Alparslan Hoca’dan ABD kongre baskını açıklaması: Makam sevgisinin geldiği nokta

Alparslan Hoca ABD kongre baskını hakkında açıklamada bulundu. Trump’ın düzenlediği mitingle başlayan olaylar can kaybı ve göz altılar ile sonuçlandı.

Eklenme Tarihi: 12 Oca 2021
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Alparslan Hoca’dan ABD kongre baskını açıklaması: Makam sevgisinin geldiği nokta

ABD kongre baskını hakkında katıldığı Gündeme İslami Bakış programında değerlendirme yapan Alparslan Hoca, "Bir taraftan demokrasi diyeceksiniz, bir taraftan da seçim sonuçlarına razı olmayacaksınız. Bunu nasıl açıklayabilirsiniz?" yorumunda bulundu.

Amerika’da gerçekleşen seçimi Biden’ın kazanması üzerine başlayan tartışmalar haftalardır devam ediyordu. Trump’ın direnmesi ve ‘savaşmadan bırakmayacağım’ şeklindeki provokatif sözleri üzerine taraftarları tarafından ABD kongre baskını gerçekleşti.

Senatörlerin de olay anında içerde bulunduğu kongre baskını 4 vatandaşın hayatını kaybetmesi, 14 polisin yaralanması ve 52 kişinin gözaltına alınması ile sonuçlandı.

ABD kongre baskını en son iki yüz yıl önce gerçekleşmiş

Trump’ın düzenlediği mitingte seçimlere hile karıştığını söyleyerek taraflarını mücadeleye çağırması üzerine kontrolden çıkan olayları değerlendiren Alparslan Hoca:

İnsanoğlundaki dünya ve makam sevgisinin geldiği nokta. Bu dünya sevgisi yüzünden bugüne kadar nice insanlar öldü. Bu da onlardan birisi. Bir taraftan demokrasi diyeceksiniz, bir taraftan da seçim sonuçlarına razı olmayacaksınız. Bunu nasıl açıklayabilirsiniz? Ben orada seçimde bir hile yapıldı mı yapılmadı mı bilemem. Ama seçimden sonra, Trump şu anda hala başkan. Elinde bütün imkânlar mevcut, istediği televizyonda konuşabilir, istediği şekilde belgeleri insanlara sunabilir. Bizim gibi bir Youtube kanalından değil de istese tüm dünyaya bunu anlatabilir öyle değil mi? Eğer dediği gibi gerçekten hile yapıldıysa, delilleri varsa ortaya koyar, televizyona çıkar, anlatır. Sanki elinde çok da ciddi bir delil yok gibi.

Belki de bir tuzağa düşürdüler. Onu ikna etiler. İşte “hile yapıldı” falan filan gibi. Belki 3-5 yerde küçük bazı şeyler olmuş ama sonucu değiştirecek kadar önemli miktarda bir hile olmamış olabilir. Ama onu bu yola sevk etmek, yanlış yaptırmak için daha da gözden düşürmek için yapmış olabilirler. O da bu tuzağa düşmüş olabilir. Eğer gerçekten seçimde bir hile varsa bunu ispat etmeli. Bu şekilde bir baskın yapmamalıydılar.

Yanlış hatırlamıyorsam o kongreye 1812 yılında da böyle bir baskın olmuş. Bir de şimdi. Yani 208 yıl geçtikten sonra böyle bir olay tarihe geçmiş oldu. Amerikan tarihinde bir kara leke oldu. Ve bunun da mimari Trump olmuş oldu. Yani halkı oraya çağıran da Trump. Belki televizyon karşısında açıkça “Gidin orayı işgal edin” demedi ama el altından böyle bir talimat verdiği anlaşılıyor. Yoksa “Derhal orayı boşaltın” diyebilirdi. Onu da söylemedi önce. “Mücadele edin ama kanunsuz işler yapmayın” gibi yuvarlak laflar söyledi.

Saray’ın önünde yaptığı konuşmada, kolay kolay bırakmayacağını ifade ederek, ‘asla vazgeçemeyeceğiz, yenilgiyi asla kabul etmeyeceğiz’ dedi. Şimdi böyle bir laf olabilir mi? Kaybetmişsen kaybetmişsindir. Bununla ilgili Washington Post’ta, New York Times’da, Yunan gazetesinde falan, hepsi Trump’ın aleyhinde yazılar ve makaleler yayınladılar. Ve hatta başkan yardımcısının onu görevden almasını istediler.

Trump geri adım attı

ABD kongre baskını olaylarının başlamasına sebep olan Trump’ın sonucun kendi aleyhine olacağını anlayınca geri adım attığını belirten Alparslan Hoca:

Amerikan anayasanın 25.maddesine göre eğer bir kargaşa olursa, başkan yardımcısı ve kabinenin, bakanların çoğunluğu görevleri yerine getirmediğine karar verirlerse başkan yardımcısı onu görevden alıp vekâleten onun yerine geçebiliyor. Onu, yani başkan yardımcısını, buna davet eden yazılar çıktı. Bu büyük gazetelerde böylesi teklifler çıktı. Henüz böyle bir şey olmadı. Yani başkan yardımcısı böyle bir şey yapmaya kalkışmadı ama o da mümkün. Fakat herhalde böyle olabileceğini düşününce Trump geri adım attı.

Hâlbuki “Savaşmadan görevi bırakmayacağım” demişti. Savaş dediği demek ki buymuş. “Savaşmadan görevi bırakmayacağım” şimdi neyin savaşı yani? Zaten baştan beri Trump’ın çok oturaklı bir insan olmadığı her halinden belli. Konuşma tarzından, hareketlerinden, karısıyla her gün yaptığı kavgalardan vs. den. İnsan halinden bellidir. Yani olgun bir insan mıdır değil midir az çok belli eder. Öyle olmadığı belli oluyordu. Ama işi bu noktaya getireceğini kimse tahmin etmiyordu. O da gerçekleşti.

Amerika başkanı bile seçimi kaybettiğinde mağlup oluyor

Bence Amerika’da yaşanan bu olayın şöyle bir faydası var; Amerikan başkanı bile kendi taraftarlarına böyle bir şey yaptırmaya kalkarsa, sonuçta seçimi kaybettiğinde mağlup oluyor ve kendisini kimse desteklemiyor. Bunu dünyanın görmesi önemlidir ve bu hayırlı olmuştur.

Amerikan başkanı bile bunu başaramıyorsa diğer devletler bunu hiç başaramazlar. “Diktatörlüğe soyunmayın. Seçimi kaybederseniz, böyle işler yapmaya kalkışmayın.” Aslında Amerika’dan dünyaya yayılan mesaj budur. Yani Trump gibi bir Amerikan başkanı bile bunu başaramaz ve eninde sonunda seçim sonuçlarını kabul etmek zorunda kalır. Dolayısıyla da hiçbir devlet başkanı böylesi laflar, “seçimi kabul etmiyorum” falan filan demesin, halka böyle şeyler yaptırtmasın. Sonuç daha kötü olur.

Böyle bir olay Türkiye’de olsa, polis nasıl davranır?

4 kişi değil vallahi 1000 kişi ölür orada. Düşünün; bu sene, Ramazan ayında, 21 Mayıs’ta sadece 5-10 arkadaşımız kimsenin görmediği bir yerde, karanlık bir yerde, bir parkta otların üzerinde teravih namazı kılmak istediler, hepsi bu. Sosyal mesafeyi de koruyarak, maskeli bir şekilde teravih namazı kılmak istediler. Onlara bile Adana polisi ne kadar darpta bulundu. 9 kişi adli tıptan rapor aldı. 47 kişiyi gözaltına aldılar. Düşünün yani bir namaz. Namaz için böyle davrandılar. “İlla siz bize itaat edeceksiniz.” Diyorlar.

Arkadaşlar “Parkta namaz kılınamıyorsa tamam, biz buradan gidiyoruz. Başka yerde kılarız madem park yasakmış, bilmiyorduk” demişler. Vallahi ben de bilmiyordum. “Parkta yasaksa tamam, biz başka yerde kılarız” demişler. Giderken vuruyorlar. Gidenlere vuruyorlar, hem de 500 metre boyunca. 500 metre! Vura vura! Bu insanlık mıdır? Şimdi bırakın siz böyle 100 bin kişi tarafından parlamentonun basılmasını, namaz kılmak isteyenlere böyle davrandı polis. Böyle bir olay Türkiye’de olsa herhalde “vurun” emri verilir. Tanklar mı devreye girmez acaba, helikopterler mi devreye girmez. İçişleri Bakanı’na tam yetki verilir, istediğini yapardı herhalde.

Kaygı duyduğunu belirten Türkiye’ye Amerika’dan tepki: ‘Siz kendinize bakın’

Türkiye Dışişleri’nin yaptığı açıklamada “Oradaki olayları kaygı ile izliyoruz” gibi çok diplomatik ifadeler kullandılar. Amerika’dan cevap geldi, “Siz kimsiniz de bizi böyle kaygıyla izliyorsunuz? Sizde diktatörlük var. Siz hangi hakla konuşuyorsunuz? Bakın yanlış olsa bile bizde insanlar kongreye kadar gelebiliyor. Burada demokrasi var. Bu insanlar seçimi kaybetmiş, yanlış bir şey yapıyorlar. Yaptıkları şey bir nevi darbe gibi bir şey. Buna rağmen bakın biz öyle çok sert davranmıyoruz. Siz mi bize akıl veriyorsunuz? Kaygıyla izlemek ne? Ne oldu ki? İç savaş mı çıktı ki kaygıyla izliyorsunuz?” Manasında sözler söylediler. Yani “Siz kendinize bakın” dediler. Şimdi “Amerika’da Türkiye’yi sevmeyenler öyle konuşuyor” denilebilir ama gerçekten buradaki insanların da çok büyük ekseriyeti bunun böyle olduğunu biliyor.

Türkiye, ABD kongre baskını olaylarını kaygıyla izleyeceğine kendi haline baksın. Bakın Amerika’da mesele halloluyor ama burada hallolmuyor. Türkiye her gün biraz daha diktatörlüğe doğru götürülüyor.