Alparslan Hoca, 15 Temmuz’dan Yargılanan Askeri Öğrencilerle İlgili: Devlet İstedi, Yargıtay Karar Verdi

Yargıtay’ın 15 Temmuz darbe davasından müebbet alan erler ile ilgili kararı bozmasını ve erlerin beraatını talep etmesini değerlendiren Alparslan Hoca: “Yargıtay neden 4 sene sonra karar veriyor? Çünkü “devlet” denilen yapı öyle istiyor. Hükümetin üstünde kendine “devlet” diyen bir yapı var. Hükümeti de adam yerine koymazlar, hükümet de onlara muhtaçtır” dedi.

Eklenme Tarihi: 25 Tem 2020
7 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Alparslan Hoca, 15 Temmuz’dan Yargılanan Askeri Öğrencilerle İlgili: Devlet İstedi, Yargıtay Karar Verdi

“Yakala, Götür, Yargı Karar Versin” Demek Suç Mu?

Yargıtay’ın 15 Temmuz Davası’ndan müebbet verdiği askeri öğrencilerle ilgili karar değiştirmesi üzerine konuşan Alparslan Kuytul Hoca, darbe sonrası köprüde yakalanan ve kafası kesilerek köprüden atıldıkları iddia edilen askerlerle alakalı yaptığı konuşmadan dolayı mahkemesinin devam ettiğini de hatırlatarak:

“Ben o zaman şunu söylemiştim; yakala, götür, adalet karar versin, demiştim. Bu sözde ne var? Bir hukuk insanı, bir savcı bu sözden dolayı kişiyi mahkemeye verebilir mi? Bu kadar büyük bir rezalet olabilir mi? Ben “Yakalayın, götürün; savcılar, hakimler karar versin” diyorum, savcı beni mahkemeye veriyor(!) Hukukun ve mahkemelerin geldiği noktayı düşünebiliyor musunuz? Bu konuşma ayakta alkışlanacak bir konuşma iken savcı beni mahkemeye veriyor. Ne diyorsun savcı bey? Herkes tuttuğunu öldürsün mü? Öyle mi demeliydim, onu mu savunuyorsun?

Bu sözden dolayı davam devam ediyor, ben yine aynı şeyi söylüyorum ve sözümü geri de almıyorum. Evet, onu yapanlar canidir. O öldürdüğü insan suçsuz, günahsız olabilir. Sen hâkim değilsin, savcı değilsin; sen yakala, götür, teslim et, incelesinler. Darbeci ise ceza verirler, zaten ceza vermek sana düşmez. Sana düşen yakalamaktır, götürüp adalete teslim etmektir” ifadelerini kullandı.

“Hukuk Tamamen Siyasetin Emrinde”

Bu askerlerin yaşadığı mağduriyetlerin bedeli parayla ödenir mi? Diyen Alparslan Hoca, 4 yıl önce tüm bu yaşanacakları söylediğinde kendisini mahkemeye verdiklerini ifade etti. Erken konuşmanın, erken görmenin cezasını çektiğini belirten Alparslan Hoca sözlerine şu şekilde devam etti:

“Hakkı söylemek bir bedel ister, ben bu bedeli göze aldım, o yüzden söyledim. İşte şimdi bakın bu karar verilmiş, Yargıtay erlere verilen müebbet cezayı bozmuş; hukuk tamamen siyasetinden emrinde. Siyasetçiler, derin güçler, kendine “devlet” diyenler ne istiyorlarsa mahkemeleri de öyle karar veriyor. Vermesin de görsün. İstenildiği şekilde karar veriyor, ondan sonra bunlar bir miktar yatsın, 4-5 sene sonra gerekirse Yargıtay’dan bozdururuz, çıkartırız ama bir 5 sene yatsınlar bakayım, diyorlar. Bu anlayışın aynısını bana da yaptılar. Biliyorlar, dosyada bir şey yok; ‘bir iki sene yatsın, çıkartırız’ diyorlar. Baştan böyle bir karar var.

“Askere Hesap Sorulamaz!”

Mahkemenin dışında, başka karanlık odalardan birileri baştan karar veriyor. Hâkime de böyle talimat gidiyor, devletin bekası için böyle gerekir, diyorlar. Müebbet kararı veriliyor, sen erkeksen onların dediğini yapma. Şimdi o hakimler baskıyla ya da vicdansızca o kararı verdi. Halbuki bu konu ile ilgili kanun var, ‘erlere hesap sorulamaz’ diye. Erler komutanlarına itaat etmek zorundadır, er komutanının emrini sorgulayamaz; nereye götürüldüğünü zaten bilemez. Hepimiz askerlik yaptık, komutan “Binin araca, tatbikata gidiyoruz.” dediği zaman asker bir şey diyebilir mi? Çoğunuz askerlik yaptınız, böyle bir ihtimal var mı? Komutanım “Tatbikata mı gidiyoruz yoksa darbeye mi gidiyoruz yoksa bilmem başka bir yere mi ispat et, bakayım; bizi götürüyorsun, yok ben gelmiyorum.” diyebilir mi? Askerlikte böyle bir ihtimal var mı? Bu sebeple kanun var. Kanuna göre erin yaptığından sual edilmez, komutanın emri ile yaptıysa komutan hesap verir. Kanun olduğu halde erlere hem de müebbet hapis cezası verdiler”

“Hükümetin Üstünde Kendine “Devlet” Diyen Bir Yapı Var!”

Yargı’nın da, hükümetin de üstünde kendine devlet diyen bir yapının var olduğunu açıklayan Alparslan Hoca, tüm kararların bu yapıdan çıktığını belirtti. Hükümetin bu yapıya muhtaç olduğunu vurgulayan Alparslan Hoca sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yargıtay neden 4 sene sonra karar veriyor? Çünkü “devlet” denilen yapı öyle istiyor. Hükümetin üstünde kendine “devlet” diyen bir yapı var. Hükümetin üstünde, hükümeti de adam yerine koymazlar, hükümet de onlara muhtaçtır. O kendini devlet olarak tanımlayan yapının canı istedi diye bunlar diyorlardı ki “Toplumda böyle bir korku oluşsun, 4-5 sene yatsınlar bir şey olmaz. Bu korkunun topluma yayılması için böyle olması gerekiyor. Sen de içeri girecek olsan yine buna, bu kararı verir miydiniz? Hadi toplumda korkunun meydana gelmesi için seni de içeri atalım, ister misin? Kendilerininki can, başkalarının canı patlıcan; o yüzden böyle rahat rahat karar veriyorlar. Bunlar bir 4-5 yıl yatsın, bir şey olmaz. Böyle bir korkunun meydana gelmesi lazım.

İçişleri Bakanlığının resmî açıklaması -küsuratı söylemiyorum -yaklaşık 600 bin kişi hakkında FETÖ diyerek işlem yapıldı. 4 senedir 600 bin kişiden 294 bin ya da 295 bin kişi emniyete götürüldü, gözaltına alındı. 305 bin kişi emniyete bile götürülmemiş. Hiçbir şey yok ama işlem yapılmış, neden? Korkutmak için. Sırf göz dağı vermek için toplumda bir korkunun oluşması için insanlar hiçbir cemaate gitmesin, kimse bir Müslümana selam vermesin, sohbetlere gitmesin diye 305 bin kişi emniyete bile götürülmemiş. O altı yüz bin kişinin içinde 295 bin kişi emniyete götürülmüş; üç beş gün, bir ay emniyette nezarette kalmış, gözaltı yapılmış, bunların içinden de yaklaşık 94 ve 95 bin kişi tutuklanmış. Yani yaklaşık 200 bin kişi tutuklanmamış. Toplamda bakarsan 600 bin kişiden 505 bin kişi tutuklanmamış. 600 bin kişinin gözü korkutuluyor. Sadece 94 bini tutuklanıyor, bu 94 binin de birçoğu birkaç ay ya da bir sene sonra bırakılıyor. Şu anda hapishanede 26 bin kişi var. 600 bin kişinin içinden 26 bini hapishanede. Bu ne? Bu, tamamen göz korkutma, toplumu korkutma operasyonu. 4 yıldır her gün aynı görüntüleri bütün kanallarda görüyor musunuz, görmüyor musunuz? 15 Temmuz, 15 Temmuz, FETÖ, FETÖ, FETÖ.”

"Bu İş, Baştan İtibaren Derin Devletin Bir Projesi!”

En başından beri bir proje uygulandığını söyleyen Alparslan Hoca, “her hangi bir bağlantı bulamayınca bu sefer, ‘Sen de onların propagandasını yaptın ya da onlara yardım ettin’ diyorlar. Susturmak istediği herkese bu şekilde muamele ediyorlar. O 94 bin içinde ben de varım. Yani anlayacağınız alakam olmamasına rağmen bana da aynısını yapıyorlar.” İfadelerini kullanarak:

“94 bin kişi de suçlu olduğu için değil, bu iş baştan itibaren derin devletin bir projesi. Bu bahane ile İslami faaliyetleri bitirmek, herkesin gözünü korkutmak ve bir diktatörlük meydana getirmek istiyorlar. Bu olayı kullanarak yapılmak istenen şey bu, yoksa baştan diyebilirlerdi ki bir sürü alt düzeyde masum insanlar var; bunlarla işimiz yok. Kimler darbe yaptıysa kim darbeye yardım ettiyse onlar suçludur. Olaya bu şekilde yaklaşılsaydı bu iş 5-10 bin kişiyle biterdi ama hedef o değil ki!

Hedef suçluları cezalandırmak değil, hedef İslami faaliyetleri bitirmek, insanların cemaatleri gitmesini engellemek, bir korku imparatorluğu meydana getirmek. Bu da ne ile mümkün? 600 bin kişiye işlem yapmakla mümkün. Bu erlere hesap sorulmayacağını herkes bilir. Köyden gelmiş, tatbikata gittikleri söylenerek arabaya binmeleri istenmiş. Şimdi bu erlere müebbet veriyorsun. Vicdan diye bir şey kalmamış; adalet de yok merhamet de yok. Dört sene sonra Yargıtay çıkmış,” Bu karar haksızdır.” diyor. Tamam da üstünden 4 sene geçti. Bu insanlar neden tutuklu yargılanıyor? Kaçma şubesi gibi ciddi bir şüphe varsa, buna dair emareler varsa, o zaman tutuklu yargılama doğru olan bir karardır ve bir tedbirdir. Böyle 4 sene de sürmez. Bu tedbir kaçma şüphesi varsa alınır. Bana bile kaçma şüphesi var, dediler, ben nereye kaçacağım? Bana bile bunu yaptılar” dedi.

“Lanet Olsun Böyle Adalete!"

Adaletin siyasetin tek elinde olduğunu ve bu düzenle bir korku imparatorluğu kurulmak istediğini söyleyen Alparslan hoca konuşmasını şu şekilde sonlandırdı.

“Tutuklu yargılıyor, neden tutuklu yargılıyorsun? Tutuksuz yargıla, suçumu ispat edersen suçluysam ondan sonra hapis cezası verirsin. Hayır, biliyor sonunda beraat var. Ortada suç yok. En iyisi biz buna peşin peşin cezasını verelim, kafadan bir iki sene yatıralım, sonra bakarız, diyorlar. Önce hapse atıyor sonra suç icat ediyor, sen kendini savun, diyorlar. Bu arada sen iki sene yatmış oluyorsun. Lanet olsun böyle adalete!

Dört sene sonra Yargıtay kararı bozuyor, neden? Tabii oradakiler, karanlık odadakiler öyle karar verdiler. Tamam, bu kadar yeter, siyaseten, seçim de yaklaşıyor. Millet artık nefret ediyor, millet artık konuşuyor, üç beş tane satılık gazeteci dışında kimse bu yapılanları doğru görmüyor. Satılmış, fikrini zikrini insanlığını satmış, üç beş tane şarlatanın dışında kimse bunları kabul etmiyor. Vicdan bunları reddediyor. Bu sefer milleti sakinleştirelim, bu haksızlığı bitirelim diyorlar. Herkes onları konuşuyor, bence bu iş siyasetle birlikte yürüyor. Siyaset ve devlet belirliyor, adalet de ona uygun karar veriyor. Yargıtay neden 15 Temmuz’dan bir sene sonra bu kararı vermiyor? Neden mahkemeler hızlandırılmıyor? Kasten mahkemeler uzatılıyor, benim tüm mahkemelerim de öyle kasten, eften püften sebeplerle uzatılıyor. Neden? işkence yapmak için.”