Alparslan Hoca: "Davutoğlu da bir kamera, bir tripota razı oldu!"

Alparslan Hoca, Süleyman Soylu'nun katıldığı programda, Ahmet Davutoğlu'nun; “Hepinizin odalarında ne konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum" ifadelerini gündeme getirmesini yorumladı.

Eklenme Tarihi: 31 May 2021
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Alparslan Hoca: "Davutoğlu da bir kamera, bir tripota razı oldu!"

Furkan Vakfı Kurucu Başkanı Alparslan Kuytul Hoca, Ahmet Davutoğlu'nun: "Soylu, Binali Yıldırım, Berat Albayrak; Cumhurbaşkanının koordinasyonuyla bana kumpas kurdular” ifadelerini yorumladı. "Davutoğlu; yeter artık ben de konuşacağım, diyor. O da herhalde bir kamera bir tripoda razı oldu" diyen Alparslan Hoca şu cümleleri kaydetti:

'Benim Gördüğüm Kadarıyla Siyasi Tecrübesi Yok!'

"Ahmet Davutoğlu; 'Soylu, Binali Yıldırım, Berat Albayrak; Cumhurbaşkanının koordinasyonuyla onun kontrolünde bana kumpas kurdular' demiş. Adeta; yeter artık, ben de konuşacağım, diyor. O da herhalde bir kamera bir tripoda razı oldu.

Bizzat Cumhurbaşkanının koordinasyonuyla bu 3'ü kumpas hazırlamış. Tabi kumpası bilmem o, onların arasında olan bir şey ama çok yüksek oy aldığı halde görevden alındığı, darbe yapıldığı meydanda.

Hatırlarsanız; Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu halde sahaya indi, seçimlerde açıkça kendi partisine oy toplamaya çalıştı. Tam tersine halk tepki gösterdi, oy düştü. %41 mi, %42 mi düştü, tek başına iktidar olamayınca geçici hükümet kuruldu ve tekrar seçim yapıldı. Erdoğan koalisyona razı olamadı, tekrar seçime gittiler. O zaman daha çok Ahmet Davutoğlu miting yaptı ve oy tekrar yükseldi. Bu kadar yüksek oy almış olan bir başbakan bir darbeyle devrildi. Erdoğan çağırdı; 'İstifa edeceksin, etmezsen şöyle olur' dedi. İstifa etmek zorunda kaldı ve bundan dolayı da sitemkâr konuştu.

Ahmet Davutoğlu o zaman görevden ayrılırken “Biz yine de Erdoğan’la dostuz, aile dostuyuz, biz kardeşiz, ben her zaman onu seveceğim, bilmem şöyle olacak, böyle olacak. Biz her zaman beraber olacağız gibi bu manada bir şeyler söylemişti.

Ben o zaman dedim, televizyonda izlerken 'Yanlış yaptın!' dedim. Yanlış yaptın. Bal gibi de aranız bozulacak ve sen bir parti kuracaksın ve Erdoğan’la da karşı karşıya geleceksin. Bal gibi de birbirinizi de yiyeceksiniz, şimdiden kendini bağlayacak cümleler sarf ettin, yanlış yaptın. Ne oldu şimdi? Bakın şimdi diyor ki; 'Cumhurbaşkanının koordinasyonuyla Berat Albayrak, Binali Yıldırım, Süleyman Soylu bana kumpas kurdular' Mademki Cumhurbaşkanı sana kumpas kuranların başı olduğunu biliyordun, neden bu tarz cümleler kurdun?

Bu yaşanan durumlar şunu gösteriyor. Süleyman Soylu, Ahmet Davutoğlu’na dokunursa demek ki Ahmet Davutoğlu’nun da bildikleri var, konuşmaya başlayacak. Soylu, Mehmet Ağar’a da bir iki laf dokundurdu, herhalde onu aralarında hallettiler. Mehmet Ağar çıkıp konuşmadı, o meseleyi sonraya bıraktı. Sana sonra gösteririm, dedi herhalde ve sonraya bıraktı.

Henüz onların arasında bir kavga başlamış gibi görünmüyor ama Soylu, Mehmet Ağar’ı itham etti. Mehmet Ağar’ın dayısının birini öldürdüğünü, olayın kapatıldığını, söyledi. Bu, açıkça sen beni savcıların önüne atarsan ben de konuşmaya başlarım, demektir

Zaten Soylu aynen bu cümleyi kullandı; 'Eski ağabeylerimizin beni savcıların önüne atmasını kabul etmiyorum.' Eski ağabey, dediği kim? Ya Erdoğan’dır, ya Mehmet Ağar’dır, ya Bahçeli’dir. Eski ağabeyler beni savcıların önüne attılar, beni yedirecekler, dedi ama herhalde o ağabeyler tekrardan ona sahip çıkmaya karar verdiler. Çünkü işin kendilerine kadar geleceğini düşündüler."