Furkan Vakfı Kurucu Başkanı Alparslan Kuytul Hoca, Adana Emniyetinin gözaltında çeşitli işkenceler uyguladığı 3 Furkan Gönüllüsünden ikisinin bugün (16 Eylül) 6'ncı Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanması üzerine kamuoyuna açıklamada bulundu.
"Kaçırıldığı iddia edilen Koray Sarısaçlı, bana defalarca kendini istihbaratçıların içeri attırdığını ve kız kardeşi tarafından mallarının bir kısmının alındığını söyledi. Şu an geri kalan kısmını almak istiyorlar, tahminim odur.
Bu iş normalde bir çetenin Koray kardeşimizin malını yemesi olayıdır ama bu işi Furkan Hareketine bulaştırmak istemektedirler." diyen Alparslan Hoca'nın, konuyla ilgili açıklamaları şöyle:
Birkaç gündür devam eden hadise ile ilgili kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum. Bildiğiniz gibi 3 kardeşimiz birkaç gün evvel adli bir vaka sebep gösterilerek gözaltına alınmışlardı. 4 gün gözaltında bırakıldılar, 2 tanesine (kardeşimize) ağır işkence yapıldı. Daha sonra 14 Eylül Salı günü mahkeme tarafından serbest bırakıldılar. Ellerinde hiçbir belge olmadığı halde, üstelik savcı kararı da olmadan bu insanları gözaltına alıp ayrıca bir de işkence yapmışlardı.
Mahkemenin verdiği salıverme kararı sayesinde anlıyoruz ki ellerinde hiçbir delil yok hiçbir şey yok. Buna rağmen bu iki kardeşimiz bugün tekrar sabahleyin (bu sabah tekrar) evlerinden alındılar ve hemen yarım saat bir saat içerisinde mahkeme tarafından tutuklandılar. Demek ki salı günkü mahkemeye verdikleri talimatı mahkeme hâkimi dinlememiş, adaletten şaşmak istememiş, elindeki belgelere göre davranmış ve ellerinde hiçbir belge olmadığı için bu kişileri salıvermiş. ama Bunu hazmedemeyenler ise bugün tekrar kendilerinin istediği gibi karar verebilecek bir hâkimin günü geldiğinde ona hâkime meseleyi tekrar götürdüler ve o hâkime tutuklatma kararını çıkarttılar (çıkarttırdılar).
Bir mahkeme bile yapılmadı. Mahkeme, bir mahkeme salonunda bile değil; 100 tane polisin içerisinde, özel kalemin (hâkimin sekreterinin) odasında ayakta gerçekleşti. Hâkim; bile oturmadan, ayakta dosyaları şöyle bir karıştırarak, bu şekilde bakıyor gibi numara yaparak mahkemeyi gerçekleştiriyor ve sonuçta 5 dakika bile incelemediği halde, oturmadığı halde kararı açıklıyor. Mahkeme mahkeme değil, mahkeme salonunda bile yapılmıyor. Sekreterin odasında ayakta durarak şöyle bir bakıyor gibi numara yapıyor, ondan sonra kararı açıklıyor. Besbelli ki talimat gelmiş ve “Tutuklama kararı vereceksin” denilmiş. Bu şekilde bu tutuklama gerçekleştirildi.
Tabii Kılıf: savcının itirazı. Savcı salıverilme kararına itiraz etmiş, 6. sulh ceza hâkimi de tekrar o olayı incelemiş ve böyle karar verilmiş gibi gösteriliyor. Yani dosyayı bilen hâkim salıveriyor, dosyayı bilmeyen hâkim 5 dakikada tekrar tutuklama kararı veriyor. Ve bu kardeşlerimiz şu anda cezaevine gönderildiler.
Ben bununla ilgili şunu belirtmek istiyorum: Koray, yani kaçırıldığı iddia edilen şahıs, bir gün ortaya çıktığında kaçırıldı mı kendisi mi başka bir yere gitti, ne olduğunu daha kimse bilmiyor. Bu kişi, bana daha evvel çok defalar anlattı. Kendisini hapse attıranların kendisi ile sık sık görüşen istihbarat elemanlarının olduğunu söylemişti. Kendisini hapse attırdılar ve o hapisteyken Koray'ın bizzat kendi kız kardeşi Feray tarafından bütün malı mülkü elinden alındı. Bacısının hainlik yaptığını, biriyle evlenmiş gibi yaptığını, ondan sonra onunla ya da başkalarıyla birlikte bütün malını mülkünü yediklerini bana kendisi söyledi. Ben şahidim, başka şahitler de var. Birçok şahit var. Buna kendi eşi Rümeysa Şenay Sarısaçlı da şahittir, ona da sorulabilir.
Bizzat Koray bunu bana kaç defa söylemiştir. Kendini hapse attırıp 4-5 ay kadar hapiste tutanların istihbaratçı kimseler olduğunu ve kendisini hapse attırıp malına çöktüklerini, işyerinin başına bazı adamları koyduklarını, onların Feray ile birlikte iş yerinin içini boşalttığını, bütün paralarını aldıklarını bana kendisi söyledi. Hatta “Tahminen ne kadar, 5 milyon kadar olabilir mi?” dedim, “Hocam çok fazla” dedi. “10 olabilir mi?” dedim, “Çok fazla” dedi. Yani anladığım kadarıyla 20-30 milyon olsa gerek. Onun ifadelerinden anlaşılan bu. Şimdi de geri kalan kısmını almak istiyor olabilirler. Onun anlattıklarından benim anladığım bu. Yani o istihbaratçı gibi görünenler malının yarısının yediler. Belki bunlar gerçek istihbaratçı da değillerdir. İstihbaratta çalışan ama yukarıdan talimat ile hareket etmeyen, kendi içlerinde bir oluşum meydana getirmişler, bir ekip olmuşlar ve bunlar zenginlerin mallarını yiyorlar. Böyle buna benzer bir sürü ekipler var. Ortamdan istifade ederek, 15 Temmuz'dan da istifade ederek zenginlerin mallarına çöken birçok ekip var. Ve bunlardan biri de Koray ile uğraşıyordu. Hatta bu olaylardan evvel de sık sık yanına gider gelirlerdi. Bu olaylar derken, aşağı yukarı 15-20 yıldır bu kimseler sürekli onun malını yiyorlardı. Hatta ben kendisini “Bunlardan uzak dur, bunları niyeti bozuk” diye kaç defa ikaz etmiştim ama onlar onun peşini bırakmadılar. Yıllarca peşini bırakmadılar, yanına adam sokmaya çalıştılar, muhasebesine adam sokmaya çalıştılar, yanına bir sekreter koymaya çalıştılar. Bunların hepsini bana kendisi anlatmıştı. Kendisini de hapse attıranların onlar olduğunu bana kendisi söyledi. Sonra da kendisi hapisteyken bütün malını mülkünü yediklerini, kasayı boşalttıklarını kendisi bana söylemişti. Şimdi de geri kalan kısmını halletmek için böyle bir tuzak hazırlanmış olabilir.
Bu konuda savcılığın harekete geçmesi icap eder. Feray Sarısaçlı ve Avukat Nejat Özkuyumcu’nun bu işin içerisinde olma ihtimali olabilir. Koray’ın anlattıklarından benim çıkardığım sonuç bu. Bana anlattığını eşine de anlatmıştır, eşi de şahittir. Onun da şahitliğine başvurulabilir. Bu iş normalde bir çetenin, bir ekibin bu kardeşimizin malını yemesi hadisesidir ama bu işi Furkan hareketine bulaştırmak istiyorlar.
Bildiğiniz gibi 2 gün evvel basın salıverme olayı gerçekleştikten sonra basın açıklaması yaptık. 2 gün evvel binlerce insanın katılımı ile adliyenin önünde basın açıklaması yaptık. Daha doğrusu 3-4 gün emniyetin önünde bekledik, sonra da adliyenin önünde bekledik ve serbest bırakılma kararından sonra orada da adliyenin önünde açıklamalar yaptık. Sonra da İsmet İnönü Parkı’nda açıklamalar yaptık ve bu kardeşlerimize yapılan işkenceleri orada da anlattık. Bizzat Yusuf da kürsüye çıktı, kendisi de anlattı.
Sanki şöyle bir durum var: “Madem bizim yaptığımız işkenceyi anlattınız o halde sizi tekrar tutuklarız” gibi bir durum görüyorum ben. Yani “Bizim yaptığımız işkenceyi kimse anlatamaz, anlatırsanız işte ondan sonra tekrar tutuklama gerçekleştiririz. O hâkim sözümüzü tutmadı, dediğimizi yapmadı ama sözümüzü tutacak hâkimler çoktur. Biz onlarla yine yapacağımızı yaparız” mesajını vermek istediler. Bunu şiddetle kınıyorum.
Eğer benim bu açıklamam bir suç duyurusu olarak kabul edilecekse öyle kabul edilsin. Şahitlik yapmaya da hazırım. Eşi Rümeysa hanımın da şahitlik yapacağını tahmin ediyorum. Başka şahitler de vardır, onları da bulabildiğimiz kadar buluruz, şahitlik yaptırırız. Koray Sarısaçlı’nın malını mülkünü yiyenler kendi kız kardeşi ile kendisinin birlikte olduğu bu ekiptir. Şimdi bu ekip bunları tekrar kışkırtıyor. Bunlar geri kalan mala çökebilmek için olayı saptırıyor, bizim üzerimize atmak istiyorlar. Malın geri kalanını yiyecekler, bunların planı bu. Tüm kamuoyunun da savcılık makamının da bunu bilmesini istiyorum. Herkese saygılar sevgiler.
Ne Olmuştu?
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 'Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında 10 Eylül Cuma günü Adana İl Emniyet Müdürlüğüne ifade vermeye giden 3 Furkan Gönüllüsü, Gasp Büro Amirliğince onur kırıcı işkencelere maruz kalmıştı.
14 Eylül Salı Günü 'Tutuklu yargılama' talebiyle savcılığa sevk edilen gönüllüler serbest bırakılmıştı.
Savcının karara yaptığı itiraz sonrası, bugün (16 Eylül) tekrar gözaltına alınan 2 gönüllü Y.T ve H.A. hakkında 6'ncı Sulh Ceza Mahkemesi tafından tutuklu yargılanma kararı verildi.