Furkan Gönüllülerinin 2016 yılında Hatay-Erzin'de maruz kaldıkları haksız ve orantısız polis müdahalesi sebebiyle devam eden mahkemenin 10 Eylül'de 8. duruşması gerçekleşti.
Herhangi bir müşteki olmadığı halde dört yıldır devam eden mahkemenin bir kez daha ertelenmesi üzerine basın açıklaması gerçekleştirmek isteyen Furkan Gönüllülerine tekrardan polis tarafından müdahale edildi.
80 kişinin gözaltına alınması ile büyüyen olayda sevdiklerini merak eden yüzlerce Furkan Gönüllüsü Erzin'e akın etti. Erzin girişinde durdurulan gönüllüler ablukaya alındı. Toma, cob ve biber gazı ile müdahale edilerek kadın, çocuk denilmeden darp edildi.
Cuma tefsir dersi sonrası kendisine olayla ilgili yöneltilen soruyu cevaplayan Alparslan Hoca; "Onlar daha evvel de bize bir zulüm yapmışlardı o zaman da Allah onları mağlup etti, rezil etti. Sanki onun intikamını almak ister gibi bu sefer böyle bir şey yaptılar" yorumunda bulundu.
Alparslan Hoca'nın Erzin olayı ile ilgili değerlendirmesinin tamamı:
Emniyete Talimat Mı Geliyor?
Öyle zannediyorum ki önce böyle bir plân yapılmamıştı, böyle bir şey düşünülmemişti; sonradan bir yerden talimat geldi. Sabahleyin bize haber geldi, emniyet yetkilileri istediğiniz programı yapabilirsiniz, dediler.
Arkadaşlarımıza basın açıklamasını, programınızı istediğiniz gibi yapabilirsiniz, dediler. Bu, bir videoda var; bir arkadaş orada - komiser mi amir mi artık rütbesini bilmiyorum- onunla konuşuyor ve “Siz böyle demediniz mi, söz vermediniz mi? İstediğiniz gibi program yapabilirsiniz, zaten 5 dakika bir basın açıklaması okuyacağız, dağılacağız. Siz de zaten tamam, yapabilirsiniz, demiştiniz.” O kişi “Evet, demiştim ama sonra böyle bir talimat geldi” diyor. Demek ki emniyete başka bir yerden talimat geliyor.
Emniyet De Özgür Değil!
Bu olaylar yüzünden arkadaşlarımızın, bütün emniyet personeline karşı nefret dolu olmasını istemiyorum. İçinde bir sürü temiz insan da vardır; her teşkilatta zalim de olur, iyi insan da olur. İçlerinden bu yapılandan ötürü rahatsız olan, üzülen insanların da olduğunu zannediyorum. Hepsini suçlamıyorum ama -evet- çok zalimce davrandılar. Bir yerden talimat geldi, ondan sonra tavırları değişti. Demek ki emniyet de özgür değil. Zaten her zaman “Biz emir kuluyuz” deyip duruyorlar. Ben de onlara her zaman “Allah'ın kulu olun, bir türlü Allah'ın kulu olmayı başaramadınız” diyorum, demeye devam edeceğim.
Duyulmasın Dediler Dünya Âlem Duydu
Zannediyorum bunlara gelen talimatta “Olay çıkartmayın, sessiz sedasız bunları ikna edin ve bir kenarda basın açıklamalarını yapmalarını sağlayın, kimsenin görmediği bir yerde kendi kendilerine okusunlar, kendi kendilerine dağılıp gitsinler, kimse duymasın, görmesin” deniyordu. Hareketimizin büyümesinden ve duyulmasından korkuyorlar. Bundan ödleri kopuyor; kendilerince böyle plânlar yapıyorlar. Hani biraz evvel tefsirde de anlattım, geçen hafta da Tur suresi 42. Ayette de anlatmıştım; “Em yurîdûne keydâ” “Yoksa onlar bir tuzak kurmak mı istiyorlar, böyle planlar yapıyorlar kendilerince?” “Fellezinekeferû humulmekîdûn” “Onlar tuzak kurduğunu zannediyorlar ama aslında onlar tuzağa düşenlerdir. Bakın bu olayda da onu yaşadık.
Yapacağımız bir basın açıklamasıydı, belki çok insan duymayacaktı bile. Oradan geçen yirmi otuz kişi ancak duyacaktı. Basın açıklaması için ayrılan mekânı ben videodan da izledim, çok seyrek araba geçiyor. Zaten Erzin küçük bir yer, Adana gibi Ankara gibi İstanbul gibi trafiği yoğun, sürekli insanların geçtiği bir yer olamaz. Ben videodan da izledim ara sıra bir iki taksi geçiyor, çok yoğun bir yerde değil. En yoğun yeri oradan 5 dakika 10 dakika içeride. Kaç tane araba geçecek kim ne anlayacak, baksa ne olacak ki durup da sanki onu mu izleyecek? Bu olaya gerek yoktu. Adana emniyeti biraz bu işi çözdü artık, o kadar fazla karışmıyor çünkü manası yok. Orada okusunlar, dağılsınlar, gitsinler. Mantıklı olan da budur. Onlar daha evvel de bize bir zulüm yapmışlardı o zaman da Allah onları mağlup etti, rezil etti. Sanki onun intikamını almak ister gibi bu sefer böyle bir şey yaptılar. Ama ilk başta böyle bir hesap yoktu, bir yerden talimat geldi, bir basın açıklamasına izin vermek istemediler; daha doğrusu tenha bir yerde yapılmasını istediler. 20-30 tane 50 tane araba görmesin, 50 kişi görmesin, 100 kişi görmesin istediler. Şimdi ne oldu? Milyonlarca insan duydu, bir basın açıklaması olmaktan çıktı 10.000 basın açıklamasına dönüştü. Öyle mi değil mi? Bütün dünya âlem duydu, ne oldu? Bu akıllıca bir yol değil.
Emniyet Namaza İzin Vermedi
Arkadaşlarımıza ben şahidim, buradan canlı yayından izliyordum. Haber geldi böyle böyle olaylar olmuş diye. Zaten oradan canlı yayın yapanlar var, her gün dünya izliyor; ben de bakayım dedim, durum nasıl diye. Ben de şahidim buradan izliyordum, arkadaşlar ikindi ezanı okunurken camiye gitmek istediler, zaten orada da yorulmuşlar, güneşin altında saatlerce beklemişler. Bu durum saat tam kaçtı hatırlamıyorum ama 10 buçuk 11 gibi başladı. Saat dördü çeyrek geçe ikindi ezanı okunuyor, bakın 5 saat civarında orada bu insanlar yolda, güneşin altında perişan vaziyetteler. Adana'nın sıcağını biliyorsunuz, Erzin de Adana sayılır. Bu güneşte 5 saat beklemişler, bunların ihtiyaçları var; kimi tuvalete gidecek, kimi elini yüzünü yıkayacak zaten namaz vakti gelmiş. ‘Camiye gidelim, orada namazımızı da kılalım’ dediler, kabul etmediler ve müdahaleye başladılar. Sanıyorlar ki arkadaşlar camiye giderse o alanda -zaten camiyle karşı karşıyaymış- basın açıklaması yapmak isterler. Böyle düşünüyorlar, bundan korkuyorlar. Bizim dediğimiz olmayacak sizin dediğiniz mi olacak? Diyorlar. Öyle bir niyet yok, kalpleri mi biliyorsun? Adam namaza gidiyor sen orada önlemini al, namazdan çıktıktan sonra illa da orada yapmaya kalkarlarsa o zaman gene engel olursun. Zaten mümkün mü, polisin müdahalesi esnasında basın açıklaması yapılabilir mi? İstersen gene engellersin. Camiden çıktıktan sonra böyle bir niyetimiz yok zaten, niyeti olsa da olamaz, müdahale esnasında basın açıklaması okunur mu? Böyle acemiler. Acemi Erzin emniyeti. Onlara, o talimatı verenler de acemi. Böyle zannettiler diye düşünüyorum. Engel oldular ama çok şiddetli bir şekilde engel oldular. Çok gaz kullandılar, çok cop kullandılar; hepsinin hesabını Allah'a verecekler. Biz onlardan bu dünyada da ahrette de şikâyetçiyiz, hakkımız haram olsun.
Emniyet Olayı Küçük Göstermek İçin;
1. 9’u kadın 80 kişiyi emniyete götüreceğiz, deyip bir spor salonuna götürüp oraya tıktılar. Sonra pazarlık yapıyorlar, bunların hepsinin ifadesini almayabiliriz 6-7 kişininkini alalım, gerisini bırakacağız diye. Neden? Bizi düşünüyor olsan sen zaten bu zulmü yapmazdın, bizi düşündüğün için değil. Neden? 80 kişinin ifadesi 2 gün sürecek, yorulacaklar; sabaha kadar başımızda bekleyecekler. Biliyorlar ki biz de oradan ayrılmayacağız. Emniyettekiler de yorulacak, dışarıda etrafımızı kuşatan çevik kuvvet amirleri, müdürleri de uykusuz kalacak, yorulacaklar. Biliyorlar ki biz gitmeyeceğiz onun için ‘6-7 kişinin ifadesini alalım’ diyorlar. Kendi rahatlarını düşündükleri için.
2. Bir de küçük bir olay gibi göstermek için böyle yaptılar. Yani 5-6 kişilik, 10 kişilik bir olaymış gibi göstermek istediler. Onların ifadesi alınıp mahkemeye verilecek, daha doğrusu savcıya verilecek, bakalım savcı ne yapacak? Küçük göstermek istiyorlar.
3. Kadınların ifadesi hiç alınmadı. Niye almadın? Kadınlarda var, yani kadın işin içine girmesin. Demek ki eylem kadınlar da olduğuna göre terörist bir eylem değil. Hep örtülü kadınlar var. Yani bunlar ne yapacak, bunlar terörist mi? Olayın kötülüğü, ne kadar kötü bir muamele yaptıkları ortaya çıkmasın diye kadınların ifadesini almadılar. Bu saygılarından, sevgilerinden değil stratejilerinin gereğiydi.
Polis Müdahale Edebilmek İçin Olay Mı Çıkarttı?
Biz arkadaşlarımızı ne zaman bırakacaklarını bilmediğimiz için kalkıp oraya gittik. 80 kişi içerde biz nasıl oturalım? Kalktık, gittik. Erzin'in girişinde sağda kontrol noktası kurmuşlar, zaten geleceğimizi biliyorlar. Ben gideceğimizi ilan etmiştim. Orada bir benzinlikte arkadaşlar toplanmışlar, polis önlerini kesmiş. Aynı daha evvelki Erzin olayı, İskenderun olayı gibi.
Arkadaşlar tesiste toplanmış. Hepiniz şahitsiniz, ben orada kısa bir konuşma yaptım. Ondan sonra orada, tesiste duruyoruz; yolu kapattığımız falan yok. Birden polis müdahaleye başladı, hiçbir sebep yokken bir arkadaşı zorla almaya çalıştılar. Hatta polisler kendi arasında konuşurken “Bir olay çıkartmak lazım ki müdahale edebilelim” diyorlarmış. Kendi aralarında konuşurken bizden bazı kişiler bu konuşmalara şahit olmuşlar. Bir olay çıkartmamız lazım ki müdahale edebilelim, diyorlarmış ve o yüzden bir arkadaşı zorla almaya çalıştılar. Bizim arkadaşlarımız bırakmadılar, onlar da alamadılar. Sonra çevik kuvvete daha da sıkıştırma talimatı verildi. Kalkanlarla yola çıkın ne demek? Yüzlerce insanı yola doğru itiyor. Şimdi sen bunu istersen bu kadar insan nereye gidecek? Her yerden kapatmışsın ama mecburen bu insanlar burayı yaracak, yola çıkacak. Bir taraftan gaz sıkıyorsun, bir taraftan itiyorsun; bu insanlar ne yapacak? Biz tesiste sakin sakin duruyorduk, sen müdahaleyi başlattın; insanları yola doğru sürdün, ondan sonra da utanmadan anons ediyor “Yolu kapatmayın bilmem ne.”
Ben- 3 yıldızlı amirlerine- “Sen bizi yola sürdün, biz tesiste duruyorduk; yol açıktı, sen bunu bilerek yaptın. Sen kimin adamısın, kimlere çalışıyorsun? Sen tesiste duran insanları yola doğru itiyorsun, yolun kapanmasını sağlıyorsun; sen kime hizmet ediyorsun? Sen nereden, hangi gizli yerlerden talimat alıyorsun?” dedim. Tesiste durduğumuzda –videolar da şahit, canlı yayınlar da yapıldı o sırada- hiçbir şey yapmıyoruz, sosyal mesafeyi koruyarak da orada duruyoruz; arkadaşlarımızın gelmesini bekliyoruz.
Polis Devleti Olmuşuz!
Sen bir kere benim Erzin’e girişimi nasıl engellersin, sen eşkıya mısın? Ben Erzin’e gireceğim sen kimsin, benim Erzin'e girmeme engel oluyorsun? Polis devlet olmuşuz, kanun falan yok. Sen benim hürriyetimi sınırlayamazsın, ben özgürüm; istediğim şehre girerim. Terörist miyim, böyle bir şey var mı? Yok. O halde girerim, engelleyemezsin ancak terör tehlikesi varsa engel olabilirsin. Var mı bizde öyle bir şey? O halde engel olamazsın. Eşkıyalık yapıyorlar, sen hangi hakla yolu kapatıyorsun? Aynı dört buçuk sene evvelki olay gibi o zaman da aynısını yaptılar; koca otobanı kapattılar, ondan sonra utanmadan iddianamede diyor ki “Otobanı kapattılar.” Bir sürü video var utanmazlar. Videoda tomayı otobana dik bir şekilde ortaya koymuş, otobanı kapatmış. Videoları var iki taraftan da kapatmış, bize diyor ki “Siz otobanı kapattınız” Bu kadar utanmazlık olmaz ya! Allah'tan bu telefonlar var da her şey çekilmiş. Yani çok yalan söylüyorlar. Her olayda yalancı şahit getiriyorlar, birkaç tane yaralanma görevlisi polis var. O birkaç tane polis ayarlanıyor, mahkemede bana şöyle oldu, böyle oldu bir sürü yalan söylüyor. Görevi bu, yalan söylemek. Biz orada Erzin yolunda mecburen ilerliyoruz çünkü sürekli tomalarla gaz sıkıyorlar, sürekli coplarla vuruyorlar. Sürekli gaz sıkıyorlar, nefes alamıyorsun ne yapacaksın? Mecburen yolda ilerliyorsun, ne kadar gittik bilmiyorum o gecenin karanlığında? Herhalde bayağı ilerlemişizdir, 5 kilometre olduğunu sanmıyorum ama 2-3 kilometre ilerlemişizdir. Bu ne demek? Habire sıkıyor, plastik mermi kullanıyor; düşmana mı sıkıyorsun? Sen bu milletin polisiysen millete böyle davranamazsın? Böyle davranırsan bu milletin polisi olamazsın, zamanla nefret edilen bir teşkilata dönüşürsünüz. Baktılar olacak gibi değil bir oradan bir buradan kesiyorlar, durduramadılar.
Emniyetin Müdürü Yalan Söyler Mi?
Müdürleri, en rütbeli olanları kaç defa geldi. “Onları bıraktılar, arkadaşlarınız bırakıldı, artık siz de arabalarımıza binin, gidin.” Yalan söylüyor, resmen yalan söylüyor. Biz sürekli telefonla konuşuyoruz ya müdüre yanlış bilgi veriyorlar ya müdür bize yalan söylüyor. Biz devamlı konuşuyoruz telefonda, hala arkadaşlarımızın kimisi spor salonunda kimisi oradan bırakılmış, gerisi emniyette. Daha ifadeler bitmemiş, bırakılmıyorlar; ne zaman bırakılacağı da belli değil. Bu, üç gün sürse biz üç gün buradayız, dedim. Sen bizim rahatımızı bozuyorsan biz de senin rahatını bozacağız, bunu böyle bilin. Evine gidemeyeceksin müdür, evine gidemeyeceksin buradan ayrılamayacaksın; biz buradan ayrılmayacağız sen de evine gidemeyeceksin. Ondan sonra bitirdiler. Eğer biz orada bu mücadeleyi vermeseydik sonuç böyle olmazdı. Saat 23.30 gibiydi, ‘bitti’ diye haber geldi ama o rütbelileri bana saat kaçtı 21.00 gibi falandı- herhalde biz oraya kaçta vardık 21.00 civarıydı sanıyorum- o saatte bile bitti, dağıldılar, tamam gidin, diyordu. Yalana bak, saat 23.30 da bitti. Böyle bir durum oldu
Kanunsuz Emre İtaat Edilmez!
Ben mücadele veren tüm kardeşlerimi tebrik ediyorum, bunlar bize İnşallah sevap olarak dönecek, onlara da günah olarak dönecek. Geçenlerde buraya bir polis geldi. Bizim dört buçuk sene önceki İskenderun olayında -yine aynı Erzin'de oldu yine İskenderun diyoruz aslında İskenderun'da olmadı Erzin’de aynı yerde oldu- otobanda o da varmış. O polis oradaymış ama onlar gibi düşünmüyor, bizi seviyor, onlar gibi zulmetmemiş; görev yapıyor gibi yapıyor ama vurmuyor, bir şey yapmıyormuş. Böyleleri de var zalimlerden olmak istemiyor, o emir veren kıyamet günü onu kurtaracak mı? Yarın bu dünyada bile devran değiştiği zaman o emir verenlerin hepsi hapse girecekler. Devran değiştiği gün bunu yapanların hepsi mahkemede bunun hesabını verecekler. O zaman ‘bana falan emir verdi filan emir verdi’ diyerek kendini kurtaramayacaksın. Kanunsuz emre itaat edemezsin. O zaman darbeciler de ‘bana böyle talimat verildi ne yapayım’ der, olur mu öyle şey? Böyle talimata uyulur mu?
Böyle Bir Alçaklıkla da Karşılaştık!
Dün oradan geldikten sonra da kısa bir açıklama yapmıştım, orada da söyledim. Bizzat benim eşim “Birisi yere düşmüş, ben ölüyor zannettim” dedi. Nefes alamıyor ve adam ölüyor sandım, 112’yi aradım ve işte filan yeri arayın, dediler. Orayı aradım, olayı anlattım ‘şu Erzin girişinde polislerin müdahale ettiği olay mı?’ demişler. Evet, ‘o olay’ demiş. Tamam deyip telefonu kapatmışlar. Sağlık görevlileri yardıma gelmediler, ambulans göndermediler, ölecekse ölsün, diyor. O telefonu kapatıp da yardıma gelmeyen alçak, bir gün senin başına gelirse görürsün gününü. Bu insanlar kötü bir şey mi yaptı? Sen polisin her yaptığını doğru mu zannediyorsun? Polis melek mi? Her teşkilatta iyi insan da var kötü insan da var. Sen gel görevini yapsana, sana ne, kötü iyi fark etmez, sen doktorsun; doktorluğunu yap, sana mı düştü? Sen hâkim misin savcı mısın, sen mi karar vereceksin? Sen görevini yap, sen ne biliyorsun bu insanın kötü bir insan olduğunu? Böyle bir alçaklıkla da karşılaştık.
Bizi Bunlarla Tahrik Etmek, Terörist Göstermek, Terörize Etmek İstiyorlarsa Yanılıyorlar
Birçok arkadaşımızda darp izleri var, benim hanımımda da var. Hatta hanım orada az kalsın ezilecekmiş, düşmüş yere üstüne yığılmışlar, birisi çekmese altta kalıp ezilecekmiş. Kadınların olduğu kısımda da böyle bir durum yaşanmış -yalnız erkeklere değil- Hatta ilk başta kadın polisler yok, erkek polisler kalkanlarla kadınlara vurarak müdahale etmişler. Elbette bunun hesabını Allah'a verecekler. İnşallah bu dünyada da verecekler. Biz mücadelemize devam edeceğiz, bunlar bizi yıldırmaz, bunlar bizi sağlamlaştırır. Eğer bizi bunlarla tahrik etmek, terörist göstermek, terörize etmek istiyorlarsa yanılıyorlar.
Hapisteyken bir avukat geldi, yine böyle olaylar olmuştu o zaman da hangi olay hatırlamıyorum, olay o kadar çok ki. Antep olayı mıydı, böyle bir olay olmuştu. Bana dedi ki “Ya hocam yani bu gibi olaylar yüzünden radikalleşmezsiniz değil mi?” O da ondan korkuyor, dedim ki “Biz metodumuzu Kur'an ve sünnetten alıyoruz, insanların tavırlarından değil; bunlar şöyle davrandı biz de bundan sonra böyle yapalım, böyle düşünmüyoruz. Kur'an ve sünnete göre davranıyoruz. Peygamberimiz nasıl mücadele verdiyse öyle mücadele veriyoruz. Peygamberimiz de zulme uğradı ama kimseyi öldürmedi, sen radikalleşmekten bahsediyorsun; korkmana gerek yok çünkü biz devletin tavrına göre tavrımızı belirlemiyoruz. Kur’an’a ve sünnete göre belirliyoruz eğer bu şekilde terörize edeceklerini zannediyorlarsa aldanıyorlar, yıldıracaklarını zannediyorlarsa yine aldanıyorlar, korkutacaklarını zannediyorlarsa yine aldanıyorlar.” Bunların içinde hiç akıllı adam yok mu hala anlamadılar mı? Biz bunlarla vazgeçmeyiz.
Kanuna Uyulmuyor, Kanunsuz Telefonlar Geliyor!
Ben yasal hakkımı kullanıyorum o zaman anayasayı değiştir, baba yasayı değiştir, kanunları değiştir, niye değiştirmiyorsun? Senin anayasanda (Madde 34) “Herkes önceden izin almaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir, izin almasına gerek yoktur.” diyor. Anayasa, kanun da buna uymak zorunda. Zaten kanun da ona göre çıkarılmıştır. Anayasa esastır kanunlar ona göre hazırlanır. O zaman bunu değiştir, değiştiremiyor çünkü o zaman bütün dünyaya rezil olur. Diktatör bir ülke gibi görünür. Toplantı, gösteri yürüyüşü yasaktır, şu yasaktır, hepsinin yasaklanması lazım. O zaman dünyaya diktatör gibi görünecek, öyle olmasın diye. Kanun güzel yazılıyor ama kanuna uyulmuyor, telefonla iş bitiriliyor. Kanunsuz telefonlar geliyor. Kanun öyle ise de siz şöyle yapacaksınız deniyor, bu olayın misalleri çok.
Gücü Ellerine Almışlar, Sürekli Zulmediyorlar
Ben hapisteyken telefon hakkım kesilmişti o cezayı veren müdürün kendisi bakın- birkaç tane müdür var- aynen şunu söylüyor: “Ben biliyorum, bundan dolayı bu cezayı veremeyiz ama talimat böyle, ne yapayım?” Bakın kanun var, kanunun dışına çıkıyor, ne yapayım? diyor. Talimat böyle, kıyamet günü göreceksin; ben senden şikâyetçi olduğum gün sen o zaman göreceksin; cehenneme daldığın gün o zaman sen göreceksin, talimat böyleydi Yarabbi! dediğinde bakayım kabul olacak mı? Kendisi cezayı veriyor.
Ben savunmamda zaten yazmıştım, hakkım size haram olsun, dedim. Beni tek başıma bir odaya koyduğunuz yetmedi, bir de şimdi bunu mu engelliyorsunuz? Haftalık bir 10 dakika konuşuyorum onu mu engelliyorsunuz? Yani kanunsuz davranıyorlar, telefonla iş bitiriliyor. Seninle ilgili bize gizli yazı geldi, yazıyı görebilir miyim? Yok, diyor. Göremezsin, avukatıma gösterir misin? Yok, ona da gösteremeyiz. Bu nasıl bir devlet, bu ne gizli yazı? Hani hukuk devletiydi? Hukuk devletinde kanuna göre hareket edilir, kanun neyse göster bana. Böyle bir kanun yok ve olamaz. İstediğine istediği gibi muamele ediyor, telefonla iş bitiyor. Kanun manun, yalan dolan. Gücü ellerine almışlar, sürekli zulmediyorlar.
Zalimin Hasmı Allah'tır
Allah belanızı eninde sonunda verecektir, bu yanınıza kalmayacak ey zalimler! Polis kendisine hiçbir şey yapmayan adama vurabilir mi? Adam kenarda duruyor gidip adama vuruyor, böyle bir şey olabilir mi? Sana bu copu, bu kalkanı, bu silahı devlet, millet bunun için mi verdi? Kenarda duran adama vuruyorsun, adam benzinlikte arkadaşlarını bekliyor, ne karışıyorsun sen adama? Allah rezil etti, bir türlü dağıtamadı. Dağılın diyor, kimse dağılmıyor. Bir türlü dağıtamadı. Ondan sonra baktılar ki bu sabaha kadar sürecek, rahatları bozulacak, hemen telefon açıp oradaki işlemler hızlandırdılar.
Bir basın açıklamasına izin vermediler, 10.000 basın açıklaması gücünde bir olay meydana geldi; kâr mı ettiler, zarar mı ettiler? Zarar ettiler, biz de kâr ettik. Siz bilirsiniz, isterseniz bu kafayla devam edin. Bizim sevabımız artar.
112'nin arandığını ve ambulansın gelmediğini söylemiştim. Arkadaşlar bana not getirdi.
Bir arkadaşımız ambulansın geldiğini görmüş ancak çevik kuvvet polisleri yolu kestikleri için ambulansa müsaade etmemişler, deniliyor. Bunu ilk defa duyuyorum. Yani biz orada hiç ambulans görmedik. Ama ambulans çok gerilerde, polisler yolu kestiği için gelemediyse o da ayrı bir ayıp ve ayrı bir günah. Polisler yaptıysa o da ayrı bir günah. Bunun da hesabını ayrıca verirler.
Bu bilgi ne kadar doğru emin değilim. Birisi görmüş ama bu ambulans başka bir şey için, başka bir yere gidiyor da olabilir. Ambulans her zaman gider. Yani bizim oraya, bizden yaralanan kişi için mi geldi, onu bilemiyorum.