Semra Kuytul Hocahanım, Adana Adliyesinde görülen 8’nci Ağır Ceza Mahkemesinde yaşanan çarpıcı olayları anlattı! Mahkeme sonrası adliye önünde açıklamada bulunan Hocahanım mahkeme ahlakına ve hukuka yakışmayan olayların gerçekleştiği belirtti. Hocahanım konuşmasında şunları kaydetti:
“Alparslan Hocam mahkemede savunmasının nerdeyse yarısını bitirdi diyebiliriz bugün çünkü çok şişirme bir dosya var. 4’ncü Ağır Cezada görülen dosyanın neredeyse 15 sayfası kopyala yapıştır bu dosyaya aktarılmış ve Furkan Vakfı bir suç örgütü olabilir mi Alparslan Hocam da suç örgütü lideri mi, araştırması yapıyor hakimler, savcılar.
Hocamız da bugün verdiği savunması belli bir düzen üzerinden verdi, öncesinden 2014ten başlayan tüm baskıların hepsinin ve çok net ifadelerle siyasetçilerin, emniyetcilerin, istihbaratçıların Furkan Hareketi mensuplarıyla ne kadar çok uğraştıklarını delilleriyle ve ispatlarıyla çok net ve açık ifadelerle hatta üst makamlara varıncaya kadar kimlerin kendisiyle uğraştığını, kimlerin canlı yayında 20 dakika onun adından bahsetmek suretiyle; “Devlet gerekeni yapacaktır” dediğini çok net bir şekilde hakim karşısında anlattı.
Onun bu açıklamaları zaten bu dosyanın neden hazırlandığını ortaya koydu, aynı zamanda suçsuzluğumuzu da ortaya koydu.
Onun dışında savcının art niyetli olduğu noktaları tespit edip madde madde sıraladı. Mesela lehimize olan delilleri dosya girdirmemesini, lehimize olan tanıkları çağırmamasını, aleyhimize olan kişileri ifadeye 5 defa çağırmasını, bunun gibi savcının art niyetli olduğunu gösteren birçok delili art arda sıraladı. Daha asli savunmasina geçmedi de diyebilirim.
Onun dışında mahkeme esnasında Erol Ardıç, Kayseri cezaevinde bulunan kardeşimiz, dosyada ismi yok diye mahkemeye alınmadı, buradaki mübaşir; “Belki 30 defa aradım cezaevini” diyor, bağlamadılar!
Yanı sıra Aksaray Cezaevinde bulunan 3 kardeşimiz var, 1 sandalye koymuşlar diğeri ayakta bekliyor! Burada sistemi kuran heyet; “Mahkeme uzun sürecek sandalye getirttirebilir misiniz, diyorlar memurlara, tekrar tekrar söylüyoruz, sonra memur gelip diyor ki; “Cezaevinde sandalye yok!” Vallahi billahi tüm salon şahittir, cezaevinde sandalye yok, diyor. Mutfakta birkaç sandalye var, onları da buraya getiremiyoruz diyorlar.
Salona hakim bey girdi; duruşma uzun sürecek, neden ayaktalar, dedi. Hakime defalarca istediklerini ama verilmediğini söylediler. Sonra memur, savcı beyin bütün sandalyeleri toplattığını söyledi!
Bu kadar küçülme insanın aklına hayaline sığmıyor, insan bu kadar küçülebilir mi?
Hakimin de canı sıkıldı ve; “Başkanın emri, tabure de olsa, idari birimde de olsa iki tane sandalye bul, getir” dedi. Bunun üzerine iki sandalye geldi!
Biz her zaman hakkınızı böyle çeke çeke alıyoruz. Hakimin huzurunda bile bunu yapmaktan çekinmeyen ek kindar düşmanlarımız var. Allah’a havale ediyoruz.
Diğer bir şeyi söyleyeyim, bugün fark ettik. Alparslan Hocamın eski avukatı Adem Tural, Koray Sarısaçlı’nın avukatı olarak mahkemeye geldi. Bu da herhalde bugünkü mahkemeye damgasını vuran en etik olmayan en ahlaksız davranış diyebilirim.
Bizim avukatlarımız görünce şaşırdı çünkü listeye adını girdirmemiş, herhalde kasıtlı, görüp itiraz ederiz diye. Sonra itiraz etti bir avukatımız; “Bu kişi daha önce bizim dosyalarımızı inceledi, 3 yıl savunmamızı yaptı, mahremimize şahit oldu, şimdi karşı tarafa geçmiş ve aleyhimize konuşacak!
Dün bizi savunmak için söylediği her şeyin bugün tam aksini söyleyecek! Bu etik bir davranış değil” dedi.
Bunun üzerine hakim, Adem Tural’a sordu, o da dedi ki; o dosya ayrı, bu dosya ayrı… O, 4. Ağır Ceza dosyasıydı. Bu dosyada başka bir suçlama var dedi. Hakim bunu tutanağa geçirmek suretiyle o esnada bir şey söylemedi.
Alparslan Hocam konuşmaya başlarken Adem Tural’ın daha önce katılmış olduğu dosyanın 4. Ağır Ceza dosyası olduğu, onun yaklaşık 15 sayfasının bu dosyaya aktarıldığı, tam olarak aynı maddelerden yargılandığı dosyaların birinde lehte müdafi olduğunu, diğerinde aleyhte müdafi olduğunu açıkça söylemesine rağmen Adem Tural bu ahlaksızlığı sürdürdü.
Benim aklıma, o halde bu kişi kimdi, 3 yıl önce bizim aramıza neden girdi, tüm mahremimize şahit olmak mı istedi ve ondan sonra aleyhimize geçmek için bu zamanı mı bekledi? Bütün bu soruları rahatlıkla sorabileceğimiz bir gün geçirdik. Biz bugüne kadar onunla ilgili bir açıklama yapmadık ama bugün yapmış olduğu bu davranış, bunu çok aleni bir hale getirdi.
Aynı zamanda tanık sıfatıyla mahkemeye gelen Hasan Koyuncu, utanmadan mahkeme esnasında içeride bulundu. Normalde tanıklar içeri giremez. Bizim tanıklarımız dışarıda bekliyor fakat müştekinin tanığı içeride bütün detaylara vakıf oluyor, fark edip çıkarttık, hakim de onun tanıklığını düşürdü.
Böyle şişirme dosya üzerinden uğraştığımız, hakimleri de meşgul ettiğimiz, herkesi de meşgul etmelerine sebep olan absürt bir davanın içerisindeyiz.
İçeride bulunan herkes bunu çok net hissetti, 9 yıldır bizde suç arıyorlar, 9 yıldır bulamadıkları suçu bu mahkemede bulacaklarına inanıyorlarsa çok beklerler.
Biz kanundan, devletten korkmaktan çok Allah’tan korkuyoruz. Bizi birisi tehditle suç işlemeye teşvik etse biz yine o suçu işlemeyiz! Böyle tertemiz bir hareket daha nerede var bilmiyorum!
Sanıkların hepsinin sicili tertemiz. Sicilimizi lekeleyecek herhangi bir kayıt yok, aksine beraat kaydımız var devlet kayıtlarında!”