Gazete Duvar'ın röportajı şu şekilde;
‘CEZAEVİNDE 22 AYIN 14 AYI TEK BAŞIMA KALDIM’
Neden o kadar uzun süre tecritte tutuldunuz?
Bir bakıma psikolojik işkence yapmak için tecride koydular. 10 günlük gözaltı süresini de sayarsanız, 22 ayın 14 ayı, üç kişilik odada tek başıma kaldım. Çok başvuru yaptım, hatta Bakanlığa da yazdım ‘yanıma birinin verilmesini istiyorum’ diye. Cezaevi idaresi, ‘Bakanlıktan sizinle ilgili böyle talimat var’ dedi. 10 ayın sonunda Furkan Vakfı Başkanı arkadaşımız Ali Alagöz’ü benimle aynı odaya koydular. Arkadaşımız eylül ayında tahliye olunca yine yalnız kaldım. İlk iki-üç ay sıkıntı yaşadım ama tecride, yalnızlığa Allah beni alıştırdı.
Furkan Nesli dergisinin yazarı olan eşiniz Semra Kuytul, bu süreçte görmezden gelinmeyecek bir mücadele verdi. Size destek olmak isteyenlerin, Anayasal bir hak olan, toplantı gösteri yürüyüş hakları, tüm muhalif kesimlerinki gibi engellendi. Eşinize, reşit olmayan kızlarınıza bile dava açıldı. Tahliyenizde bu mücadelenin payı var mı?
Eşimle, arkadaşlarımla, talebelerimle gurur duydum. Polise taş atmadan böyle bir mücadele Türkiye tarihinde, cumhuriyet tarihinde bilmiyorum. Biz yıllardan beri bir sürü dersler, sohbetler yaptık, kitaplar okuduk, okuttuk; onların bunda büyük payı var. Her zaman ‘hakkını arayacaksın ama meşru yollardan arayacaksın, zarar vermeyeceksin’ diye konuştuğumuzdan, bu derslerin faydasını gördüm.
‘MÜSLÜMANLAR, MAZLUMUN YANINDA YER ALMAYI ÖĞRENEMEDİLER’
Cumartesi Anneleri de polise taş atmıyor. Kayıp çocuklarının bir mezarı olsun diye sadece oturma eylemi yapan anneler aylardır polis tarafından engelleniyor. Ancak İslami kesimler, Cumartesi Anneleri’nin bile sesini duymuyor sanki? Hangi siyasi düşünceden olursa olsun insan hakları mücadelesi herkesin ortaklaşması gereken bir alan değil mi?
İslam daima haksızlıklara karşıdır. Haksızlık kime yapılırsa yapılsın, ister Cumartesi Anneleri’ne ister Yahudilere ister Hıristiyanlara ister komünistlere fark etmez. İslam haklıyı konuşmaktır. Müslümanlar mazlumun yanında yer almayı öğrenemediler. Bunun içerisinde Cumartesi Annesi de var, işçiler de var. Sağcıya da solcuya da yapılsa bu zulümdür. Bu ahlakı İslami camia maalesef kazanamadı. AKP beni hapse attı; bana o kadar zulmettiler, onun hesabını Allah’a verirler. Ancak hükümete şu anda bir haksızlık yapılsa ben onları savunurum.
Şimdiki adıyla FETÖ, geçmişteki adıyla Gülen Cemaati, sonradan “Paralel” dedikleri camiayı yıllarca eleştirdim. Türkçe Olimpiyatları ile “Dinler Arası Diyalog” ile ilgili yaptığım eleştiriler vardı. İsrail’i kınamamalarını defalarca eleştirdim. Darbeye sonuna kadar karşıyım. Darbeyle bağlantısı olanlar suçludur. Ancak darbeyle bağlantısı olmayan, sırf Bank Asya’ya para yatırdığı için zulme uğrayan masum insanları savundum. Bu son süreçte yapılan şey İslam’a aykırı. Yapılan şey, zulüm! Ben darbecileri değil masum insanları savundum. Hapsi de göze aldım. Kendileri bile benim onları savunduğum kadar savunmadılar.
‘TEVHİDİ ANLATTIĞIM, AKP’Yİ ELEŞTİRDİĞİM VE DERİN DEVLETTEN BAHSETTİĞİM İÇİN TUTUKLANDIM’
İddianamede yer alan suçlamaları biliyoruz ama asıl merak edilen sizi niye tutukladıkları…
Bunu, mahkemeye verdiğim yazılı müdafaada yazdım, iki mahkemede de açıkladım. Bu operasyonun üç tane sebebi var. Biri, AKP’ye eleştirilerimiz. İkincisi, derin devletin planlarından bahsetmem. En önemli sebep ise tevhidi anlatıyor olmam.
Tevhid deyince herkes “Allah birdir!” diyor ama bundan ibaret değil. La ilahe illalah, Allah’tan başka ilah yoktur demektir. Allah’tan başka itaat edilen bir makam tanımıyorum, tüm insanlar Allah’a itaat etmeli demektir. Tabii ki dinde zorlama yok ama bir insan ‘Müslümanım’ diyorsa kendi kafasına veya liderlerin kafasına göre değil, Allah’a itaat etmeli. Allah’ın kitabına göre, hem özel hayatımızda hem devlette Allah’ın dediği şekilde bir dünyanın, en azından kendi topraklarımızda, Allah’ın istediği gibi bir medeniyetin kurulması… Bu, İslam’ın ta kendisi!
‘MEMLEKETE DERİN GÜÇLER HÂKİM’
“Ekonomik kriz geliyor” dediğiniz bir konuşmanız var. Darbe öncesi FETÖ ile ilgili de sözler sarf etmiştiniz.
O konuşmamda diyorum ki, bu millet, bu hükümeti hiç eleştirmedi, bunun tokadını yiyecekler. Hükümet Amerika ile beraber oldu, parlamentodan tezkere geçmemesine rağmen İncirlik Üssü üzerinden Irak halkının başına bomba atılmasına yardım etti, 2 milyon insan öldü. Bu haramdır. Bu günahı işlediler. Müslüman kimliklerine rağmen Amerika ile beraber oldular. Allah, “Müminler, müminleri bırakıp kâfirlerle dost olmasın” buyuruyor. Bunu yaptılar. Sonra da Suriye olayları… Bu millet bütün bunlara sustu. Rus uçağı düşürülüyor, haksız ve yanlış şekilde. Sol kesimden bazı kişiler eleştirmiş olabilir ama İslami camia alkışladı. Bir tek ben eleştirdim ve beni topa tuttular. Sonra dediğime geldi, özür dilemek zorunda kaldılar. Tayyip Erdoğan ‘bir daha olsa bir daha yaparım’ dediğinde de alkışladılar, özür dilediğinde de alkışladılar. Haksızlıklara, zulümlere sessiz kalan bu toplumun tokat yemesi lazım. Allah bunlara tokat vuracaktır. Bu millet cebine dokunmadıkça anlamayacak. Allah ekonomik kriz verecek, dolar fırlayacak demiştim. O konuşmayı da iddianameye koymuşlar. ‘Bunu nereden bildi’ diyorlar. Allah’ın sünnetlerini bildiğim için söylüyorum bunu.
Konuşmalarınızda sık sık hatırlattığınız “derin devlet, derin güçler” kim/kimler?
Aslında derin güçler hâkim memlekete. Laik demeyeyim, ‘laikçilik’ yapanlar, işi İslam düşmanlığına çevirmişler. Her laikliği savunan için söylemiyorum bunu. Bunlar etkili hâkim güçler ve benim bu sözlerimden rahatsız oluyorlar. Peygamberler bile davalarını ilk ortaya koyduklarında ilk kim karşı gelmiştir? Hâkim güçler, zenginler, makam sahipleri, mevcut düzenden nemalananlar… Benim tevhidi anlatmamdan rahatsız oldular. İki güçle karşı karşıya kaldım. Bana karşı birleştiler. Birisi AKP tarafı, diğeri de devlete hâkim olan derin güçler, bürokrasi… AKP tarafı hükümeti eleştirmemden rahatsız. Diğer taraf da faaliyetlerimden, açıklamalarımdan ve sayımızın çoğalmasından rahatsız. Böyle olunca düğmeye bastılar. Herkes biliyor ama kimse konuşmuyor. Ben konuştum ve onların sistemine çomak sokmuş oldum.
Komplo teorilerinin en sıkıntılı yanı, makam sahiplerinin sorumluluğunu görmezden gelmesi ve “bir bilinmeyeni” işaret etmesi değil mi?
Siyaset yapan, gerçekleri örtbas etmeye çalışan bir insan değilim. En son konuşmamda “AKP değil ZKP, Zulümle Kalkınma Partisi, demek lazım” dedim. Onları aklamak gibi bir niyetim yok. O zaten görünüyor. Ben görünmeyenlerden de bahsediyorum.
AK Parti’nin, Amerika’nın Irak’ı işgal etmesi sürecinde önemli bir rol oynadığını söylüyorsunuz. AK Parti bir proje miydi?
Evet demekten başka çare yok. Türkiye’de Erbakan Hoca’yı bir yıllığına başbakan yaptılar. ‘Başarısız kılalım, sonra darbeyle devirelim, bir daha insanlar bu İslamcıları o makamlara getirmesin’ dediler. Aynı şeyi Mısır’da da Mursi’ye yaptılar. Özellikle iktidara getirip başarısız kılıyorlar. İnsanları İslam’dan, onların yüzünden soğutmuş oluyorlar. Bu elbette var ama bunların iktidara getirilmesi “Ortadoğu Projesi”nin bir parçası. Amerika, Irak’a, Ortadoğu’ya girecekse ancak İslami kimliği olan bir hükümetle yapabilir. Ecevit solcu olduğu için insanlar, “Müslüman Irak halkını sattı” diye tepki gösterirdi. Ama namaz kılan, hanımı örtülü olan insanlar Amerika’nın projelerine evet dediğinde halk mutlaka der ki, ‘bunların bir bildiği vardır’… Bunun için Ecevit Hükümeti paldır küldür devrildi, acilen seçime gidildi, sonra bunlar geldi. Baştan itibaren bir planlama görüyorum ben bu işte. Rakamlar doğruysa, 2002’de bir milyon ateist varmış, şimdi 2.5 milyon olmuş. Suçlar çoğaldı, bilhassa kadın cinayetleri, uyuşturucu, terör, din düşmanlığı çoğaldı. Hükümetlere verilen rol, gerçekten iktidar olmak değildir, bir fabrikanın müdürlüğüdür. Ne kadar iyi çalışırsa çalışsın, patronlara yarar.
‘BU İNSANLAR SUÇLUYSA O ZAMAN HÜKÜMETİN TAMAMI SUÇLU!’
15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi gecesi yaptığınız açıklamada dediniz ki, “Bundan sonra yüz binlerce insan içeri alınacak. Bundan sonra ne olacağı karanlık. Belki biz de içeri alınacağız. Allah, bu darbenin İslami faaliyetlere darbe olmamasını ve İslami faaliyetlerin bundan olumlu yönde etkilenmesini ve Müslümanların hayrına olmasını vesile kılsın.”
Darbe halk tarafından seçilmiş idarecilerin, silah zoruyla görevden alınmasıdır. Hangi hakla! Bu İslam’a da aykırıdır, şimdiki dünyada kabul edilen tüm kurallara, normlara, demokrasiye de aykırıdır. Darbeye karışanlar suçludur. Yüz binlerce insan hakkında işlem yapıldı, on binlercesi hapse atıldı. Bunların darbeyle alakası yok. Bunlar alt düzeyde insanlar. Birçoğu AKP’ye oy veren insanlardı geçmişte. Bunlara bir şekilde haksızlık yapıldı. Bunlar suçluysa o zaman Hükümetin tamamı suçlu!
Bir taraftan Diyanet, İslami tarikat ve cemaatleri adeta fişleyen bir rapor yayınlıyor, diğer taraftan bazı cemaatlerin sırtı sıvazlanıyor. Ne yapılmak isteniyor?
Hükümet kendisine muhalefet edenlerin bitirilmesini istiyor ama bürokrasiye hâkim olan devlet, tamamının bitirilmesini istiyor.
‘İSLAMİ CAMİADA ÖLÇÜ YOK. PARTİ TAASSUBU HAKKIN ÖNÜNE GEÇMİŞ’
Erkeklerin cinsel saldırısına uğrayan kadınlarla ilgili “kadınlar da açık giyinmesin!” gibi kabul edilemez açıklamalar yapan cemaat, tarikat liderlerine karşılık, “kadın açık da giyinse erkek bakamaz” demiştiniz. Tutukluluğunuz süresince sizin cemaatiniz dışındaki cemaatlerin, tarikatların size sahip çıkmamasının sebebi bakış açısı farklılığı mı?
Bence AKP’ci olmalarından kaynaklandı. AKP’ye laf söylememek için bırakın bana, kimseye sahip çıkmıyorlar. İslami camiada ölçü yok. Basit bir cehalet değil de ilmî bir bakış yok. Bir avukat kanunlara göre bakar değil mi? Ben de İslam hukukçusuyum ve İslam fıkhına göre bakıyorum. İslam’a göre bir kadın açık giyindiği için birisinin ona kötülük yapması, öldürmeyi boş verin, bakması bile caiz değil. Kadının kendi günahı kendine. “O da öyle giyinmeseydi!”, bu ilmî bir bakış değil. Benim farkım bu olabilir. Ancak cemaatlerin sahip çıkmaması bundan dolayı değil. Parti taassubu hakkın önüne geçmiş. Görmek istemiyorlar. “CHP’ye mi oy verelim!” mantığı var. ‘AKP’yi eleştirirsek bu CHP’ye yarar’ diyorlar. Konuşmamakla İslam’ın şerefini beş para ediyorsunuz! Partiye zarar gelsin, İslam’a zarar gelmesin!
Tekrar tutuklanmaktan korkmuyor musunuz?
İnsan bir tek Allah’tan korkunca hiçbir şeyden korkmaz hale geliyor. Arkamızda Allah olduktan sonra karşımızda kimin olduğunun önemi yok. Allah kendisine sırtını dayayanları yalnız bırakmaz.