Alparslan Hoca o dava ile ilgili konuştu: Kasıtlı olarak alakasız bir birime yazı gidiyor

Alparslan Hoca başkasına ait konuşma sebebiyle yargılandığı davadaki gelişmeyi açıkladı. Ses kaydı almak için mahkemenin Adana Emniyet’ine yazı göndermesinin kasıtlı olduğunu vurguladı.

Eklenme Tarihi: 01 Mar 2021
6 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Alparslan Hoca o dava ile ilgili konuştu: Kasıtlı olarak alakasız bir birime yazı gidiyor

Alparslan Hoca başkasına ait konuşma sebebiyle aylardır devam eden yargılanması hakkında yeni açıklamalarda bulundu. Alparslan Hoca’nın internette dolaşan birçok video ve ses kaydına rağmen mahkemenin istediği ses kaydı talebi sebebiyle yargılama aylardır devam ediyor. İlk önce ses kaydı örneği Ankara’ya gönderildi ancak Ankara’nın incelemeyi yapamayacağını bildirmesi üzerine ses kaydı İstanbul’a gönderildi.

İstanbul’dan gelen rapor ise mahkemenin sonuçlanması için yeterli olmadı. Raporda Alparslan Hoca’nın fiziki olarak birçok yönden konuşmadaki kişiye benzemediği açıkça yazmasına rağmen yine de tekrardan örnek alınmasının iyi olacağı kanaatine varıldı. Mahkeme tekrardan Adana’da ses kaydı örneğinin alınmasına eğer Adana’da mümkün değilse İstanbul’a sevk edilmesine karar verdi.

Alparslan Hoca'nın, Başkasının Konuşmasından Dolayı Yargılandığı Skandal Duruşmada Karar! Alparslan Hoca'nın, Başkasının Konuşmasından Dolayı Yargılandığı Skandal Duruşmada Karar!

Alparslan Hoca’nın Adana Emniyeti’nden gelen cevaba dair değerlendirmesi:

Türkiye Tarihinde Böyle Bir Olay Yok

Bildiğiniz gibi geçen haftalar da burada da konuşmuştuk, başkasının yaptığı bir konuşma meselesini. Şimdiye kadar konuşmalarımı kırpıp, manayı bozup beni mahkemeye veriyorlardı bu alçaklığa, bu namertliğe alıştık da… Başkasının konuşmasından ötürü mahkemelik olmak, o da çok farklı bir şey. Buna alışmamıştık, buna da alışmış olduk. Bu şekilde olan başka bir insan var mı? Ben bilmiyorum. Gerçekten bu işlerden anlayan, internet kurdu olan arkadaşlar başkasının konuşmasından mahkemelik olan ikinci bir insan var mı bir inceleseler, çok memnun olurum. Acaba Türkiye tarihinde benden başka böyle biri var mı? Başkasının konuşmasından ötürü mahkemelik olan, mahkemelerde ifade vermek zorunda kalan. Arada yirmi yaş fark olduğu halde, onun saçı sakalı simsiyah, benimkiler ise bembeyaz. Böyle ikinci bir vaka var mı?

Türk Adaleti Adına Bir Utanç

Bu, bir skandal! Bu, Türk adaleti adına bir utançtır! İstihbarat da biliyor o konuşmayı yapan kim, emniyet de savcı da hâkim de Adli Tıp da kim olduğunu biliyor. Hepsi de benim olmadığımı bilmelerine rağmen bu zulmü bana yapıyorlar. Yapmaya devam etsinler. Günahlarını çoğaltsınlar. Günahları azmış demek ki. Cehennemdeki yerlerini daha da derinleştirsinler, zulmetmeye devam etsinler. Hâkim beni görüyor, karşısındayım. Videodaki kişi de besbelli başka bir insan. Yüzü de farklı, sesi de farklı, yaşımız da farklı, her şeyimiz farklı. Bunu görüyor, buna rağmen Adli Tıp’a gönderiyor. Önce ‘Ankara'ya’ dedi. Ankara'dan kaç ay sonra -maksat mahkeme uzayacak- cevap geliyor. ‘Bizde yok.’ Buna benzer bir yalan. Ankara Adli Tıp'ta ses alma cihazı yok. Onu inceleyecek şey yok. Daha doğrusu buradan oraya ses gönderilmiş ama onu inceleyecek Ankara Adli Tıp’ta, Türkiye’nin başkentinde, uzman yokmuş(!). O zaman ölmüş bu Türkiye! Sonra bunu İstanbul'a gönderelim, dediler ve İstanbul'a gönderdiler. İstanbul'dan gelen raporu geçenlerde okumuştuk. ‘Baş yapısı, kafa yapısı, göz yapısı, burun yapısı, yanakları, kulakları her şeyi farklı’ diyor. Kendisi söylüyor. Buna rağmen yine de “Buraya bir gelse iyi olur.” diyor. Geçen gün mahkeme olmuştu. Mahkemede hâkim, “Adana Adli Tıp’a gönderelim, Adli Tıp'ta tekrar ses kaydı alınsın, tekrar İstanbul'a gönderilsin.” diye karar verdi.

Zaten İstanbul'a göndereceklerini biz biliyorduk. Hâllerinden, tavırlarından, niyetlerinden belliydi. İlginç olan; “Adana Adli Tıp’a göndermesine karar verdiği halde Adana Emniyetine, kriminale yazı gönderiyor. Onlar da “Bizde böyle bir cihaz yok, biz alamayız.” Diyorlar. Normal teyple, normal bir telefonla bile ses kaydı yapılıyor. Daha evvel Adana Emniyeti gelip benim ses kaydımı almıştı. Aynı Adana Emniyeti “Bizde öyle bir şey yok.” diyor.

Ey Adana Emniyeti! Siz benden Yarbaşı Karakolu’nda el kadar bir cihazla sesimi kaydetmediniz mi? Onu İstanbul'a göndermediniz mi? Şimdi nasıl oluyor da böyle bir şeyimiz yok, diyorsunuz?

Kasıtlı Olarak Alakasız Bir Birime Yazı Gidiyor

Şimdiye kadar nasıl alıyordunuz? Burada asıl mesele şu; aslında bu işin içerisinde bir hile var. O da şu: Hâkim Adli Tıp’a gönderme kararı alıyor ama sonra yazıyı Emniyet’e gönderiyor. Hâkim bunu bilmeyecek insan mı? Adli Tıp diye karar verdin, neden Emniyet’e gönderdin? Adli Tıp alır, böylece İstanbul'a gitmemiş olurum. O zaman zulmetmemiş olurlar, zulmedememiş olurlar. Daha doğrusu az zulüm yapmış olurlar. Daha çok zulüm yapmak için İstanbul'a göndermek istiyorlar. Hâkim Adli Tıp’a yazı yazmıyor, Emniyet’e yazıyor. Zaten Emniyet bu işin içinde! Bu dosyayı hazırlayanlar onlar. Kriminal incelemeye yazıyor. Kriminal incelemeye niye yazıyorsun? Bakın orada bir hile var. Hile şu: Adli Tıp ses kaydımı alacak. Onu kriminal incelemeye gönderecek. Kriminal inceleme doğrudan doğruya kendisi almıyor olabilir. Adli Tıp alır, kendi inceler ya da kriminal incelemeye gönderir. Bir kere hâkim neden Adli Tıp’a yazı yazmıyor da kriminal incelemeye yazıyor? Bu normal mi? Bu Emniyet benden daha evvel ses kaydı almıştı. Kriminal incelemeye yazmakla şu hileyi yapıyorlar. Kriminal incelemeden böyle cevap geldi, biz ses kaydı almıyoruz. Aslında biz ses kaydı almayız, alınanı inceleriz demek istiyorlar. Bizim böyle bir görevimiz yok. Ama onu öyle söylemiyor tabi. Ses kaydı alınmamaktadır. Zaten senin ses kaydı almana gerek yok ki Adli Tıp alacaktı. Sen inceleyeceksin çok çok. Daha doğrusu İstanbul'a gönderecek. Adana Adli Tıp ses kaydını alıp İstanbul kriminal incelemeye gönderecek. Burada kendisi de inceleyebilir. İnceledi, inceledi; incelemezse İstanbul'a gönderir. Yani kriminalle bu işin bir alakası yok. Kasten alakasız bir birime yazı gidiyor. O da “Biz bu işi yapmıyoruz.” diye cevap versin. Böylece hâkim ‘İstanbul'a’ diye karar versin.

Hileyi anladınız mı? Tamamen tiyatro. Türkiye'nin geldiği nokta(!) Kriminalle bunun ne işi var? Kriminal ses alma yeri midir? Adli Tıp sesi alır, kendi inceler ya da İstanbul'a gönderir. Kriminalle ne işi var? Kasten alakasız bir birime yazı gidiyor, o da “Biz bu işi yapmıyoruz.” diye mecburen cevap verecek. Öyle cevap veriyor. Ondan sonra da İstanbul'a yol göründü, diyecekler. İstanbul'a da gideriz, Fizan’a da gideriz. Bu yolda attığımız her adım sevaptır. Bana bunu yapanlar için de benim attığım her adım onlara günah olarak yazılacaktır.

Peygamberimize bu zulmün benzerlerini çok yaptılar. Sonunda ne oldu? Her şey ortaya çıktı. Şimdi Adana Emniyeti hatta Türkiye'de beni takip eden, bu olaylarımızı bilen, yüz binlerce belki milyonlarca insan var. Bazen bir konuşmamı birkaç milyon insan izliyor, öyle değil mi? Şimdi bu insanlar bunları dinleyecekler. Emniyet mensupları da yapılan zulmü görüyorlar. Biz neden bu insanla böyle uğraşıyoruz? Biz açıkça iftira atıyoruz. Biz açıkça başkasının konuşmasından ötürü bu insanı süründürmeye çalışıyoruz. Biz açıkça ‘burada cihaz yok’ deyip yalan söylüyoruz. Bu işte; Emniyeti de hâkimi de savcısı da içinde. Biz ne yapıyoruz?

Onların Tuzaklarına Karşı Allah da Tuzak Hazırlıyor

Şimdiye kadar anlamayanlar belki bundan sonra anlayacaklar. Belki de bu hayırlı bir şeye vesile olacak. Peygamberimize de böyle çok zulümler yaptılar. Önce anlamayanlar sonra anlamaya başladı. Açıkça bu insanla uğraşıyorlar, anlamayan da anlamaya başladı. Bence bunun sonu da öyle olacak. Bize yapılan bu zulmü insanlar gördükçe sevenler daha da çoğalacak, inşallah. Onların tuzakları başlarına geçecek. Allah (a.c) Tarık suresi 15 ve 16. Ayetlerde diyor ki; "İnnehum yekiduna keyde ve ekidu keyde” “Onlar tuzaklar hazırlıyorlar ben de onlara karşı tuzak hazırlıyorum.” Yine Kalem suresi 45. Ayette Allah (a.c) "Inne keydi metin" “Benim tuzağım sağlamdır.” diyor. Yapsınlar. Ben biraz yorulurum, bir şey olmaz. Sevap kazanırız inşallah. Zaten İstanbul'a sık sık gitmek istiyorduk. Bu vesile ile yine gitmiş oluruz. Bakarsınız olmadı bir daha, derler. Bir ay sonra bir daha çağırırlar. Masrafımız devletten olmuş olur, iyi olur.

HABER VİDEOSU: