Furkan Vakfı Kurucu Başkanı Alparslan Kuytul Hoca, DEVA Partili Ahmet Faruk Ünsal’ın paylaştığı Asliye hukuk mahkemesi hâkiminin gerekçeli karar yazmak için kâtibi yetkilendirdiği belge hakkında şu açıklamaları kaydetti;
‘Türkiye'nin Geldiği Noktaya Bakın! Hâkimler Birçok Şeyi Kâtiplere Yaptırıyor’
“İki tane hâkimin imzasıyla kendi kâtibine talimat veriyor; resmi olarak, yazılı olarak. “Şu günlerde verdiğim kararların gerekçeli kararını yaz” diyor. Kâtip yazacak gerekçeli kararı. Doğru hatırlıyorsam 15-16 Haziran’dı. Ondan bir hafta sonra bir daha, bir hafta sonra bir daha… Toplam sekiz gün. Sekiz günün her birinde bir tane karar vermiş olsa sekiz karar eder. Belki bazısının 2-3 tane karar verdiği de olmuştur. Hâkim bunları gün gün yazdığına göre; demek ki o gün en az bir tane karar vermiş. Hâkimin verdiği kararın gerekçesini kâtip ne bilecek?
Kâtip bir kere kanun adamı değil, kanun bilmez. Hukuk insanı değil. Ayrıca kararı veren o değil. Türkiye'nin geldiği noktaya bakın! Rezalete bakın. Hâkimler verdiği kararın gerekçesini yazmaya üşeniyor ve kâtibine bırakıyor.
Aynı olay emniyette de var. Emniyetteki amirler yazmaya çizmeye üşeniyor, oradaki bir polis memuruna bırakıyor. O bu işin ehli midir, kültür seviyesi buna müsait midir, umurunda bile değil. Konuyu tam biliyor mu, güzel yazabilir mi, umurunda bile değil. Kendisi yorulmasın da… Herkes bir astını eziyor. Bundan şunu anlıyoruz: Demek ki hâkimler birçok şeyi kâtiplere yaptırıyor.
‘Savcı Kendi Vazifesini Kâtibe Devretmiş, İşte Memleket Manzaraları!’
Savcının kendisinin incelemesi lazım. Kendisinin iddianameyi baştan sona hazırlaması lazım. O yirmi bin sayfayı okuyup ona göre hazırlaması lazım. Ama böyle bir şey yok. Emniyetçiler kendi kafasına göre özetini yazar, fezlekeyi hazırlar. Hayatında kanun bilmeyen bir memurun yazdıklarına göre savcı iddianameyi hazırlar ve siz buna göre yıllarca hapis yatarsınız. Lanet olsun sizin düzeninize!
Ben bu meseleyi tecrübeli bir avukata da sordurdum. ‘Hâkimlerin çoğunluğu böyle yapıyor mu? Bu adliyede, hukuk camiasında bilinen bir şey mi, avukatların arasında konuşulan bir şey mi? Hâkimler gerekçeli kararları kendileri yazmazlar, kâtiplere mi bırakırlar?’
Evet, birçok hâkim böyle yapmaktadır. Ancak bu hâkim saçmalamış, bunu yazılı olarak, resmi olarak emretmiş. Bu gibi şeyler gayr-i resmi olarak, talimatla sözlü olarak kâtiplere söylenir. Kâtip mecburdur, onun dediğini yapmak zorundadır.
Sırf zulmetmek için, sırf gözdağı vermek için mahkemeleri de mahvettiniz, hâkimleri de yordunuz, polisleri de yordunuz. Sırf muhaliflerinizi susturmak için herkese zulmediyorsunuz. Elinizdeki polis kuvvetini ve adliye kuvvetini kötü kullanıyorsunuz. Ve milyonlarca dosya bekliyor bekliyor bekliyor. Sürekli yenileri geliyor. Böyle rezaletler ortaya çıkacak tabii ki! İşte memleket manzaraları. Ciddiyetsiz bir adliye. Utanmadan hala ‘Türkiye hukuk devletidir’ demeye devam ediyorlar.