Alparslan Hoca, Sağlık Bakanı Koca’nın Dilediği Özrü Değerlendirdi!

Alparslan Hoca, geçen hafta ebedi aleme irtihal eden Saraç Hoca’nın cenazesindeki kalabalık nedeniyle özür beyanında bulunan Sağlık Bakanını dilediği özür üzerine: “Cenaze esnasında öyle bi ortama engel olunamamış olabilir, peki kongreler hakkında neden bir şey demiyor?” ifadelerini kullandı.

Eklenme Tarihi: 01 Mar 2021
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Alparslan Hoca, Sağlık Bakanı Koca’nın Dilediği Özrü Değerlendirdi!

Alparslan Kuytul Hoca ‘Gündeme İslami Bakış’ programında, Muhammed Emin Saraç Hoca’nın cenazesine katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sosyal mesafe kurallarını hiçe sayan görüntüleri sonrası: “Ben cenazede o tarz mesafenin ortadan kalkabileceğini, böyle bir görüntünün olabileceğini, ön görmedim. Ön görmem gerekiyor muydu? Evet gerekiyordu. Bu benim kusurum. Bu nedenle ben vatandaşlarımdan özür diliyorum.” ifadelerini değerlendirdi.

Diyelim ki cenazedeki insanlar çok kalabalıktı, ortam müsait değildi, mesafesiz bir ortam oluştu. Hadi o neyse! Peki Erdoğan’ın yaptığı kongrelerin bir açıklaması var mı? Onlar hakkında neden konuşmuyor? Bana Konferans yaptırmıyorlarsa kendileri de kongre yapmasın! Benim konferanslarım, onların kongrelerinden daha mühimdir! Ben konferanslarımda İslam’ı anlatıyorum, onlar kongrelerinde oy topluyorlar!” diyerek şu cümleleri kaydetti.

‘Bize konferans yaptırmıyorlar, kendileri de kongre yapmasın!’

“Aslında Bakan Bey bayağı zorlanıyor, halinden belli. “Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık” diye bir laf vardır. Şimdi bir taraftan buna ‘yanlış’ diyecek. “Evet, bir hata ettik” diyecek. Ama diğer taraftan da düşünüyor, Genel başkan ve cumhurbaşkanı olan Erdoğan bu tür toplantıları her gün yapıyor. Şimdi kendisi özür dileyecek ama laf Erdoğan’a gidecek. Bir taraftan da aklının bir kenarında o var. Halinden belli çok düşünerek konuşuyor. Hesaplı, kitaplı konuşmaya çalışıyor. “Aman Erdoğan kızmasın!” Halinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hesaba kattığı belli oluyor.

Yani cenazede böyle bir durum olmuş olabilir, her şey kontrol altına alınamaz. Herkese orada laf anlatamazsınız ve sonuçta ölen bir âlimdir. Allah rahmet eylesin. “Onun tabutuna ben de bir yardımcı olayım, ben de taşımış olayım.” gibi düşünmüş olabilirler. Bu gibi ortamlarda sosyal mesafe ve vb. şeyler pek mümkün olmaz. Yani Sağlık Bakanı olunca biraz daha dikkatli konuşmak zorunda kalıyor.

Diyelim ki cenazedeki insanlar çok kalabalıktı, ortam müsait değildi, öyle bir ortam oluştu. Hadi o neyse, Erdoğan’ın yaptığı kongrelerin bir açıklaması var mı? Yani bir tek Muhammed Emin Saraç Hoca’nın cenazesinde değil. Hadi o istemeden de olmuş olabilir. Öyle yerlerde herkese kızmak, bağırmak, çağırmak mümkün olmaz. Ama kongreler yapılmayabilir, onlara neden bir şey demiyor? Madem bize konferans yaptırmıyorlar. O zaman kendileri de kongre yapmasınlar.

‘Benim konferanslarım Erdoğan’ın kongrelerinden daha mühim!’

Benim konferanslarım Erdoğan’ın kongresinden çok daha da önemlidir. Çünkü ben İslam’ı anlatıyorum. O, oy peşinde! İslam’ı anlatmak, oy toplamaktan daha üstündür. Bize salonları vermeyenler neden kendileri salonlarda kongre yapıyorlar? Asıl konuşulması gereken nokta budur. Aslında Sağlık Bakanı da zor durumda kalıyor. Belli ki bir şey diyemiyor.

Belki de kendi iç aleminde “Genel başkanımızın yaptığı nedir? Biz insanlara mesafe diyoruz. O, tutup insanları topluyor, binlerce insanı bir salona, kapalı bir alana topluyor. Ondan sonra da övünerek ‘Lebaleb doldurduk’ diyor. Bu nasıl bir iş? O zaman ben insanlara nasıl mesafeli olun, diyeceğim?” İçinden mutlaka bu gibi şeyler söylüyordur. Ama siyaset gereği, makamını korumak için konuşamıyor, tabii. Bizim gibi açık açık konuşamaz. 'Anlayın' demeye getiriyor. Biz de anlıyoruz.

‘Bize Her Şey Serbest, Size Her Şey Yasak!’

Benim annem 10 Haziran’da vefat etti, 11 Haziran’da defnettik. Bir sürü polis evimizin önüne geldiler. Bakın cenaze yerinde de değil, evin önüne! “Yok on kişi, on beş kişi bilmem ne…” Ben bunları dinler miyim? Sen istediğini yapıyorsun, bana gelince mi böyle? Biz de arkadaşlara "Mesafeli durun." diyorduk ama yine orada taziyeleri yaptık, taziyeyi kabul ettik. Ve yatsı namazından sonra da kısa bir konuşma yapıp bir çay içip dağılıyorduk. Muhammed Emin Saraç Hoca’nın cenazesinde, Erdoğan’ın yaptığı kongrelere niye müdahale etmiyorsunuz da bize gelince yasağı hatırlıyorsunuz?

Bu ülkede artık her şey alenen görünür hale gelmiş vaziyette. Aslında çok da konuşmaya gerek yok. Aynı şeyleri konuşmaktan da yıldık, usandık. Açıkça diyorlar ki: "Ya biz istediğimiz gibi yaparız. Bize her şey serbest, size her şey yasak.” Bunu görmemek mümkün değil artık. Görmek istemeyenler yine de görmüyor.”