Alparslan Hoca, ‘Gündeme İslami Bakış’ adlı yayında, yeni anayasa düzenlemesiyle tekrar tartışmalara konu olan ‘Laiklik’ ve “Değiştirilemez” ibaresi olan diğer maddeler hakkında açıklamalarda bulundu. “Kimseye sormadan Allah’ın hükümlerini kaldıranlar, kendi kanunlarına gelince değiştirilmesinin teklif dahi edilmesini kabul etmiyor! Siz kutsal olmayanı mı kutsallaştırıyorsunuz?” diyen Alparslan Hoca, şu ifadeleri kaydetti:
‘İnsan görüşü Allah’ın görüşünden üstün müdür?’
“Bu maddeleri hazırlayan profesör dahi; ‘Böyle bir şey anayasaya konulamaz, sosyal hayatta değişiklikler olur’ demiştir. Yalnızca cumhuriyet halkın oylarıyla seçilmeli, babadan oğula geçen padişahlık sistemi olmamalı, bir meclis olmalı, milletin vekilleri oyla seçilmeli, oy alanlar milletvekili olmalı ve parlamentoda halkı temsil etmeli, sistem böyle olmalıdır. Bir sınıfın, bir ailenin ya da bir zümrenin elinde olmamalıdır. İcabında ilerde bazı kimseler bunu teklif ederler, ‘tekrar padişahlığa dönelim’ derler, onun önünü kesmek için böyle yapılmıştır.
‘Padişahlık olmaz. Milletvekilleri halkın oylarıyla seçilmeli, meclis olmalı.’ Bu mesajı vermek için bu madde o zaman konulmuş ama Kenan Evren bunu değiştiriyor. Hazırlayanlar böyle hazırlamıyor. Danışma kurulu böyle bir şey teklif etmiyor, böyle bir şey hazırlamıyor. Ama MGK Üyeleri, o 5 orgeneral kuvvet komutanı, yani Kenan Evren’le beraber darbe yapanlar, darbeci generaller bu maddeleri değiştiriyor!
‘Siyaset Dine Alettir, Din Siyasete Alet Edilemez!’
Normalde anayasanın ilk 4 maddesi Allah’ın kanunu mudur da değiştirilmesi teklif edilemez? Hem siz Allah’ın kanunlarını değiştirmediniz mi? Hem de teklif etmeden, halka sormadan değiştirmediniz mi? Diyelim ki millet laiklikten rahatsız, laiklik istemiyor; millet mi üstündür, laiklik mi? Millet mi değerlidir, laiklik mi değerlidir? Millet istemiyorsa laikliği değiştirmeyecek misiniz? Millete rağmen bir anayasa olabilir mi? Bu millet Müslümandır. Eğer laikliğin yanlışlığı ve her devletin bir dininin olması gerektiği güzelce anlatılırsa kabul eder. Devletin dininin İslam olması, diğer dinlere baskı yapması demek değildir.
Osmanlı Devleti’nin dini vardı, dini İslam’dı ama kimseye de baskı yapmadı. Peygamberimiz peygamberdi, dini İslam’dı ama orada yaşayan Yahudiler vardı, putperestler vardı. Dinde zorlamanın olmadığını Kur’an-ı Kerim zaten buyuruyor. Eğer laiklik, dinde zorlamayı önlemek, bir dinin diğer dinlere baskı yapmasını engellemek, dinin siyasi maksatlarla kullanılmasını engellemek için ise bunun için laikliğe gerek yoktur.
Din zaten kullanılmayı reddeder. İslam ile buna karşı koyabilirsiniz. Şahsi menfaatler için kullanılamaz. Siyasi maksatlar için kullanılamaz. İslam alet olmayı kabul etmez. İslam üstündür, alet olmayı kabul etmez. Siyaset dinin emrindedir. Siyaset dine alettir, Din siyasete alet edilemez. Din bunu kabul etmez. İyi niyetli laikler bu sebeplerle laikliği savunuyorlar. Ben de diyorum ki: Bu sebeplerle laikliği savunmanıza gerek yok. Zaten İslam başka dinlere baskı yapmıyor. İslam’ın siyasi maksatlarla kullanılmasına zaten kendisi müsaade etmiyor. Bunun için laikliğe gerek yok.
‘Yalnızca Allah ve Resulü’nün Dediğine İtiraz Edilmez!’
Bırakın insanlar görüşlerini söylesinler. Sadece Allah’ın ve Resulü’nün dediğine itiraz edilemez. Laikliği koyanlar Allah mıdır, peygamber midir? Nasıl olur da insan görüşü tartışılamaz? Böyle bir şey olabilir mi? Bu madde değiştirilmelidir. Herhalde laikliğin anayasadan kaldırılması için önce bu maddenin değiştirilmesi için teklif verilmesi gerekecek. Ama zaten yeni bir anayasa yapılacaksa zaten referanduma sunulacaktır. Orada da kabul edilirse edilecektir.
Fakat tüm anayasa değişikliği değil de, birkaç maddenin değiştirilmesi söz konusuysa, bunlardan biri de laiklik olacaksa; herhâlde o değiştirilmeden önce ‘Değiştirilmesi teklif dahi edilemez’ maddesinin değiştirilmesi gerekecek, ondan sonra laikliğin kaldırılması teklif edilebilecek. Bu eninde sonunda bir gün yapılmalıdır. “Hem fikir özgürlüğü, ifade hürriyeti” diyorlar hem de “görüşünü söyleyemezsin, teklif dahi edemezsin” diyorlar. Tam bir diktatörlük! Laikliğin değiştirilmesini teklif dahi edemiyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Hem demokrasi diyeceksiniz, hem ifade hürriyeti diyeceksiniz; hem de ‘teklif dahi edemezsin’ diyeceksiniz. Bu nasıl bir kafa?
O zaman Yekta Güngör Özden anayasa mahkemesi üyesiydi daha sonra anayasa mahkemesi başkanı olmuştu. O zaman o taslak için, Kemalist bir insan olmasına rağmen: “Devlet diktatörlüğü kurulmamalıdır” diyor. Yani; ‘Yapacağınız anayasa diktatörlük olmamalı’ diyor.
O zamanki Barolar Birliği Başkanı Atilla Sav demiş ki: “Bu anayasa ile otoriter bir rejim kurulabilir.” Aslında o zaman da bazı hukukçular buna karşı gelmişler. Ama Kenan Evren’in, darbeci generalin, baskısıyla bu kabul edildi. Halk oy verdi ama halk anladığından mı? Halk ne biliyor ki, kimden öğrendi ki anayasayı? Anayasayı şu 85 milyon vatandaştan, 85 tanesi ancak okumuştur. Kim anayasayı okumuş? Halkın oylarıyla oluyor gibi de halk aldatılıyor. Halk televizyonlar yoluyla yönlendiriliyor. Ondan sonra ‘Halk oy verdi’ deniliyor. Halk bilerek mi oy veriyor sanki? Siz önüne ne koyarsanız, halk ‘âmin’ diyor. Doğrusu bu!
HABER VİDEOSU: