Alparslan Hoca'dan Ayasofya İmamı Boynukalın'a tam destek!

Alparslan Hoca, Mehmet Boynukalın'ın anayasaya yönelik teklifini değerli bulduğunu belirterek "Bir Müslüman olarak bu görüşünü taktirle karşılıyorum" ifadelerini kullandı.

Eklenme Tarihi: 19 Şub 2021
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Alparslan Hoca'dan Ayasofya İmamı Boynukalın'a tam destek!

Alparslan Kuytul Hoca sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, Ayasofya Cami İmamı ve İslam Hukuku Profesörü Mehmet Boynukalın Hoca'nın yeni anayasa ile ilgili çalışmalara yönelik yaptığı "Laiklik yeni anayasadan kaldırılmalı ve fabrika ayarlarına döndürülmeli" teklifi değerli gördüğünü ve taktirle karşıladığını açıkladı.

'Laiklik, Müslüman halkın değil, halkın değerlerinden uzak güçler tarafından getirilmiştir'

Laikliğin birçok gayr-i İslami devletlerin anayasasında dahi bulunmadığını belirten Alparslan Hoca ifadelerini şöyle sürdürdü:

"Ayasofya Camii İmamı ve İslam Hukuku Profesörü Mehmet Boynukalın Hocanın yeni anayasa çalışmaları ile ilgili teklif ettiği “laikliğin yeni anayasadan kaldırılması ve fabrika ayarlarına geri dönülmesi” görüşünü bir Müslüman olarak takdirle karşılıyorum.

40 yıldır İslam’ın Tevhid inancının gerçek manasını anlatan, “Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı” diyen ve Laikliğe ilmî eleştiriler getiren bir hoca olarak İlahiyat camiasından bir hocanın bu açıklamasını değerli bulduğumu ifade etmek istiyorum.

Üç-dört tanesi hariç Dünyada var olan bunca Hristiyan, Yahudi ya da ateist olan Gayr-i İslâmi devletlerin bile anayasalarında laiklik esası yoktur. Dolayısıyla dini, devletten tamamen ayırmamakta, icabında dini referans olarak alabilmekte ve dini değerlere uygun kanunlar koyabilmektedirler.

Biz ki Osmanlı’nın torunları ve bin yıldır Müslüman olan bir toplumuz. Dolayısıyla 1982 Anayasasında Laikliği temel esas olarak kabul etmiş olmamız Müslüman halkımızın değil, halkın değerlerinden uzak bir takım güçlerin gayretiyle gerçekleşmiştir.

'Laiklik, güç sahiplerinin keyfi idareleri için stratejidir!'

İfade etmek isterim ki Laikliği savunanlar iki kısımdır;

Birincisi; İyi niyetli olanlar, laikliği dinin siyasete alet edilmesini engellemek ve bir dinin diğer dinlere baskı yapmasına mani olmak için çare olarak görenler.

İkincisi; Laiklik ile dinin değerlerinden ve hükümlerinden kurtulup istediği gibi keyfi idarede bulunmak isteyen idareciler.

Birinci kısımdan olanlar bilmelidirler ki; dinin siyasete alet edilmesini engellemek ve bir dinin diğer dinlere baskı yapmasına mani olmak için Laiklik şart değildir. Çünkü din, siyasetten üstündür ve siyasete alet olmaz, din bunu kabul etmez. Olsa olsa siyaset, dine alet olabilir.

Ayrıca 1400 yıldır var olan İslam Medeniyetlerinde laiklik olmadığı halde diğer dinlere hiçbir baskı uygulanmamıştır. Çünkü dinde zorlama yoktur. Dolayısıyla Laiklik aslında bir ihtiyaca binaen ortaya çıkmamış, güç sahiplerinin dinin hükümlerinden kurtulup keyfi idarede bulunabilmesi için bir strateji olarak geliştirilmiştir.

Yani Laiklik aslında bir ideoloji değil bir stratejidir. İdareciler Laiklik sayesinde dini referans alarak yapılan tüm itirazlardan kurtulabilmektedirler.

Laiklikle dinden, bazı olayları bahane ederek ilan edilen olağan üstü hal ile de parlamentodan ve kanunlardan kurtulmaktadırlar. Daha da olmazsa gizli talimatlar vermek suretiyle kanun dışına çıkmakta ve keyfi idarede bulunabilmektedirler.

'Fikirleri terörle yaymak nasıl yanlışsa, "Değiştirilmesi teklif edilemez" demek o kadar yanlıştır!'

İslam, Allah’a kulluğu emrederken kullara kulluğu reddeder. Laik düzenlerde ise insanlar Allah’a değil kullara itaat etmektedir. İslam’da idareciler de halk gibi Allah’a itaat etmek ve Allah’ın hükümlerine bağlı kalmak zorundadırlar. Yani idareciler keyfi idarede bulunamaz ve istediği gibi hüküm koyamazlar. Laik düzenlerde ise idareciler istedikleri gibi hükümler koyabilmekte ve muhaliflerini susturabilmektedirler. Çünkü onları sınırlayan din, Laiklik sayesinde devre dışı bırakılmıştır.

Birkaç sene önce ölen Papa Jean Paul ölümüne yakın, laikliğin toplumları dinsizliğe götürdüğünü ve ateistlerin çoğalmasına sebep olduğunu açıklamıştı. Bırakın Müslümanları, Hristiyan din âlimlerinin dahi zararlı bulduğu laikliğin Müslümanlar tarafından savunulması ve ‘’değiştirilmesi teklif dahi edilemez’’ denilerek kutsallaştırılması kabul edilemez. Fikirler söylenmeden, eleştiri yapılmadan doğrulara ulaşılamayacağına göre hiçbir teklifin önü kapatılamaz.

Yeter ki fikirler ve inançlar baskı ve terör yoluyla yayılmaya çalışılmasın. Fikirleri terör yoluyla yaymak nasıl yanlışsa ‘’bir şeyin değiştirilmesini teklif dahi edemezsiniz” demek de aynı şekilde yanlıştır.

Allah’ın koyduğu esasları kaldırırken bunu topluma sormaya bile gerek görmeyenler, referandum bile yapmayanlar kendi koydukları bir esasın değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini söylerlerse kendilerini Allah’tan daha büyük görüyorlar demek olur. Kendilerini Allah’tan daha büyük görmüyorlarsa laikliğin değiştirilmesini teklif dahi edemezsiniz demeyi bırakmalıdırlar."