Alparslan Kuytul Hoca, FETÖ üyeliğinden yargılanan eski ÖSYM başkanı Ali Demir’in, 1 yıl 15 gün hapis cezasının ardından verilen beraat kararını değerlendirdi:
‘Haksız Yere Açılmış Milyonlarca Dosya Var!‘
“Bu ülkede 2 Milyon terör soruşturması açılmış. Bunların 1 milyondan fazlası, yaklaşık %52- 53’ü KYOK’ la sonuçlanmış. Yani mahkemeye bile gerek görülmeden, savcılık aşamasında konu kapatılmış. Geri kalan %55 civarı da beraatla sonuçlanmış. Yani mahkeme olanların %55’i de beraat ile sonuçlanmış. Böyle bir ülke… Dosyalar sırf gözdağı verme, moralini bozma, mahkemelerde süründürme korkutma ve rahatsız etme amaçlı açılıyor.
Ali Demir denilen Profesör ÖSYM başkanlığından alındı, FETÖ üyeliğinden hapse atıldı. Şimdi beraat ettiği söyleniyor. Ama sen bu adamı rezil ettin, sen bu adamı hapse attın, sen bunun özgürlüğünü elinden aldın, sen bunun ailesine, çocuklarına zor günler yaşattın; sen bunun adını kötüye çıkardın, sen bir ÖSYM başkanının, bir profesörün eline kelepçe taktın. Peki, bunlar ne olacak? Umurlarında değil. Bu kadar hata olur mu? 100 tane dosya açıyorsunuz %80’i SYOK, KYOK ya da beraat ile sonuçlanıyor. Bu normal mi? Göz göre göre, bile bile yapılıyor. Mahkemede olanlar ve berat aldıklarım hariç –kaç tane beraat almışım- bana açılan dosyalarda 50-60-70 tane kadar da KYOK kararları var, sayısını bilmiyorum. Adana adliyesinde sadece 50 tane kadar vardı, diğer adliyelerde bilmiyorum. Tek tek gidip sormak gerekiyor, onu da yapamadık. Mahkemeye bile gerek görülmeden savcı tarafından “Bundan ötürü mahkemeye gerek yok” denilmiş. Yani emniyet bir sürü soruşturma açmış bir kısmı da mahkemeye dönüşmeden savcılık aşamasında reddedilmiş. Onlar da kabul edilseymiş benim 60-70-80 tane kadar daha mahkemem olacakmış. Hiçbir şey yok. Dün Ankara Adliyesinden yine bir kâğıt geldi. 7 veya Şubat 14 Şubat 2022 tarihinde –tam tarihini hatırlayamadım- bir olay olduğunu hatırlamıyorum ben… Şubat ayı içerisinde Ankara’da bir şey olmadı. Ben oraya gittim mi, o tarihi hatırlamıyorum ama gittiysem de bir şey olmadı, soruşturma açmışlar. Savcı bakmış bir şey yok mahkemeye gerek yok deyip reddetmiş, onun kâğıdı geldi. Böyle bir sürü… Allah’tan ki emir, talimat almayan birkaç tane savcı hâkim de kalmış.
Dün ÖSYM başkanı olan bir insanı, bir profesörü eline kelepçeyi alıp vuruyorsun, terörist gibi alıp götürüyorsun, yıllarca hapiste yatırıyorsun; sonra da “Tamam senin suçun yokmuş. Hadi git, beraat ettin” diyorsun. Bu adamın bu adamın yattığı ne olacak? Çektiği üzüntüler, uykusuz kaldığı geceler, çocuklarının çektiği sıkıntılar ne olacak? Onlar tazminat veririz diyor nasıl olsa devlette para çok. Asgari ücret üzerinden 50-100 bin lira veririz, tamam diyor. Al o parayı başına çal! Devlet dediğin adaleti sağlar. Böyle tazminat vererek adaletsizliğini örtbas etmez. Zulmün karşılığı bu değildir. 3-5 tane olsa dersin ki insandır, hata etmişler, yanlış olmuş. Olabilir sonuçta insandır. Yahu bir tane iki tane değil ki milyon, milyondan fazla, bir buçuk milyona yakın hatta daha fazla… Bu hata mı? Bu bilinçli, kasten yapılıyor. Böylece herkes korksun, kimse kimseye selam vermesin, kimse kimseyle sohbete katılmasın, hiçbir cemaate gitmesin. Hapiste olan adamın çocuğuna yardım etsen bile terör örgütüne yardım yataklık yapmaktan sana da şu kadar ceza verdim, diyor, onu da alıp hapse atıyor. Bu adam hapiste, bunun çocuğu ölsün mü, ne diyorsun? Ne diyorsun sen? Birçoğu iftira ama diyelim ki gerçekten suçlu olsa bile çocuğun bir suçu var mı, çocuk acından mı ölsün? Ne diyorsun sen? Neden katillerin, mafyaların, diğer suçluların ailelerine insaniyet gereği çocuktur ona yardımcı olayım deyip yardım edenlere böyle muamele yapmıyorsun da neden bunlara, terör örgütüne yardım ettiniz deyip ceza veriyorsun? Bu çocuklar yemek yemesin mi, ne diyorsun? Bu terör örgütüne mi yardımdır, çocuğa yardımdır. Bunlar hukukun içine ettiler. Hukuk diye bir şey bırakmadılar. Kardeşim bu adam bu çocuğa yardım ediyor, hapiste olanın karısına ya da çocuğuna yardım ediyor; bu ona yardım etmiyor, onun çocuğuna yardım ediyor. Çocuk ölsün mü? Zaten sen devlet olsan senin bu çocukları alıp onlara maaş vermen lazım. Onun babasını ya da kocasını hapse attığın zaman “Bu ne yiyecek?” diye sen düşünmek zorundasın. Anarşist mi olsun, hırsız mı olsun? Sen devlet olarak düşünmek zorundasın. Kendi düşünmediği gibi komşusu, akrabası, bir arkadaşı yardım etmiş diye terör örgütüne yardımdan onu da içeri atıyorlar, birkaç yıl da o yatıyor. Böyle bir dönem görülmemiş! Sonra adam beraat ediyor, “Hadi git, senin suçun yokmuş” diyor. Ne kadar rahat ya ne kadar rahat…
Bu adamın evine polis geldiğinde ne kadar kötü oldu sen onu anlıyor musun? Sabahın köründe kapısına girdi ya da kapıyı kırarak içeri girdiler, sen o duyguları anlıyor musun? Bir profesöre terörist gibi silahı tuttular “Yat yere” dediler, sen o duyguları anlıyor musun? Konu komşu bu adam teröristmiş zannetti, adamın adı kötüye çıktı sen o duyguları anlıyor musun? O komşuları ona selam verecek mi, akrabaları yıllarca ona selam verdi mi, onun çocuklarına yardım eden oldu mu; o çocuklar neler hissetti sen bunu anlıyor musun? Her mahkemede o nasıl duygular yaşadı sen bunu anlıyor musun, geceleri uyuyamadı sen bunu anlıyor musun? Onun karısı, çocukları onu görmeye geldikleri zaman ne kadar masraf ettiler ne kadar ağladılar, sızladılar sen bunu anlıyor musun? Çocukları yarım saat, 40- 50 dakika görebildiler, geldiklerine pişman olup geri döndüler, sen bunu anlayabiliyor musun? Sen Mazlumları Nereden Anlayacaksın?”
‘Verdiğiniz Tahliyeniz de Başınızı Yesin, Cezanız da!‘
“İnsanın şerefi var. Adam dün ÖSYM başkanı, Türkiye’nin tanıdığı üç beş profesörden birisi… Adamı evinden al, hiçbir delil yokken eline kelepçeyi vur. Neymiş “Birisi bir şey dedi, ben de onu görmüştüm, filan yerde sohbette bulunmuştu.” Ne oldu, adam mı öldürdü? Sohbete gitti. Ne yaptı, ne yaptı? Sanki sohbete gitmemiş de mafyayla adam vurmaya gitmiş. Şimdi beraat diyor. Beratınızda başınızı yesin, verdiğiniz ceza da başınızı yesin. Bu kadar olur mu ya? %80’i hiç mahkeme olmuyor ya da beraat ile sonuçlanıyor. Bu, bile bile yapmaktır. Bile bile insanların huzurunu bozmaktır. Bu kadar hata mı olurmuş?
Adaletin olduğu ülkede savcılar suçu ispat eder, adaletin olmadığı ülkede sanıklar suçsuzluğunu ispat etmek zorunda kalır. Bizimki bu… Bir tane delil yok. Vallahi billahi ben iddianameleri ezbere biliyorum. 1 tane delil olmaz mı ya? Bir şey yok, seni alıp götürüyor, hapse atıyor. Hiçbir şey yok, 6 ay sonra hazırlıyor. 1 sene sonra seni mahkemeye çıkartıyor hiçbir şey yok. Sen bir sene yatıyorsun, 1 sene sonra mahkemede kendini savun diyor. Adaletin olduğu ülkede önce suçun delilleri ortaya konur, sonra kişiye kendini savunma hakkı verilir, sonra suçluysa tutuklanır. Adaletin olmadığı ülkede önce tutuklanır, sonra suçun delilleri varsa ortaya konur, yoksa uydurulur. 1-2 sene sonra mahkemeye çıkartılır; “Haydi şimdi kendini savun” denir. Kendini savunabilirse, aksi yönde talimat gelmediyse tahliye edilir; kendini savunamazsa, gariban biriyse tutukluluğun devamına denilir.
Hiçbir delil yoksa seni önce tutukluyorlar, içeri atıyorlar, 6-7 ay bazen bir sene bazen bir buçuk sene sonra iddianame hazırlıyorlar bazen bir sene bazen iki sene sonra mahkemeye çıkıyorsun. Ondan sonra tahliye oluyorsan oluyorsun, olmuyorsan da olmuyorsun. Böylece orada kalmış oluyorsun, o kadar zaman… Böyle olur mu? Bu düzeni bu hale getirenlerin kendi başlarına gelir inşallah. Bu dünyada olmasa da ahirette olacak. Buna adımız gibi eminiz.”