıkış yasağı koymuşlar. Bu kadın kaçsa nereye kaçabilir? Bırakın çocuğun yanına gitsin, tedavisini yaptırsın. Elinizde devlet gücü var istediğiniz zaman önde gelen terörist dediğiniz nice insanları yakaladınız, getirdiniz. Bu kadını mı yakalamayacaksınız?
"Bir Kadınla Böyle Uğraşılır Mı"
Diyelim kadın kaçtı ne olacak ki? 3 gün sonra tekrar bir yerde görülecek, yakalanacak. Yani, bir kadınla böyle uğraşılır mı? Ne yapmış darbe mi yapmış? O zaman neden dışarda? Ne yapmış adam mı öldürmüş, mafya mı, ne yapmış? İşte zamanında Gülencileri desteklemiş. En büyük desteği veren sizdiniz. Bu kadar desteği verenler kendilerini suçlu değil alt düzeyde insanları suçlu görüyorlar ve çocukcağız o şekilde hem babasını görmeden hem de tedavi yapılamadığı için vefat etti.
"Bu insanlık Değil"
Ahmet'in annesinin yurt dışına çıkış sürecindeki mahkeme ve savcı itirazlarınaa da değinen Alparslan Hoca, anne Ataç'a mahkeme tarafından önce izin verilmesini, daha sonra da savcı tarafından o iznin iptaline ilişkin olarak şu ifadeleri kullandı:
"Bu insanlık değil, mahkeme annesine izin verdi. İstemediği bir karar çıkarsa mahkemede bir başka hakimle onu da tehdit ederek kararı bozduruyorlar, erkeksen bozma hadi! Onu da öyle yapmışlar kadıncağız gidecekti, savcı itiraz etti. Tekrar bir başka mahkeme kararı bozdu, tekrar bir daha izin verildi, sonra tekrar iptal edildi. Benim bildiğim böyle ondan sonra en sonunda tekrar izin verildi. Ya 2 defa oldu ya 3 defa oldu bu olay. "
"Tüm Hakim ve Savcılar Bu Rezaleti Biliyorlar"
Hakim ve savcılar üzerindeki baskıya dair de konuşan Alparslan Hoca "bir mahkeme müsaade ediyor savcı itiraz ediyor, öbür mahkeme tekrar yasağı getiriyor, bu devlet mi, mahkeme mi? Bu nasıl bir ciddiyetsizlik ya? Yani onların dediği olana kadar, tepedekilerin ya da derin güçlerin dediği olana kadar mahkeme hangi hâkim onların dediğini verecekse o dosyanın oraya kadar gitmesini sağlıyorlar. O hâkim onların dediğini kararı veriyor. Bu böyle bir rezalet, tüm hakimler bunu biliyor. Bir savcı şunu demişti: "Biz bir yere gittiğimiz zaman artık savcıyız, hakimiz demeye utanıyoruz." Gerçekten bunu söyledi. Çünkü hâkimin savcının nasıl karar verdiğini herkes biliyor. Ve çocuğa da öyle yaptılar çocuk en sonunda gitti ama zaten tedavi süreci geçmiş artık bir şey yapamayız demiş Alman doktorlar, geri gönderdiler. "ifadelerini kullandı.
'Bu zulme ne gerek vardı? İnsanların vicdanını sızlattınız, kanattınız ya kanattınız." diyen Alparslan Hoca, bu benzer zulümlerin fazlalığına değinerek şunları söyledi:
"Böyle bir dönem yaşıyor Türkiye, lanet olsun bu döneme. Bu dönem tarihe lanetli bir dönem olarak geçti yani. Adaletin tamamen bittiği dönem, insanın vicdanı kaldırmıyor. Bende bir babayım çocuğumu düşünüyorum şimdi mesela. Çocuğumu görmeme müsaade etmiyor, çocuğum hastaneye gidecek müsaade etmiyor. Çocuğun daha yaşı 7 nasıl gitsin hastaneye tek başına? Annesi olmadan böyle bir şey mümkün mümkün mü yani?