Alparslan Kuytul Hoca, Furkan Tv internet kanalında yayınlanan ‘Gündeme İslami Bakış’ adlı programda, Perşembe günü Ülkü Ocakları Eski Başkanı Avukat Afşin Hatipoğlu’na, Cuma günü Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’na düzenlenen saldırılar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Saldırıları kınadığını belirten Alparslan Hoca şu açıklamaları kaydetti:
‘Türkiye Yeni Bir Aşamaya Geçti!’
Öncelikle bu saldırıda yaralanan Ülkü Ocakları Eski Başkanı Av. Afşin Hatipoğlu’na, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a ve Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’na geçmiş olsun diyorum. Bu saldırıyı yapanları da kınıyorum. Allah daha beterinden korusun. Aslında bu saldırılar Türkiye’nin yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor. Şimdiye kadar tehditler, soruşturmalar, ifadeler, mahkemeler, hapisler yapılıyordu, şimdi daha başka bir aşamaya geçildi: Suikastlar! Şu an dayak atma şeklinde.
Bu olaylardan; belki yarınlarda bıçaklama, kurşunlama, trafik kazası süsü verme, zehirleme ya da terör örgütünün yaptığı bir iş gibi göstererek suikastların gerçekleşebileceğini anlıyoruz. Türkiye’nin artık bu noktaya geldiğini, daha da saldırganlaşmaya başladıklarını anlıyoruz. Belki çoğunluk konuşmuyor, halk susmuş olsa bile halkın da içten içe bir tepkisi var.
Bunun sonucunda da özellikle son bir yıldır biraz daha cesur olanlar konuşmaya başlıyor. Halk, her ne kadar konuşmuyorsa olsa da özel görüşmelerde destek verdiği ve yapılanları doğru görmediklerini söyledikleri için konuşabilenler çoğaldı. Bu konuşanları durdurmanın yolu da bu tür saldırılar olarak görülüyor. Artık bazı insanlar mahkeme, hapis vb. şeyleri takmıyor. Ve kendi faaliyetlerini yapmaya ve muhalefete devam ediyorlar. Ne yapsınlar artık şimdi bu aşamaya geçtiler.
‘Kimse Yargı Reformuna İnanmıyor!’
MHP Derince İlçe Başkanı Zeki Omurca’nın “Ne oldu geleceği olmayan partinin genel başkan yardımcısı Selçuk Özdağ” gibi bir cümlesi var. “Nasihatten anlamayanın hakkı tekdirdir, ondan da anlamayanın hakkı kötektir” manasında bir atasözü var, onu söylüyor. Yani adeta açıkça “biz yaptık” diyor.
Ve ne oldu? Hakkında bir soruşturma açıldı mı açılmadı mı bilmiyorum. “İyi olmuş, sana saldıranların ellerine sağlık” dercesine ifadeleri var. Savcılar ne işe yarıyor? Açıkça “Ben yaptım, yaptırdım, biz yaptırdık” diyor ama hakkında hiçbir işlem yapıldığını ben duymadım.
Daha evvel Meral Akşener’in evine de baskın olmuştu. Onların da hepsi beraat etti. Hiçbiri hakkında bir işlem yapılmadı. Buna benzer şekilde kim ne yapsa yanına kalıyor. Tabii böyle olunca bunların çoğalmasından korkulur. Bir defasında da Kemal Kılıçdaroğlu’na bir yumrukla saldırmışlardı. Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Sarıgün’ü de serbest bıraktılar. Gitgide yapanın yanına kâr kaldığı bir ülke oluyoruz. Ondan sonra da yargı reformundan, şundan bundan bahsediyorlar. Bu ne kadar doğru olabilir?
Siz yargıyı bağımsız hale getiremezsiniz ki, bu mümkün değil. Çünkü, bir kere sizin böyle saldırılar düzenleyenlere bir ceza vermeye niyetiniz yoksa, bunların yaptığı yanına kalacaksa, bunu yaptıran siz olmasanız bile, böyle saldırılar düzenleyenlere sessiz kalacaksanız. Siz yargıyı bağımsız hale getiremezsiniz. Çünkü bağımsız yargı, bağımsız emniyet bu saldıranlara hesap sorar. Eğer siz gerçekten bağımsız bir yargı meydana getirirseniz bu saldırganlar bu saldırıları yapamazlar. Ama yapabiliyorlar. Çünkü kimse yargı reformuna inanmıyor. Kimse bundan bir şey çıkacağına inanmıyor. Bu yargı reformunun sadece Avrupa Birliği’ne girebilmek için göstermelik olduğunu herkes biliyor. Bundan dolayı da kimse bu yargı reformuna inanmıyor.
'Hem“Herkesin Cumhurbaşkanıyım” Diyeceksiniz Hem De Bu Yapılanlara Sessiz Kalacaksınız'
Türkiye daha da kötüye gidiyor. Bunun daha ötesi, Allah korusun, iç savaştır. Bütün muhalifleri susturmak için sürekli bu yollara (saldırmalara) başvururlarsa, karşı taraftan da gençler buna benzer şeyler yapmaya başlarsa, bunun sonu daha kötüye gider. Şimdilik aklı selimlik hâkimdir, hemen karşılık verilmiyor. Eğer devlet az da olsa otoritesini ve saygınlığını korumak istiyorsa bu yapılan saldırılara sessiz kalmamalıdır. Benim bildiğim kadarıyla ne AKP’den ses var ne de MHP’den. Bunları kınayan bir ses yok. Bu ne demek? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı herkesin cumhurbaşkanıdır. Hem “Herkesin cumhurbaşkanıyım” diyeceksiniz hem de bu yapılanlara sessiz kalacaksınız. AKP’den birine bir saldırı olsaydı sessiz kalır mıydı? MHP’den birine bir saldırı olsaydı MHP sessiz kalır mıydı? Bundan sonra artık muhalifleri dövme zamanı mı geldi? Bunu 3-5 defa yaparsınız ama sonra da nefret edilmeye başlarsınız.
'Türkiye’ye Yazık Etmesinler Kendilerine De Yazık Etmiş Olurlar!'
Bazı kimseler güçlendikçe gerçek yüzünü ortaya koymaya başlıyorlar. Güçlendikçe gerçek kinini, buğzunu, kalbindekileri ortaya dökmeye başlıyorlar. Ben bu olaylarda “güç zehirlenmesi” görüyorum. “Biz ne yaparsak yapalım kimse bize bir şey yapamaz. Emniyet de elimizde, istihbarat da elimizde, adliye de elimizde, savcı da elimizde, hâkim de elimizde kim ne yapabilir?” diye düşünüyorlar, artık iş buraya gelmiş durumda. İnsanlar bu durumu eninde sonunda görecek, görüyorlar da zaten. Gitgide bu kurulan düzenden (başkanlık sisteminden) nefret edenler çoğalıyor.
Bu başkanlık sistemi denilen düzenin de ötesinde, başkanlığın da ötesinde gayrı resmi olarak kurulan bir baskı düzeni var. Resmi olarak zaten var, bir de gayri resmi olarak, tehditler yoluyla, kanunsuz talimatlar yoluyla kurulan bir baskı düzeni var. Aslında insanlar bundan rahatsız ve gitgide görenlerin sayısı artıyor. Her olayda bir miktar insan daha görüyor. Her olayda 500-1000 kişi daha görmeye başlıyor. Hiç kimsenin gücü sonuna kadar devam etmez. Türkiye’ye yazık etmesinler. Kendilerine de yazık etmiş olurlar. Güç zehirlenmesi evvela insanın kendisine zarardır. Ahiretini de dünyasını da berbat eder. İnsan bir hiç olduğunu bilmelidir.
Toplumda Nefreti Çoğaltanlar Toplumu Bölmüş Olurlar!
Biz insanlar; Allah’ın topraktan, çamurdan, spermden yarattığı aciz bir kuluz. Karşımızdakiler de öyledir. Bir kere insan olarak kardeşiz, bunu unutmamak icap eder. Kendimizin de gerçek bir güce sahip olmadığını, sonuçta güçlü olanın Allah olduğunu, Allah’ın da zalimleri sevmediğini ve Allah’ın eninde sonunda zalimlere belâ vereceğini unutmamak icap eder. Güç-kuvvet insanın eline geçince insan Firavunlaşmamalı, Nemrutlaşmamalı, Karunlaşmamalıdır. Allah bu kadar güçlü olduğu halde kimseye zulmetmiyor. Allah’ın ahlâkı ile ahlaklanalım. Peygamberimiz devlet başkanı oldu kimseye zulmetmedi. Peygamberimizin ahlâkı ile ahlaklanalım. Güçlenenler zayıfları ezecek mi? Bunu bir müddet yaparsınız, sonra o zayıflar güçlenmeye başlar. Bu, toplumun birbirine girmesi demektir. Aslında bu, bölücülüğün ta kendisidir. Bunu yapanlar toplumu bölmüş olurlar. Toplumda nefreti çoğaltanlar, toplumu bölmüş olurlar. Bu olayın üzerine gidilmelidir ama maalesef hiç de öyle olacağını zannetmiyorum. Gelinen nokta budur.
Hükümet tarafı bu saldırı olayının üzerine gitmese bile, en azından muhalefet tarafı bu konuyu sürekli anlatmalı ve sürekli gündeme getirmelidir. Nasıl ki işlerine geldiği için 15 Temmuz’u her gün, günde yüz defa anlatıyorlar. 24 kanaldan 24 saat kafamızı beynimizi şişirdiler, aynı görüntüler, aynı konuşmalar… Dört buçuk yıldır her gün anlatıyorlar, kullanıyorlar. Bence bu gibi olayların da üzerinde durulmalıdır. Madem onlar böyle yapıyor. Bu gibi saldırılar, mahkemeler sürekli gündemde tutulmalıdır. Yapılan zulümler, haksızlıklar, mahkemelere talimatlar, polisin yaptıkları, bu gibi saldırılar ve bu saldırıların faillerinin bulunmaması, bunlara ceza verilmemesi... üzerinde mutlaka durulmalıdır. Yoksa bu olaylar daha da büyür.
Bu saldırılar üzerinde durulmazsa, konuşulmazsa, tepki gösterilmezse, unutulursa, unutturulursa yeni olaylar bekleyebilirsiniz. Ama çok üzerine gidilirse, herkes bunları kınarsa, o zaman “Toplum bizden nefret etmeye başlayacak” deyip kendilerini frenleyeceklerdir.