Alparslan Hoca: “Savcılar cumhuriyetin değil, güçlülerin savcısı!”

Alparslan Hoca, , eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan’ın, AKP’li milletvekilleri tarafından meclise sunulan kanun teklifine ilişkin olarak; “Cumhuriyetimizin cumhuriyet savcılığına son veriyorlar” uyarısını değerlendirdi.

Eklenme Tarihi: 06 Haz 2021
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Alparslan Hoca: “Savcılar cumhuriyetin değil, güçlülerin savcısı!”

Furkan Vakfı Kurucu Başkanı Alparslan Kuytul Hoca, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan’ın, AKP’li milletvekilleri tarafından meclise sunulan kanun teklifine ilişkin olarak; “Cumhuriyetimizin cumhuriyet savcılığına son veriyorlar” uyarısını değerlendirdi. “Savcılar cumhuriyetin değil, güçlülerin savcısı” diyen Alparslan Hoca; “Şimdiye kadar savcılar özgür değildi, güçlülerin elindeydi ancak bu yasa tasarısı kanunlaşırsa hukuksuzluklar daha aleni şekilde yapışabilecek!” ifadelerini kullandı. Alparslan Hoca açıklamasında şu cümleleri kaydetti:

‘Savcılar Neden Harekete Geçmiyor?’

Söylediği şey şu: Yeni bir kanun tasarısı sunuldu, buna göre savcılar bir konuda soruşturma başlatmak isterse başsavcı onu engelleyebilecek, o şehrin başsavcısı onu engelleyebilecek. Bu ne demek? Yani hâkim güçlerin, iktidarda olanların, devletin ve derin devletin istemediği bir soruşturma yapılacak olursa buna izin verilmeyecek, başsavcı müdahale edecek ve soruşturma orada bitecek.

Hani herkes der ya, Sedat Peker gibiler bir şey söylediğinde savcılar nerede? Savcılar neden harekete geçmiyor? Hani cumhuriyet savcıları vardı, neden böyle bir ihbar var böyle bir bilgi veriyor bu adam, böyle bir durum var. Neden savcılar hemen olayı incelemez? Yok mu bir tane yürekli savcı? ‘Şu konuyu incelesin’ denirdi ya, şimdi artık o da mümkün olmayacak. Bir savcı araştırmaya kalkarsa başsavcı tarafından engellenecek, olup bitecek.

Türkiye’de diyelim ki 4-5 bin savcı var, ben tam sayıyı bilmiyorum, yaklaşık söylüyorum. 81 ilde 81 tane başsavcı var; ilçelerde var mı, bilmiyorum. İlçelerde başsavcı oluyor mu bilmiyorum. Eğer oluyorsa onları da içine katmak lazım. İşte şu kadar başsavcı var artık sayısı kaç taneyse? O başsavcıları kendi adamlarından seçtikleri zaman mesele bitti. Sayısı kaç tane? Diyelim ki yüz tane. Yüz tane başsavcı seçtikleri zaman, kendilerinin aleyhinde olabilecek soruşturmaları durduracak zihniyete sahip başsavcılar bulduklarında, onları o makama getirdiklerinde artık onların aleyhinde hiçbir soruşturma yapılamayacak.

‘Türkiye diktatörlüğe götürüldü!’

Türkiye’ye müstahak, bu millete müstahaktır. Millet kusura bakmasın, bu millete müstahaktır. Ben altı yedi yıldan beri Türkiye diktatörlüğe götürülüyor diye diye boğazımda hâl kalmadı, dilimde tüy bitti, anlatamadım. Bir sürü olaylar yaşadım sırf bunu anlatabilmek için. Ben bu millete -ben ve benim gibileri- anlatamadım, anlatamadık. Türkiye diktatörlüğe götürüldü artık, iş bitti, diktatörlük kuruldu. Altı yedi sene evvel diktatörlüğe götürülüyor, demiştim; artık kuruldu.

Polis size zulmetse polisi mahkemeye veremiyorsunuz, ananıza küfretse mahkemeye veremezsiniz. Savcı ile engelliyorlar. Savcı diyor ki: “Şöyle oldu, böyle oldu, mahkemeye gerek yok. Polis hiç mahkemelik olmuyor, o kadar adam dövüyor, mahkemelik olmuyor. O kadar insana küfrediyor, mahkemelik olmuyor. Savcı tarafından korunuyor, vali tarafından korunuyor. Siz ne yapacağınızı bilemiyorsunuz .“Allah belanı versin.” demekten başka bir şey elinizden gelmiyor. Ancak Allah belanı versin diyorsun ancak ya Rabbi sen benim intikamımı al, diyorsun.

‘Devlet, adaleti gerçekleştirmiyor’

Devlet adaleti gerçekleştirmiyor. Yapan polisse yanına kâr kalıyor. Elinizde adli tıp raporu var, polis vurmuş; adli tıp raporu var, video var, şahit var. Bunlarla gidiyorsun savcıya, savcı olayı örtbas ediyor, kapatıyor, mahkemeye gerek yok, diyor. Bir şeyler uyduruyor ve mahkeme açılmıyor. Ne yapacaksınız, kafanızı nereye vuracaksınız? Lanet olsun adaletinize, lanet olsun! Şimdi bir de bununla engelliyorlar.

Diyelim ki bir savcı, onların istemediği bir soruşturmayı başlatacak. Vicdanlı bir savcıya rastladınız-kaldıysa -diyelim ki öyle bir adama rastladınız, mahkemeyi başlatacak bu sefer de başsavcı engelliyor. Yani birkaç tane şey koydular, ne derler ona? Sigorta diyelim, sigorta. Birkaç tane barikat, birkaç tane sigorta...

Savcı bir barikat, mahkeme açamıyorsunuz. Savcı bir barikat, vali bir barikat, polisi koruyor! Bu dediğim basit olaylarda… Daha büyük olaylarda şimdi Sedat Peker önemli şeyler söylüyor, gerçekse de yalansa da ortaya çıkartılması lazım. Diyelim ki bir savcı yeter artık, ben boşuna mı savcı oldum, dedi; her şeyi göze aldı, meslekten ihraç edilmeyi göze aldı, soruşturma başlatacağım, dedi. Sedat Peker’in verdiği isimlerle ilgili soruşturma yapalım, ortaya çıksın, dedi. Bunu başsavcı engelleyecek.

Bakın, neden bu yasa tasarısı bu günlerde meclise sunuldu? Bugünlerde ne konuşuyor Türkiye? Sedat Peker’in iddialarını konuşuyor. Hemen önlemini alıyorlar, hemen. Bir savcı olur ya böyle bir iş yapmaya kalkarsa hemen başsavcı zaten kendi adamları başsavcılar.4-5 bin savcıya, 5-6 bin savcıya icabında sözü geçmiyor. İcabında 5-6 bin savcı içinde laf anlamayan çıkabilir. Ama 100 tane başsavcıyı hallediyor. Başsavcı o makamını korumak için istediklerini yapıyor, zaten kendi adamları oluyor ekseriyetle ve makamını da korumak için dediklerini yapıyor. Onların dediğini yapmasın da görsün! Ertesi gün görevden alınıyor mu, alınmıyor mu? Bu şekilde bir düzen kurdular.

‘Güçlülerin savcısı’

Turgut Kazan’ın söylediği şey doğru... Cumhuriyet savcısıydı bunların adı, gidin adliyelere, öyle yazar savcıların kapısında Cumhuriyet Savcısı yazar. Yani cumhuriyet adına, devlet adına soruşturma yapan savcı demektir onun manası. Yani hükümet adına değil, hükümetin savcısı değil, başsavcının da emrinde değil. Savcı özgürdür güya. Şimdiye kadar bu yasa yoktu, yine savcılar özgür değildi. Savcılar yine güçlülerin, istihbaratın, emniyetin, hükümetin dediğinin dışına çıksın da görsün gününü. Yine özgür değillerdi ama şimdi bu yasalaşırsa bu yasa tasarısı kanunlaşırsa o zaman daha aleni bir şekilde başsavcı diyecek ki “Senin açtığın bu soruşturmayı iptal ediyorum. “ Neden? Çünkü hükümet istemiyor

Ya da filan parti devlette güçlü olan parti, hangi partiyse o istemiyor. Oradan telefon gelecek, bunu bitir, o soruşturmayı kapat ve kapanacak. Hani cumhuriyet savcısıydı? Güçlülerin savcısı! Artık o kapılardaki ‘Cumhuriyet savcısı’ yazısını değiştirip; ‘Cumhuriyet savcısı değil, güçlülerin savcısı! Başsavcının emrindeki savcı!’ demek lazım… Türkiye’nin geldiği nokta... Bu millete müstahaktır, bu millet böyle susmaya devam etsin. Kademe, kademe, kademe çemberi daraltıyorlar; daraltıyorlar. Her gün daha diktatörce uygulamalar.

Millet konuşmadıkça bu daha devam edecek. Padişahlık kurdular yani onları kimse eleştiremez. Allah mısın ya sen, Allah mısın, seni kimse eleştiremiyor. Siz Allah’ın kitabını eleştiriyorsunuz, Kur’an-ı eleştiriyor; Kur’an-ı rafa kaldırıyorsunuz. Kur’an bu çağa uygun olmaz, diyorsunuz ve insanlar sizi eleştiremiyor öyle mi? Siz Allah’ı ve Allah’ın kitabını eleştiriyorsunuz ama insanlar sizi eleştiremeyecek öyle mi? Evet, öyle diyorlar. Millet de buna susuyor. Müstahakkımızı bulmuşuz.

HABER VİDEOSU: